Erdoğan, partisince Burdur'da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, 6
Martta
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal'ın Burdur'a geldiğini anımsatarak, vatandaşlara Baykal'ın üslubunu sordu. Erdoğan, ''O üslubu gördünüz değil mi? O dili gördünüz değil mi? O
siyaset tarzını, o siyaset dilini gördünüz değil mi? Burada, Burdur'da,
iktidara küfretmekten, hakaretten söz etti. Ben bu üslubu, bu dili, bu siyaset tarzını sizin takdirinize
havale ediyorum. Burdur nezaketin şehridir, Burdur ilkelerin şehridir, Burdur adabın, erkanın şehridir. Burdurlu kardeşlerim 29 Martta bu üsluba nasıl bir
cevap getireceğini çok iyi bilir, tıpkı kemanın tellerinde olduğu gibi...'' dedi.
Baykal'ın, günlerce kırtasiyeden aldığı kırmızı bir klasörü salladığını ifade eden Erdoğan, klasörün içinin boş olduğu anlaşılınca bu sefer sağdan soldan gelen
belgeleri araştırmadan, incelemeden meydanlarda göstermeye başladığını ifade etti. Baykal'ın, bir
çiftçinin kendisine yazdığı mektubu anlattığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Çiftçi kardeşimiz
kredi kullanmış, borcunu ödeyememiş.
Borç katlanarak artmış. Mesele neymiş dedik, araştırdık. Arkadaşlara 'şunu,
Ziraat Bankası ile bir görüşün' dedim. Meğerse bu çiftçi kardeşimiz krediyi, 30 Haziran 1997'de almış. Hem de yüzde 73
faizle almış. Kredisi de 1998'de takibe düşmüş. 2003 yılına kadar krediye yüzde 100'ün üzerinde faiz uygulanmış. Biz geldik 2003'te, biliyorsunuz bu borçları yapılandırdık. Bizden önce çiftçiyi böyle
mağdur ettiler, böyle haciz kıskacına soktular. Geldik o çiftçiyi o mağduriyetten biz kurtardık. Çiftçinin
Ziraat Bankasına tam 1,5 milyar lira borcu vardı. Çiftçimizi rahatlatmak için o borcu yapılandırdık ve 678 milyon lira, yani 678 trilyon borcu sildik. 177 bin çiftçi kardeşim bu yapılandırmadan faydalandı, bu aftan yararlandı ve geldi borcunu kapattı. Bunları gör Sayın Baykal, bunları takdir et... Niye dürüst olmuyorsun ya? Senin kitabında hiç dürüstlük yazmaz mı
Allah aşkına? Rakamları yalan yanlış kullanıyorsun.
Milletimi gerçek dışı rakamlarla aldatmaya çalışıyorsun. Eline tutuşturulan her belgeyi incelemeden, araştırmadan meydanlarda sallıyorsun. Kırtasiyecide klasör çok. Komik oluyorsun
komik, gülünç oluyorsun. Ondan sonra, televizyon, televizyon, televizyon... Buyur bu televizyonlar senin olsun. Ben televole aktörü olmayı hiçbir zaman düşünmedim.
Haberde veriyorsun, isimler veriyorsun. O isimler seninle bayağı anlaştı, sen onlarla iyi anlaşırsın, buyur onlarla beraber çık, televole programlarında şov yap ama 29 Mart
akşamı asıl şovu benim milletim yapacak, milletim. Bakalım, o zaman ne diyeceksin? İşte muhalefetin bu içler acısı halini görüp, doğrusu biz de üzülüyoruz.
Türkiye kendisine yakışan bir iktidara kavuştu 6,5 yıldır ama ne yazık ki kendisine yakışan bir muhalefete kavuşamadı. Eski tarz siyasetle, bu eski üslupla, popülist söylemle varabileceğiniz bir yer yok. Milletim bu tarz siyaseti 3 Kasımda, 22 Temmuzda elinin tersiyle itti. Gelin Türkiye'nin sevincine siz de ortak olun. Gelin Türkiye'nin başarılarına ortak olun. Türkiye'nin paçasından tutup aşağı çekmeyi bırakın. Türkiye'yi daha yükseğe nasıl taşırız ona kafa yorun. Şu 6,5 yılda çiftçi kardeşlerimiz için üreticilerimiz için tarım için yaptıklarımız ortada. Değerli kardeşlerim bizim şu 6,5 yılda tarımda yaptığımızı hiçbir dönemde hiçbir hükümet gerçekleştiremedi.''
