Tayyip Erdoğan’ı ne yapmalı?
Neylersiniz ki Tayyip Erdoğan bir vakıa. Silelim ama nasıl,
halkta yaşıyor. Halk zorlamış ve onun yolu öyle açılmış.
Ana muhalefet lideri bile, onun yolunu açmak için seferber olmuş. Keyfinden mi?
Keyfinden olur mu? İnsan kendi
muhalifini, hem de öyle böyle değil, kendisine birkaç kat fark atan bir muhalifini üretir mi?
Üretir, çünkü başka çare yoktur. O orada, halkın nezdinde ayrı bir siyasi güç merkezi olarak durdukça,
siyaset rahat olmayacak, bu belli bir şey. Onun için önü açılmak zorundaydı ve ana muhalefet lideri
Baykal dahil herkes onun önünü açmak için seferber oldu. Yasa değişiklikleri,
Yüksek Seçim Kurulu operasyonu,
Siirt seçimleri ve Erdoğan milletvekili...
Başbakan Abdullah Gül, yerini ona teslim ediyor ve
Dışişleri Bakanlığı’na gidiyor. Tayyip Erdoğan’ı hangi operasyon Başbakan yaptı?
Birtakım güçlerin sürece bir şekilde karıştığından söz ediliyor. Anlaşılan o güçler, Ana muhalefet lideri dahil herkesi kullanabilmiş olmalılar. Kim acaba o güçler?
Doğrusu ben bilmiyorum. Benim bildiğim, halkın Tayyip Erdoğan’a verdiği gücün, onu siyasi
yasaklı halde bırakmaya izin vermediğidir. Onu orada tutamazdınız. Öyleyse, elini çözüp, siyaset arenasında onunla baş etmeye soyunmak zorundaydınız. Doğrusu buydu. Şimdi...
Tayyip Erdoğan’ın siyasi geleceği yeniden gündemde. Ak Parti ile ilgili operasyon, herhalde en çok, "Tayyip’in başı" ile ilgilidir.
-O alınmazsa Ak Parti’ye bir şey yapılmış olmaz!
-O alınırsa ne yapılacak? Siyasi yasaklılık bağımsız
adaylıkla kolaylıkla aşılabiliyor, yeni bir seçimde
bağımsız aday olabilir,
Meclis’e girebilir, öte yandan Ak Parti’nin yerine kurulacak ve "Tayyip Erdoğan’ın uzaktan desteklediği" bir parti, şu anda, en yakınına iki kat fark atmış gözüküyor.
Demek ki, Ak Parti bir başka adla, Meclis’te hükümet kuracak çoğunluğu elde edecek. Ve o grup, Erdoğan’ı "
Bağımsız milletvekili" olarak "Başbakan" yapacak.
Temel olsa bu durumda "N’oldi?" diye sorardı değil mi?
Evet, olacak olan bu. Tayyip Erdoğan sağ olduğu, siyaset yapma niyetini taşıdığı ve halkla
iletişimi böyle devam ettiği sürece, onun bir "Siyaset gerçeği" olmasını önlemek mümkün değil. Bu memlekette
Demirel bile 6 kere gidip yedi kere gelmiş bir insandır.
Ve hiç kuşku yok, Erdoğan, Demirel’den çok daha etkin bir halk lideridir.
Tayyip Erdoğan’ın halkla, kolay başarılamaz bir iletişim sağladığı ve bunun politikanın olmazsa olmazı olduğu bir vakıa. Birileri hukuk metinlerinde arkeolojik kazı yapıyorlar, acaba
Anayasa Mahkemesi nasıl bir gerekçe bulsun da, Erdoğan’ın yolunu uzun süre tıkasın?
Yüksek mahkemenin önüne malzeme sunma çabasındalar. Ama bir yanda da
"derin korku" ları var.
-Uzun süre tasfiyeyi başaramayacağız ve her şey boşa gidecek!
Emin olsunlar ki, bu memlekette bu halk bulunduğu sürece, onların tüm çabası boşa gidecek. Tayyip Erdoğan eleştirilebilir, ben de zaman zaman eleştiriyorum ama halkın ona yönelişinin altında "aldatılma" bulunmadığından eminim.
Yani, Tayyip Erdoğan Fareli Köyün Kavalcısı değil. Haydi teslim edelim ki o, şu birkaç yılda ömrünü tüketti ve yaşlandı. Ben, ona düşman bile olsa kaç kişinin,
"Onun yaptığına can dayanmaz, dediğini biliyorum. Akşamı nerede, sabahı nerede, öğlesi nerede, uyku nerede, dinlenme nerede?"
Hatta ona yönelen eleştiri,
"Bu kadar çalışırsanız, yorgun düşersiniz ve zihni performansınız azalır" şeklinde olmaktadır. Yani çok çalışmasından şikayet edilen bir Başbakan hüviyetindedir o. İşte halk, bunu görüyor. Salı kürsülerinde kükreyip, ondan sonra muhalif geçinmenin keyfi nerede, gece gündüz,
Türkiye’ye bir artı kazandırabilmek için çırpınmak nerede?
Halk bunu görüyor. Onun için hâlâ arkasında yüzde 40’lar var ve hâlâ, muhalefetin toplamı, onun oy yüzdesini bulmuyor. Ne yapacaksınız Tayyip Erdoğan’ı?
İnanın nereye koysanız geri gelir.
Menderes’in bile ruhu yaşıyor. Gerçeği,
kalem kırarak bile yok edemiyorsunuz. Kimse Türkiye’ye zaman kaybettirmesin, son söz olarak diyeceğim bu.
Ahmet TAŞGETİREN - Bugün