Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Girişimci Bilgi Sistemi''nin,
Türkiye ekonomisinin özellikle de sanayinin adeta bir röntgenini oluşturduğunu belirterek, ''Kurumlarımızın oluşturduğu veriler belli bir
sistem dahilinde
Sanayi ve
Ticaret Bakanlığındaki
havuzda toplanacak ve ihtiyaç duyan tüm kurumlar bu verileri buradan alıp kullanabilecekler'' dedi.
Başbakan Erdoğan,
Başbakanlık Merkez Binada düzenlediği basın toplantısında, ''Girişimci Bilgi Sistemi'' hakkında bilgi verdi.
Tüm firmaların ve şirketlerin düşük enflasyon ortamına uyum sağlamayı ve düşük enflasyon ortamında ayakta kalabilmeyi öğrenmeleri gerektiğini vurgulayan Erdoğan, aynı durumun makro
ekonomik göstergelerin tamamı için de geçerli olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Bizim artık daha mikro konulara eğilmemiz ve
büyüme sürecimizi,
kalkınma sürecimizi bu mikro konular üzerinde devam ettirmemiz kaçınılmaz hale gelmiştir'' diye konuştu.
Bu noktada, her türlü bilgi, veri, istatistiki veri tabanı ve
analizin hayati derecede önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, sağlam, güvenilir veriler üretmek ve bunları kullanmanın
Avrupa Birliği
katılım süreci çerçevesinde de bir çok faslı yakından ilgilendirdiğini ifade etti.
Girişimci Bilgi Sistemi'nin, sanayi stratejisi açısından büyük önem taşıdığını anlatan Erdoğan, bu sistemle çok önemli bir reformun gerçekleştirildiğini dile getirdi.
İstatistiki veri üretme noktasında
AK Parti Hükümetine kadar sağlıklı bir alt yapının oluşturulmadığının görüldüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan, kurumların birbirinden bağımsız halde veriler ortaya koyduğunu ve bu verilerin kurumlara göre değiştiğine dikkati çekti.
BİLGİ VE VERİ HAVUZU
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Siz de şaşırıyorsunuz. Hangisi doğrudur? Bunları tek havuzda toplamak, tek merkezde buluşturmak ve bunun doğrusu hangisi? Bunu onlarla birlikte görüşerek çek etmek bu döneme nasip oldu. Şimdi bu konularda bir standart birliğine ulaşıyoruz. Bu da hem kurumlar arasında koordinasyonun o zorlaşan dönemini geride bırakmak anlamına gelecek hem de üretilen verilerden o istifadede imkansız olanı şimdi imkanlı hale getirecektir.
Sağlıklı veri üretilmeyince yatırımdan üretime, eğitimden istihdama, planlamadan
teşviklere kadar hemen her alanda sıkıntılar ortaya çıkıyordu. İşte bu sıkıntıları, bu zorlukları aşmak üzere 2003 yılı Haziran ayında bir çalışma başlattık. 2008'den itibaren çalışmayı Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız üstlendi. Bugün de artık bu çalışma tamamlanma noktasına gelmiştir.
Veri üreten, istatistik üreten tüm kurumlarımızla koordinasyon sağlandı ve bir bilgi havuzu, bir veri havuzu oluşturuldu. Girişimci Bilgi Sistemi dediğimiz bu havuz, Türkiye ekonomisinin, özellikle de sanayimizin adeta bir röntgenini oluşturuyor. Kurumlarımızın oluşturduğu veriler belli bir sistem dahilinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığındaki havuzda toplanacak ve ihtiyaç duyan tüm kurumlar bu verileri buradan alıp kullanabilecekler. Şu anda kurumlarımız arasında bu noktada tam bir koordinasyon, tam bir sistem birliği sağlanmış durumda. Önümüzdeki dönemde, ihtiyaç duyulan alanlarda
yasal düzenlemeler yapılacak,
teknik altyapı hızla tamamlanacak ve veriler ilgili taraflarca kullanılmaya başlayacaktır.