EKONOMİK GELİŞMELER
Erdoğan, çiftçilerin 2002 yılında Ziraat Bankası'ndan yüzde 59 faizle kredi kullandığını, şimdi ise bu rakamın yüzde sıfır ile yüzde 13 aralığına indiğini bildirdi.
Tarımsal
desteklerde de
rekor artışlar sağlandığını belirten Erdoğan, 2002 yılında 1,8 milyar TL olan toplam tarımsal destek miktarını 2008 yılında üç kattan fazla artırarak 5,9 milyar TL'ye çıkardıklarını anlattı.
Hayvancılık sektörüne de sahip çıktıklarını ifade eden Erdoğan, 2007 ve 2008 yıllarında yaşanan kuraklık nedeniyle de çiftçilere toplam 800 milyon TL kuraklık desteği verdiklerini kaydetti. Bu çiftçilerin Ziraat Bankası ile Tarım Kredi Kooperatiflerine olan kredi borçlarının bir yıl süreliğine ertelendiğini ve tarım ürünlerinin
sigorta kapsamına alındığını vurgulayan Erdoğan, bugüne kadar kesilen poliçe sayısının ise 500 bini bulduğunu bildirdi. Erdoğan, 2 bin 500 ziraat görevlisi ve veteriner hekimin tarım danışmanı olarak köylerde çiftçiyle buluştuğunu, 145 yeni
baraj ve göletin inşa edildiğini, 732 bin hektar tarım arazisini suya kavuşturduklarını anlattı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bunlar tarım için, çiftçilerimiz için yaptıklarımızın yalnızca bir kısmı. Türkiye büyüdükçe, Türkiye'nin fırsatları, imkanları arttıkça, bundan herkes payını alıyor, almaya da devam edecek. Çiftçi kardeşlerimiz de bundan olumlu etkilenmeye devam ediyor. Sayın Baykal, Sayın Bahçeli sabah akşam
krizle yatıp kalkıyor.
Küresel finans krizini dillerine doladılar. Bunu istismar ederek buradan oy devşirmeye çalışıyorlar ve edep dışı ifadeler. Sayın Baykal, Sayın Bahçeli, sizin iktidarda olduğunuz dönemlerde de kriz oldu. Sizin iktidarda olduğunuz dönemlerde de krizler oldu, üstelik bu krizler küresel değildi. Bu krizleri bizzat siz çıkardınız. Çıkardığınız krizlerin altında hem bu millet, hem de siz ezildiniz. Şimdi hangi yüzle çıkıp da bize
akıl veriyorsunuz, aklınız vardı da o krizlerde neden kullanmadınız bu aklı? Çalışanı, üreteni, esnafı, çiftçiyi, inletirken aklınız neredeydi?''
MÜHÜR KUYRUKLARI
Erdoğan, Eskişehir'de 78 yaşındaki bir kişinin kendisine verdiği nüfus cüzdanını da miting alanındaki vatandaşlara gösterdi. Bu nüfus cüzdanının içinde
mühürler olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Burada ilginç şeyler var. Anneler, babalar bilir. Ben de babamın nüfus kağıdında bunu görmüştüm. Şurada ekmekle ilgili
karne mührü var.
Ekmekle ilgili karne mührü var. Ekmek, ekmek...
