Söz bitti tedbirler konuşuluyor Ver kurtul Ya da Vur kurtul Çare mi? Değil. Peki çare? Siz bu satırları okurken Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı'nda da bu konuşuluyor. Yedi şehit... Yedi eve düşen ateş. Yaralı yürekler. Acılı aileler. Boynu bükük şehit çocukları. 30 yıldır değişmeyen tablo bu. Terörün bir stratejisi var. Çukurca saldırısı,"zaman ayarlı" bir eylem. Terörle mücadelede yeniden yapılanmanın masaya yatırılacağı Milli Güvenlik Kurulu toplantısından 24 saat önce, saldırı gerçekleşiyor. Amaç, AK Parti'yi," Çöz-Kurtul" yaklaşımından,"Vur-Kurtul" noktasına çekmek. Faili meçhullerin, OHAL'in hakim olduğu 90'lı yıllara dönülmesi için, "Tuzak" kuruluyor. Geçmiş dönemlerde bu yöntem başarılı oldu. Talabani ile Öcalan'a haber gönderip, tek yanlı ateşkes ilan ettiren Özal dahi, 33 erimizin şehit edildiği Bingöl saldırısından sonra tavır değiştirmişti. Sorunun çözümüne "Bask Modeli" ile başlayan Tansu Çiller, kısa sürede Susurluk düzenine teslim olmuştu. Bu kez de AK Parti şehit cenazeleri ve terör üzerinden istikrarsızlaştırılmak isteniyor. Silvan'da bunu başaramadılar ama Çukurca'nın bir kırılma noktası olmasını amaçlıyorlar. AK Parti'nin önünde iki yol var. Ya güvenlikçi politikalara teslim olacak ve bitecek. Ya da terörle mücadelede inisiyatifi ele alıp, yeniden yapılanmaya gidecek. PKK'nın saldırılarını artırmadaki stratejisinin altında da bu yatıyor. Geçmişte Demirel'i, Çiller'i, Mesut Yılmaz'ı düşürdükleri tuzağa Erdoğan'ı çekmek istiyorlar. Türkiye'yi OHAL girdabına sokmak için tuzak üstüne tuzak kuruyorlar. Peki böyle bir ihtimal var mı? Başbakan Erdoğan çok net bir şekilde, "Şu ana kadar böyle bir şey gördünüz mü? Demokratik parlamenter sistem içerisinde neyi gerektiriyorsa, bunlar yapılacaktır" demek suretiyle bu kapıyı kapattı. Tam tersine bu durum söz konusu. "Bu saldırı terörle mücadelede yeniden yapılanmayı hızlandırır" eğilimi söz konusu. Doğru olan da bu. Terörle mücadelede profesyonel birlikler hızla devreye sokulacak. Sınırın birlikler tarafından korunması çalışması 1998 yılında tamamlanacaktı. Yıl 2011... MGK'nın önemli gündem maddelerinden biri. 16 Ağustos günü Hakkari Vali yardımcısı ve Çukurca Kaymakamı'nın geçeceği yolda örgüt mayınlı tuzak kurdu. 17 Ağustos günü aynı yolda yine mayınlı tuzak ve saldırı... Yol güvenliği neden alınmadı, bu birlikler neden helikopterle intikal ettirilmedi, bu ülke İnsansız Hava Araçlarını neden aldı? Şehit cenazelerinin karşısında bu sorular anlamını yitiriyor ama 30 yıl önce de bu hataları yapıyorduk, 30 yıl sonra aynı noktadaysak, kabul edilemez bir durum. Başbakan'ın açıklamaları operasyon beklentilerini arttırdı. Zamanlaması ne olacak, sınır ötesi mi sınır içi mi olacak gibi sorular söz konusu. Başbakan,"Oldukça göreceksiniz. Bunlar konuşulmaz yapılır" dedi. Doğru. Davul zurnayla operasyon yapılmaz. Sadece sınır ötesi operasyondan ziyade eş zamanlı olarak sınır ötesi ve sınır içinde geniş kapsamlı bir operasyon beklentisi hakim. Hedef Hakkari-Şemdinli hattında örgütün etkinliğini kırmak. O denli güç bir olayla karşı karşıyayız ki. Bu yazıya oturduğumda şehit sayısı 7'ydi. Yazıyı bitirdiğimde sayı arttı. Siz bu gazeteyi okurken ne olur bilmem. Sözün bittiği yer burası. Şimdi söz bitti, tedbirler konuşuluyor. ABDÜLKADİR SELVİ - YENİ ŞAFAK