45 saniyelik filmde dört kişi rol alıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, KSGM Genel Müdürü Esengül Civelek.
Film 25
Kasım’dan başlayarak tüm TV kanallarında, bir ay süreyle gösterime giriyor. Filmde Tayyip Erdoğan şunu söylüyor:
"Kadınlarımız can kardeşlerimiz, hayat arkadaşlarımız, geleceğimizi emanet ettiğimiz annelerimizdir. Kadına yönelik şiddet tüm toplumu (hepimizi) derinden yaralar. Buna sessiz kalamayız, kalmayacağız. Kadına karşı şiddete hayır."
Filmde Nimet Çubukçu’nun sözleri:
"Kanunlar değişti. Kadınlara şiddet uygulayanlar artık ağır bir şekilde cezalandırılacaktır. Özellikle töre cinayeti işleyenlerin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Kadına karşı şiddete hayır."
Aynı filmde
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu:
"Kadına karşı her türlü şiddet yasalarımızda suç, dinimizde günahtır. Ne suç işleyin, ne de günaha girin. Kadına karşı şiddete hayır."
Kadının Statüsü Genel Müdürü Esengül Civelek:
"Şiddete uğrayan dört kadından üçü kendi ailesindeki erkeklerden şiddet görmektedir. Yani, kendi kanları, canları tarafından dövülmekte, hakarete uğramakta, öldürülmektedir. Kadına karşı şiddete hayır."
MECLİS’TEN CAMİLERE
25 Kasım dünyada Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü. Film o nedenle, o gün gösterime giriyor.
Erdoğan’ın çekimleri iki hafta önce
Dolmabahçe Sarayı’ndaki ofisinde. Çubukçu ve Bardakoğlu ile Civelek’in çekimleri, resmi makamlarında.
Filmde
hedef kitle erkekler. Çünkü, kadınlar erkeklerden çok çekiyor!
25 Kasım’da ayrıca camilerde hutbe okunması kararlaştırılıyor.
Hutbeyi
Diyanet İşleri Başkanlığı hazırlıyor.
Nimet Çubukçu yarım yüzlü kadın
rozetleri hazırlatıyor. Yarım yüz, çünkü, şiddet sonucu, kadın eksiliyor.
Rozetlerin milletvekilleri tarafından 25 Kasım’dan itibaren takılması için, Çubukçu her milletvekiline dün tek tek yazı ve rozet gönderiyor.
KIŞLALARDA EĞİTİM
Kadına karşı şiddetle mücadelede erkeklerin eğitimi önde geliyor. Bunun en uygun alanlarından biri de, asker ocağı.
Bakan Çubukçu,
Genelkurmay Başkanlığı ile anlaşıyor. 30
Ağustos’tan bu yana kışla ve garnizonlarda er ve erbaşlara bu yönde eğitim veriliyor.
19 Kasım’dan itibaren de, bu
kampanya çerçevesinde kentlere asılacak billboardların aynı zamanda kışlalarda da asılması kararına varılıyor.
Kadına karşı şiddetle mücadelede, her alanda tam bir seferberlik.
Orada berdel, burada töre cinayeti, ötede kadını aşağılama. Tipik Ortaçağ kafası. Asıl görev, biz erkeklere düşüyor.
Aynı slogan ceketlerin içinde
KADINA karşı şiddetle mücadele kampanyası kararlı ve çok boyutlu.
Kadından sorumlu Devlet Bakanlığı
Türkiye’de anlı, şanlı onbir
tekstil firmasıyla anlaşıyor.
Bundan sonra, muhtemelen bir yıl süreyle dikilecek ceketlerin içine, markanın hemen yanına bir slogan ekleniyor:
"Kadına karşı şiddete son."
Her erkek, ceketini giyerken ve çıkartırken, bu sloganı görecek. Günde en az üç, beş kez ceket giyip, çıkardığına göre, her sefer bu sloganı gör! Eğitimin sonu yok.
Bu slogan
Şubat 2007’den itibaren üretilecek ceketlerde yer alıyor. Aynı firmalar, 15-30 Kasım arasında vitrinlerinde, bu yöndeki posterlere yer vermeye karar veriyor.
Kadına şiddet uygulama ayıbı pek çok ülkede var, ama bizim ülkemizde aynı ayıp artık utanç duvarını çoktan aşıyor.
Yalçın DOĞAN -
Hürriyet