Corriere della Sera,
Başbakan Erdoğan'la yaptığı söyleşiyi bugün ilk sayfadan, "
Türkiye,
Avrupa'nın
evet demesini beklemekten usandı" başlığıyla
anons etti.
Başbakan Erdoğan, kendisine yöneltilen bir soruda, hükümet tarafından askerlerin
sivil mahkemelerde yargılanmasını mümkün kılacak yasal
düzenleme yapılmasını
iktidar ile ordu arasındaki gerginliğin göstergesi olarak nitelenmesine
itiraz ederek,
"Soru doğru değil. Silahlı Kuvvetler ile zıtlaşmaktan söz edilemez. Askerler de polis ve güvenlik birimleri gibi, bizim toplumumuzun bir parçasıdır. Sivil suçlar işleyen bir askeri sivil bir mahkemede yargılamak başka bir şeydir... Askerleri kendi görevleriyle alakalı bir suçtan dolayı yargılamak isteyen yok" dedi.
Erdoğan,
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'un da yargılandığı 301'inci maddeye ilişkin bir soruya karşılık olarak ise Avrupa Birliğinin istediği değişikliğin yapıldığını ifade ederek, "Daha fazlasını da söyleyeyim.
İtalya,
Almanya ve İspanya'daki ceza yasalarını inceledik. Bizdeki 301'inci maddenin, sizdekilerden çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Hiç kimse
hapis cezası almadı" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, İtalya Başbakanı Silvio
Berlusconi'nin kadınlarla ilişkileri nedeniyle son haftalarda sürekli haber konusu olmasıyla alakalı yorum yapmamayı
tercih etti. Erdoğan, "Berlusconi'nin adının karıştığı özel hadiseler hakkında sizde ne tür bir fikir oluştu" biçimindeki soruyu, "Berlusconi bir meslektaş, bir dosttur, aileden biridir. Dolayısıyla onun özel yaşamına dair olaylara girmek ne dürüstlüğe yakışır, ne sadakate" diye yanıtladı.
1915 OLAYLARI
Başbakan Erdoğan, Corriere della Sera'daki söyleşide,
1915 olaylarının bazı kesimler tarafından "soykırım" olarak nitelendiğinden söz edilen soruya şu yanıtı verdi:
"Bunu kanıtlayan hiçbir belge yok. Tek bir belge bile yok. Dahası, 40 bin Ermeninin neden hala Türkiye'de yaşamakta olduğunu düşünmüyor musunuz? Gerçekle örtüşmeyen haber ve yorumlar, başka ülkelerdeki Ermeniler tarafından yayılıyor."
Erdoğan, geçmişte azınlıklara karşı yapılan kimi hadiseleri "faşizan olaylar" diye niteleyen beyanatının hatırlatılmasına karşılık olarak ise "Ben geçmişte Yahudiler,
Rumlar ve Hristiyanlara karşı yapılmış hataları kastettim" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın İran'ın nükleer programının Türkiye'yi endişelendirip endişelendirmediğine ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:
"Biz kitle
imha silahlarına karşıyız. Ama şu soruyu da soralım: Bu silahlara sahip olan ya da sahip olmaya çalışan ülkelerin sadece bazılarını mahkum etmek doğru bir davranış mıdır? Bana göre kitle imha silahlarından tüm ülkeler arınmalı. Tüm ülkeler!.."
Erdoğan, "ABD ve Rusya'nın nükleer silahların indirimi konusunda anlaştığına ilişkin Moskova'dan gelen haberler umut verici" diye konuştu.
SARKOZY VE MERKEL'E ELEŞTİRİ
Corriere della Sera, Başbakan Erdoğan'la yaptığı söyleşiye tam bir sayfa yer ayırdı. Erdoğan'ın, Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirirken
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas
Sarkozy ve Almanya Başbakanı
Angela Merkel hakkında eleştirel ifadeler kullanması da dikkati çekti.