Bu sistemin
özet olarak şu alanlarda işlerimizi kolaylaştıracağını düşünüyoruz: Öncelikle
rekabet gücümüzün artmasına, şirketlerimizin, firmalarımızın performansının yükselmesine bu veriler katkı sağlayacak. Kümelenme noktasında haritayı daha net görebileceğiz. Hangi
sektör nerede kümeleniyor? Bunların ara mamulleri, yedek parçaları nerede üretiliyor? Bunlar nasıl ve nereye taşınıyor? Ne kadar enerji tüketiliyor? Ta ulaşıma varıncaya kadar... Hepsini inceleyen, analizlerini yapmış bir veri kümesi elimizde olacak.''
''FEN-EDEBİYAT MEZUNLARIYLA ÜLKEMİZ DOLDU''
Bu dönemde bunun ağır faturalarının ödendiğini kaydeden Başbakan Erdoğan,
tekstil sektöründe bir yerin cazip gibi göründüğünü, herkesin oraya doğru yoğunlaştığını ve herkes oraya yoğunlaştığı için iflasların başladığını dile getirdi. Bunların
ülke için çok ciddi bir kaynak israfı getirdiğini anlatan Erdoğan, yatırımcı ve
girişimcilerin piyasadan çıkmasının veya iflasa gitmesinin ülkede bir özgüven bunalımını da beraberinde getirdiğini söyledi.
Bu noktada Girişimci Bilgi Sistemi'nin büyük önem taşıdığına işaret eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Teşvik sistemini bu veriler ışığında daha sağlıklı bir şekilde yürüteceğiz. Artık sadece bölgesel bir teşviki konuşmayacağız. Bundan sonra proje teşviki de olacak. Bundan sonra sektörel bazda teşviklerin uygulamasını da yapacağız. Ne ile yapacağız? Elimizdeki, önümüzdeki veri ile yapacağız.
Önemli bir noktada, istihdam alanında yine bu veriler doğrultusunda daha isabetli sonuçlar alacağız ve daha isabetli politikalar da üretebileceğiz.
Araştırma-Geliştirme, bölgesel kalkınma, piyasa düzenlemeleri ve sektörel sıkıntıların aşılmasına da bu veriler ışık tutacak.
Hangi sektörün hangi bölgeye, hangi şehre yatırım yapması daha uygun olur?
Enerji noktasında hangi illere, hangi bölgelere yeni yatırımlar gerekiyor? Bunlar üzerinde de hassasiyetle durmamız gerekiyor. Çünkü bizim enerjide tasarrufa ihtiyacımız var. Bunlar önemli. Biz enerjide tasarruf yapamazsak bu hem girdi maliyetlerinde rakamları ciddi manada yükseltir ve bizim rekabet gücümüzü azaltır. Aynı şekilde ulaşımda bu bizim girdi maliyetlerimizi olumsuz etkiler ve rekabet gücümüzü azaltır. Bunların hepsine dikkat ederek hangi sektörü hangi bölgede bizim konuşlandırmamız gerekiyor bunun planlamasını bizim yapmamız lazım. Yani merkezden bu yapılmalı. (Ben işte şurada şu fabrikayı kurmak istiyorum)
Hayır arkadaş kuramazsın. Buna biz verdiğimize göre müsaadeyi, yerel yönetimlerle de koordineli, kuramazsın. E nerede kurabilirim? Şurası, şurası, şurası. Buralar bu işe uygun. Hangisini
tercih ediyorsan orada kur. Bunu bizim vermemiz lazım. Çünkü girişimci bunu yapamayabilir veyahutta biz ellerine bütün bu verileri veririz, o onun üzerinde çalışmasını yapar, kendisi için hangisini daha fizibıl görüyorsa gider oralara yatırımını gerçekleştirir.
Nerelere hangi meslek liselerini, hangi üniversiteleri, o üniversitelerde hangi bölümleri? Bakın bir ara biliyorsunuz bol bol, bir şart getirdiler, her üniversitede fen-edebiyat mecburiyeti kondu. Ancak fen-edebiyatta ciddi bir şişme oldu.
Mezun oluyorsun, tamam ama böyle bir ihtiyacımız yok. Niçin o zaman bu mecburiyet? Fen-edebiyat
mezunlarıyla ülkemiz doldu. Bu sıkıntıları bizim aşmamız gerekiyor. İnsan denilen bu gücü, bu kaynağı biz bu kadar hoyratça kullanamayız. Dolayısıyla bu alanda da böyle bir haritanın çıkarılmasında fayda var diye düşünüyoruz.''