Nüfus kağıdına basmışlar o zaman. Anneler, patiska almak için Sümerbank'a gitmişler, onun için de bir mühür vurulmuş. Patiskayı karneyle alıyorduk. Aramızdaki
yaşlı teyzeler bilir. Ayrıca şekeri bile karneyle vermişler o zaman, şekeri. Onun da mührü var. Ayrıca bugün enteresan, Kütahya'dan geliyorum. Kütahya'da da yine bir amcamız elime bir belge tutuşturdu. Bu belge de mazot belgesi. Bunu çiftçi kardeşlerim iyi bilir. Burada tarihiyle yazmış. Çiftçi kardeşim traktörüyle gidiyor kuyruğa giriyor, 'bugün git yarın gel' veya gün veriliyor ona göre gidip mazotunu alıyor. Ne zaman yaşadık bunları? 1979. Sayın Baykal,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'yken. Arabalarımıza benzin alamazdık kuyrukta. Evlerde gaz yağı kullanıyorduk, gaz yağı için kuyrukta beklerdik. Hatırlayın o günleri. Şimdi Sayın Baykal çıkmış, devleti yönetmekten bahsediyor, 2011'de iktidar olmaktan bahsediyor. Benim milletim hiçbir zaman sana tek başına iktidar yolunu açmaz, vermez. Zira yaptığın ortada. Eserini gördü bu millet. Biliyor.
Maliye Bakanı oldun, bu
ülke parasızlıktan kıvrandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı oldun, mazot bulamıyorduk, gaz yağı bulamıyorduk, benzin bulamıyorduk. Hatırlayın anneler o Sana yağı kuyruklarını hatırlayın. Hatırlayın
Vita, Vita... Onun kuyruklarını hatırlayın. Hep
karaborsa değil miydi bunlar? Onların iktidarında yaşamadık mı hep bunları? Ülke yokluk ülkesi oldu. CHP demek yokluk demektir, CHP demek kıtlık demektir. Bereket olmaz onların olduğu yerde.''
-ANAYASA KİTAPÇIĞININ FIRLATILDIĞI GÜNLER-
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, miting alanındaki vatandaşlara, küresel finans krizinin Türkiye'yi ciddi manada etkileyip etkilemediğini sordu. ''Her şey ortada'' diyen Erdoğan, kendilerinden önce MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin
Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde 16 bankanın battığını kaydetti.
''Bunun bu millete maliyeti ne oldu biliyor musunuz? 40 milyar dolar'' diyen Erdoğan, ''Şimdi batan bir tane bankamız var mı? Yok. Hepsi ayakta duruyor. Bunu inkar ediyorlar. Efendim, bakınız 230 milyar dolarla biz devraldık bu ülkeyi. Kimden? Bahçeli'den'' diye konuştu.
Devletin borçlanma faizinin de yüzde 63'ten yüzde 13-14'e düştüğünü anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu para kimin cebinde kaldı? Benim vatandaşımın cebinde kaldı. Ah değerli kardeşlerim, hani bir
Anayasa kitapçığı fırlatıldı ya... O
kitapçık fırlatıldığında bir gecede gecelik faiz ne oldu hatırlayın yüzde 7 bin 500'e fırladı. Kimin dönemiydi? Sayın Bahçeli'nin de Başbakan Yardımcısı olduğu dönemdi. Bunları ne yapacaksın? İkide bir konuşuyorlar IMF şöyle, IMF böyle... IMF'ye ben mi üye oldum. Türkiye 50 yıldır IMF'nin üyesi. Sayın Baykal da o dönemleri yaşadı. Bahçeli de yaşadı. İstisnasız. 23,5 milyar dolar IMF'ye borçla Sayın Bahçeli'nin hükümeti bize bunu devretti. Şimdi bizim IMF'ye olan borcumuz ne biliyor musunuz? 7,8. Yani 8 milyar dolar. Biz buraya düşürdük. Onlar borçlandı, biz ödedik. Ah benim değerli kardeşlerim,
Merkez Bankası bizim milli bankamız değil mi?
Hani bunlar milliyetçiydi?
Merkez Bankası'nın kasasında ne vardı biliyor musunuz? 26,5 milyar dolar. Şimdi Merkez Bankası'nın kasasında ne var biliyor musunuz? 67 milyar dolar. Nereden nereye...''