Erdoğan, Türkiye'nin AB üyeliğine Fransa ve Almanya'nın pek sıcak bakmadığından bahisle kendisine yöneltilen, "Sarkozy neden böylesine sert tavır içinde" sorusuna karşılık şöyle konuştu:
"Anlamak zor. Ben tüm mevkidaşlarımla iyi ilişkiler içindeyim. Bunlara Cumhurbaşkanı Sarkozy de dahil. Fransa AB dönem başkanıyken Sarkozy, baş başa kaldığımızda bana, 'Rahat olun. 30 faslı müzakereye açarız. 5 faslı da daha sonra değerlendiririz' diyordu. Ardından İsveç'e gidip son derece sert bir beyanat veriyordu. Kendisiyle tekrar görüştüğümüzde ise tutup dediklerini düzeltme ihtiyacı hissediyordu."
Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından yapılan son araştırmada Türk
halkının AB üyeliğini destekleme oranının yüzde 51,9 olarak saptanması ise Erdoğan tarafından şu sözlerle yorumlandı:
"2005'te müzakerelere başladığımızda halkımızın yüzde 75'i AB üyeliğinden yanaydı. 'Hayır'ların, 'belki'lerin, 'ama'ların ardından bu noktaya geldik. Başbakan Merkel ve Cumhurbaşkanı Sarkozy, 'Tamam, gerekli tüm koşulları yerine getirdiğinde Türkiye'yi kabul etmeye hazırız' diyecek olsa her şey değişir. Bu bile, halk arasındaki yüzdenin yukarı tırmanmasını sağlar."
Başbakan Erdoğan, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin tutumlarıyla ilgili olarak, "Sorun, çelişkili mesajlar verme değil. Biz açıklık ve dürüstlük istiyoruz. Elbette bizim de kusurlarımız var. Kim olduğumuzu açıklayamadık, neler yaptığımızı ve yapmakta olduğumuzu yeterince anlatamadık. Neticede kimi liderlerde yanlış düşünceler, bizim gerçeğimizle hiç örtüşmeyen fikirler oluştu" dedi.
Erdoğan, "Avrupa'ya girmek için elli yıldır bekliyoruz. Artık net bir cevap bekliyoruz. Kimi liderler önce bir şey diyor, sonra da dediklerini düzeltip öyle bir şey demediklerini iddia ediyor. Komedilerden usandık. Ayrıcalıklı üyeliği asla kabul etmem. AB'ye tam üyelik istiyoruz. Tam üyelik dışında bir şey istemiyoruz" ifadesini de kullandı.
FENERBAHÇE'NİN DURUMU
Corriere della Sera'daki söyleşide, Başbakan Erdoğan'a Fenerbahçe'nin geçen
sezon şampiyonluk ipini göğüsleyememesi meselesi de soruldu.
Muhabirin, "Siz
futbola düşkün bir insansınız. Hatta bizzat futbol oynamış birisiniz. Siz Fenerbahçe'yi tutuyorsunuz, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ise
Beşiktaş'ı destekliyor. Şampiyonluğu Beşiktaş aldı. Görülen o ki, bu yıl Berlusconi'nin ve onun takımı Milan'ın acılarını paylaşmak durumundasınız" ifadesi eşliğinde, Fenerbahçe'nin de, AS Milan'ın da şampiyon olamadığını hatırlatmasına karşılık, Erdoğan şunları söyledi:
"İtalya'da Milan,
İnter ve
Juventus, futbolun ikonudur. Bizde de başka
takımlar var. Kazanmak güzel elbet. Ama işlerin iyi gitmediği bir sezonun ardından kazanmak için tekrar çabalamak da güzel."
Corriere della Sera'daki söyleşi Antonio Ferrari'nin imzasıyla yayımlandı. Söyleşinin sunumunda, Erdoğan'la yapılan görüşmede, Corriere della Sera'nın Genel Yayın Yönetmeni Ferruccio de Bortoli'nin de hazır bulunduğu kaydedildi.