''SİSTEM CANLI BİR ORGANİZMA GİBİ OLACAK''
Başbakan Erdoğan, yeni sistemle, hangi sektörde daralma var, hangi sektörün ne gibi bir sorunu var, karlı, düşük yatırım gerektiren, yüksek istihdam sağlayan sektörler nelerdir? Gibi yüzlerce soruya artık çok daha kolay
cevap üretileceğini söyledi. Bütün verilerin bir havuzda toplanması ile daha sağlıklı analizler yapılacağını ve daha sağlıklı politikalar üretilebileceğini bildiren Başbakan Erdoğan, ''Veriler çok daha güncel olacak ve çok daha hızlı ulaşılabilir hale gelecektir'' dedi.
İş istatistiklerinin en güncel halinin 2004 yılı rakamlarını gösterdiğini anlatan Başbakan Erdoğan, bu yeni sistem sayesinde güncelliğin sağlanacağını vurguladı. ''Deyim yerindeyse sistem canlı bir organizma gibi olacak'' diyen Erdoğan, verilerin sürekli güncelleneceğini, çapraz karşılaştırmalarla, birkaç veriden onlarca, yüzlerce analiz üretilebileceğini ifade etti.
Erdoğan, şunları söyledi:
''Girişimci bilgi sistemi ekonominin tam bir röntgenini çektiği için tedbirler noktasında özellikle küresel ve ulusal dalgalanmalar noktasında işimizi kolaylaştıracak. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum, bu konuda inancımız tam ve kararlıyız. Türkiye ekonomisi büyüyor ve büyümeye de devam edecek. Türkiye neredeyse tüm göstergelerinde tarihi başarılar elde etti, elde etmeye devam edecek. Eksiğimiz yok mu? Var tabi. Ama onları da aşacağız, onları da istenilen noktaya getireceğiz. Bütün bunlar için gerekli altyapıyı sağlıyor, gerekli dönüşümü gerçekleştiriyoruz.
Artık makro konulardan mikro konulara, mikro meselelere doğru yoğunlaşmaya başlıyoruz. Türkiye için son derece önemli olan rekabetin artırılması noktasında işte istatistik istemi yoluyla,
Ar-Ge yoluyla, eğitim yoluyla önemli altyapı reformlarını gerçekleştiriyoruz. Veri ve istatistik alanındaki eksiklerimizi de bu yeni sistemle çok büyük ölçüde aşıyor, Avrupa Birliği standartlarında bir sistemi artık uygulamaya koyuyoruz.''
Başbakan Erdoğan, Girişimci Bilgi Sistemi'nin oluşmasında emeği geçen kişi ve kurumları kutladı. Erdoğan, sistemin tam olarak uygulanmasını sağlamak amacıyla hükümet olarak her türlü desteği sağlayacaklarını da bildirdi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu karar (
Anayasa Mahkemesinin
başörtüsü kararı), her şeyden önce parlamentonun yetkilerini de dışlayan bir karar olması sebebiyle, milli egemenlik noktasında da tartışılacak bir karardır'' dedi.
Başbakan Erdoğan,
Anayasa Mahkemesi'nin anayasanın üstünde olmadığını ifade ederek, ''Anayasamızın amir hükmü noktasında, biliyorsunuz temel hak ve özgürlükler, bütün bunlar hep kanunla belirlenir, yorumla değil. Bu Anayasa'nın bir amir hükmüdür'' diye konuştu.
Erdoğan, Başbakanlık Merkez Binada düzenlediği ''Girişimci Bilgi Sistemi'' konulu basın toplantısının ardından soruları yanıtladı.
Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü kararına ilişkin soruyu yanıtlarken Erdoğan, bu karara taraf ne bir akademisyen ne de siyasetçi görmediğini belirterek, şöyle konuştu:
''Sadece
CHP zihniyetinin bunu savunduğunu gördüm. Zaten bu işe itirazı olan da orasıydı. Tabii bir gerçeği ortaya koyuyoruz. Yani bizler milli iradenin üstünde bir irade tanımıyoruz. Demokrasi zaten bunun en güzel uygulamasıdır. Laiklik, bu milli iradenin zaten sahiplendiği anlayıştır. Milli irademizin zaten Türkiye'de bu noktada bir sıkıntısı yok. Ama tabii bu
gerekçeli kararda milli iradeyi bu şekilde bir atıfla yorumlama var. Bu da hiç hoş değil. Bir diğer yanı da şu, o da bir uzlaşma olayından bahsediyor. Yani 411 milletvekili 550 kişilik bir parlamento içerisinde bir uzlaşmayı oluşturmuyor, öbür tarafta diyelim ki 100-110 kişi bu uzlaşmanın ifadesi oluyor. Böyle bir anlayış olmaz.
Tabii ki Anayasa Mahkemesi'nin kararı bağlayıcıdır ve buna tabii ki bizler uymak durumundayız. Ama bu gerekçeli karar üzerinde daha çok konuşulur, çok yorumlar yapılır. Bu karar, her şeyden önce parlamentonun yetkilerini de dışlayan bir karar olması sebebiyle, milli egemenlik noktasında da tartışılacak bir karardır. Buna da inanıyorum ki milli egemenliğin kapsadığı alan içerisinde hareket edenler, yaşayanlar çok daha faklı bir şeklide değerlendirmeye, yorumlamaya devam edeceklerdir. Özellikle de muhalefet şerhi içerisinde en güzel şekilde de zaten bunlar yerini bulmuştur. Takdir edersiniz ki bununla ilgili olarak ülkemizin geleceği noktasında, şunu da açık, net söylemek zorundayım: Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın üstünde değildir. Anayasamızın amir hükmü noktasında, biliyorsunuz temel hak ve özgürlükler, bütün bunlar hep kanunla belirlenir, yorumla değil. Bu Anayasa'nın bir amir hükmüdür. Bunları da görüyoruz, biliyoruz.''
''TÜRKİYE'DE, KRİZİ BİRİLERİ İÇİN FIRSATA DÖNÜŞTÜRECEK BİR İKTİDAR YOK''
Başbakan Erdoğan, dünyanın bir dar boğazdan geçtiğini anımsatarak, Türkiye'nin bu küresel ekonomik
krizden çok az bir zararla bu süreci atlatmasını temenni ettiklerini söyledi.
Birilerinin buna benzin pompasıyla gitmemesi, itfaiyeci anlayışı içinde su pompasıyla gitmesi gerektiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bunu hep birlikte başarmamız lazım. Bu geminin içinde hep beraber varız. Verilecek, verdiğimiz kararlar hangi kurumun içerisinde olursa olsun, bunlar ideolojilerden uzak, milli birlik ve beraberliğimize
destek veren, dayanışmamıza destek veren, ülkemizi dünyadaki bu krizden bunu fırsata dönüştürmek suretiyle galip çıkan bir anlayışla desteklememiz lazım. Eğer bunu başarabilirsek, dünyadaki bu krizi Türkiye'miz için bir fırsata dönüştürebiliriz, bundan da kimsenin şüphesi olmasın, bu imkanlar da ülkemizde var. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Çünkü bir defa bunu birileri için fırsata dönüştürecek bir
iktidar yoktur, Türkiye'de.''
Bu küresel krizin en ağır bedelini ödeyen ülkelerin başta
Amerika ve AB üyesi ülkeler olduğunu belirten Erdoğan, ''İnanın, bunun da arkasında bilginin ve paranın iyi yönetilemeyişi yatmaktadır ve bunun bedelini ödemektedirler'' dedi.
Mortgage sisteminin bu işin tetikleyeni olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'de de bunun benzeri bir sistemin bulunduğunu, ancak bunun alternatifinin kurum olarak çok ciddi bir biçimde oluşturulduğunu ve cazibe merkezinin toplu konut olduğunu vurguladı. Şu anda 320 bin konutun inşasının devam ettiğini, 220 bininin ise sahiplerine teslim edildiğini anlatan Erdoğan, bunların içinde 10, 15, 20 yıl vadeli konutlar bulunduğunu, bunlar arasında çok dar gelirli, orta gelirli ve orta gelirin üzerindekiler için de konutların yer aldığını belirtti. Erdoğan, her tabakaya hitap eden bir yapının söz konusu olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''Eğer,
TOKİ gibi bizim bir sigortamız olmamış olsaydı, bugün biz de bundan çok ciddi bir vurgun yerdik. O bizi rahatlatmıştır ve kararlılıkla 500 bin hedefimizi biz 2002 seçimleri öncesinde açıklamıştık ve hedefimize doğru da yürüyoruz. Bize altyapı noktasında, 'Durdurun bu altyapıyı' diyenler olmuştu. IMF'nin bize bu noktada bize
tavsiyesi olmuştur. Ama biz 'altyapısız bir Türkiye'yi nasıl düşünebiliriz, üst yapısı olmayan bir Türkiye'yi nasıl düşünebiliriz', demişizdir. Bu kararlılıkla yola devam etti.
Büyümede, biz 25 çeyrekte ortalama yüzde 6.8'i tutturduk. Bu yıl için belki sıkıntımız olacak, yani büyüme yüzde 4'e filan düşebilir, fakat hedefimiz yine büyümede de bizim bu oranın üstünde olmamız şart. Türkiye'yi eğer muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacaksak ve Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde dünyanın ilk on ülkesi içine sokacaksak, bizim büyüme hızımızın 5'in altına düşmemesi gerekir, bunun üstünde olması gerekir. Bize
akıl verenlere de onu söylüyorum. 'Akıl veriyorsunuz da bize biraz da para verin o zaman.' Yani kuru akılla bu iş yürümüyor. Üretici olan biziz, çalışacak olan biziz ama Türkiye'nin büyüme noktasında bize kalkıp da düşük büyüme oranlarını kimse tavsiye etmesin. Çünkü öyle yüzde 2'lik, 3'lük büyümeyle bizim heyecanımızı kimse kalkıp da gölgeleyemez, buna hakkı yok. Yüzde 2-3 Türkiye için asla bir çıkış noktası değildir. Onun için de çalışmalarımıza aynı kararlılıkla devam edeceğiz.''
EKONOMİYLE İLGİLİ TOPLANTILAR SÜRECEK
Başbakan Erdoğan, kriz döneminde ekonomiyle ilintili başka Başbakan Yardımcısı olmak üzere ilgililerin sürekli olarak özel sektörle
Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda bir araya geldiğini, Bakanlar Kurulunun iki haftada bire alınması dolayısıyla diğer hafta içerisine mümkün olduğunca bu tür çalışmaları sokacaklarını belirtti.
Koordinasyon Kurulunun sık sık bir araya geleceğini bildiren Erdoğan, akademisyenler bazında da çalışmalar yapılacağını, ekonomiyle ilgili medya mensuplarının davet edilerek analizler yapılacağını, siyasi çalışmalar içinde olan parlamento içindeki isimlerle de çalışmalar yapılacağını dile getirdi. Üniversitelerin bu noktadaki özel çalışmalarını da aldıklarını ifade eden Erdoğan, ''Temennimiz odur ki bu dar zaman içerisinde özellikle yıl sonuna kadar bu çalışmaları devam ettirip, buradan en az zararla ülkemizi çıkarabilmektir'' dedi.
MHP'NİN TEKLİFİ
Başbakan Erdoğan, ''MHP'nin Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinin kısıtlanması yönündeki yasa teklifini destekleyecek misiniz?'' sorusunu, şöyle yanıtladı:
''Henüz benim metinle ilgili bilgim yok. Nedir, ne değildir bilemiyorum. Ama sizler burada sordunuz, çıktıktan sonra grup başkanvekili arkadaşlarımla konuyu bir göreyim. Çünkü, sabah TOBB'daydım. Yani biz olaylara olumsuz yaklaşmakla ilgili değil, tam aksine netice alabilecek ne varsa ülkemiz lehinde, bu konuyla ilgili çalışmaya her zaman için varız, katılırız ama bütün mesele şu: Yeter ki burada iyi niyet olsun. İyi niyet olduğu sürece de AK Parti bunların içinde yerini alacaktır.''
AA