AK Parti Genel Merkezi'nde Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Meclis'teki Grup Toplantısı'nda söz verdiği üzere
Dersim olaylarına ilişkin
belgeleri açıkladı.
Türkiye'nin büyümesinin güçlenmesinin önündeki en büyük engellerden birinin, geçmişiyle, tarihiyle, tabularıyla yüzleşememesi olduğunu kaydeden Erdoğan, AK Parti hükümeti olarak faili meçhullerle yüzleşmeden demokrasinin güçlenmeyeceğini bildikleri için onlarla yüzleştiklerini ve yüzleşmeye devam edeceklerini belirtti.
Siyasi vesayetle yüzleştiklerini, inkârla yüzleşmeden
Kürt sorunu çözülemeyeceğinden hareketle, ret ve asimilasyonlara karşı çıktıklarını kaydeden Erdoğan, "Biz her şeyle yüzleştik. Kendi tarihiyle kendi tarihinin karanlık noktalarıyla yüzleşemeyenler bir gelecek inşa edemez hatta gelecek tasavvuru ortaya koyamaz. Prangalarından ağırlıklarından kurtulmayanlar gelecek adına proje üretemez söz söyleyemez. Kendi tarihini sorgulamayanlar başkalarını eleştiremezler" dedi.
İsim vermeden 2009 yılında Meclis Genel Kurulu'nda konuşan
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Onur Öymen'in "Dersim isyanında analar ağlamadı mı?" sözünü hatırlatan Erdoğan, tarihi acının küllerinin bu sözlerle kaldırdığını vurguladı.
Dönemin CHP Grup
Başkanvekili Kılıçdaroğlu'nun bu sözler karşısında sessiz kaldığını, ardından çark ederek 'Analar ağlamadı mı?' diyen arkadaşına sahip çıktığını aktaran Erdoğan, "Onun için sana 'çarkçı Kemal' diyorlar.
Millet diyor. Gece başkasın sabah başkasın.
Sabah başka
akşam başka. Çünkü
kılavuzlarını iyi seçemedin. Onun için çok bol kılavuz değiştiriyor. Bizim Dersimle,
Dersim katliamıyla olan ilgimiz yeni, güncel, siyasi polemiğe dönük ilgi asla değildir" şeklinde konuştu.
"ERMENİ DİASPORASIYLA AYNI KEFEYE KOYANIN ALNINI KARIŞLARIM"
Necip Fazıl Kısakürek'in 'Son Devrin Din Mazlumları' kitabını yanında getiren Erdoğan, ilk
baskısı 1969 yılında yapılan bu kitabın yakın tarihteki baskı ve zulmü anlattığını ifade etti.
Yakın tarihin karanlık sayfalarına kapı aralayan bu kitapla resmi tarihle yetinmeyenler bu kitaba baktıklarında birçok meseleyi anlama fırsatı bulduğunun altını çizen Erdoğan, "Dersim ile tanışmam bu kitapla oldu. Kılıçdaroğlu, söyle, gocunma, anlat. Üstad Necip Fazıl Dersimlileri din mazlumları sınıfına alarak bizlere anlatmıştır. Beni
Ermeni diasporasıyla aynı kefeye koymaya çalışıyorsun sana yazıklar olsun. Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı Ermeni diasporasıyla aynı yere koyacak olanların alnını karışlarım ben" ifadelerini kullandı.
İLK OLARAK RAPOR AÇIKLADI
Dersim'e yapılan
operasyonların bir isyanın bastırılması olarak zihinlerde meşrulaştırılmaya çalışıldığını aktaran Erdoğan, Dersim operasyonları sonucunda tutuklanan
Seyit Rıza'nın 'işgalci ordular tarafından savaşan din ve namussuyla bize
hizmet etti' diye şereflendirildiğinden kimsenin bahsetmediğinin altını çizdi.
Dersim'de adım adım çerçeveleri çizilmiş bir operasyon yapıldığına dikkat çeken Erdoğan, ilk olarak 100 adet bastırılarak gizli ve zata mahsus belli yerlere gönderilen
raporu gösterdi.
Rapordaki birkaç cümleyi aktaran Erdoğan, şunları söyledi: "1926 yılında mülkiye müfettişi
Hamdi Bey'in raporuna atıf yapılıyor. Ve şunlar söyleniyor: 'Dersim
Hükümet-i Cumhuriye için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kati bir
ameliyat yapmak ihtimalatı elimiyeyi önlemek selameti memleket namına farz-ı ayndır.' Bu kadar bu işi önemsiyorlar. 201. sayfada Dersim Türkiye için çıbandır. Kati bir ameliyeye tabi tutulması lazımdır. Evvela
silah toplamak ardından ıslahat yapmak arz eder. 237 ve 246 sayfalar arasında da Dersim'e yapılacakların ayrıntıları göç ettirilecek aşiretlerin listesi ne yöntemle yapılacağı anlatılıyor."
1935 yılında da
Tunceli'ye dönük
kanun çıkarıldığını söyleyen Erdoğan, bu kanunla Tunceli ve çevresine Korkomutan rütbesinde bir zatın vali ve kumandan olarak atandığını belirtti.
Bu kumandana olağanüstü yetkiler verildiğini kaydeden Erdoğan, "
Vali ve kumandan gerek görürse aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir.
İdam hükümlerini uygulayabilir. Sayın Kılıçdaroğlu haberin var mı bunlardan. Vardır da söylemiyorsun. İşte bu kanunun ardından
hazırlıklar yapılıyor. Ardından 1937–38–39 toplarla Dersim'de hareket eden her şey çocuklar kadınlar katlediliyor" dedi.
"20 ÇOCUK DERENİN KENARINDA KARA SURATLI BİRİ TARAFINDAN KATLEDİLİYOR"
Dersim katliamı sırasında asker olan
Muhsin Batur'un anılarından da örnekler veren Erdoğan, "Devlet olarak özür dilememize mani yok. Bunun sebebi sizsiniz CHP zihniyeti. Buna eski defterleri karıştırmak denmez. Eski defterleri karıştırmaya muhtaç olan da sizsiniz" çıkışında bulundu.
Ardından Necip Fazıl Kısakürek'in kitabından Dersim ile ilgili detaylar veren Erdoğan, şu katliamları anlattı: "Babalarını arayan yanına gitmek isteyen iki masum çocuk süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Alevlerin içinden kurtulmak isteyen
genç, kalasla ateşlerin içine atılıyor. Karşısında sigara içiliyor. Zihniyet CHP. O dönemde bir vicdan sahibi öldürülmek istenen 20 çocuğu derenin kenarında saklamak istiyor. Ama bir şekilde bu çocuklar bulunuyor.
Çocukların öldürülmesi emrediliyor. Emri yerine getirebilecek kişi bulunamıyor. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor. Bir dere içinde titreye titreye 20 masum öldürülüyor. Murat Suyu'nun kanla aktığı söyleniyor. Bunlar mı senin anlayışına ters düşüyor Kılıçdaroğlu."
Dersim'in simgesi Seyit Rıza'nın idam edilmeden önceki sözleriyle ilgili de bilgi veren Erdoğan, "Seyit Rıza '40 liram var, oğluma verin' diyor. Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi konuşuyor: 'Evladı Kerbela'yız. Biz hatasızız, ayıptır, zulümdür cinayettir.' Sayısı bugün dahi bilinmeyen binlerce insan kadın ve çocuk katlediliyor. Binlerce
kız çocuğu evlatlık veriliyor. Rahatsız mı oldun Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu'na inanan
temiz saf CHP'li kardeşlerime sesleniyorum. O dönem CHP'nın tek başına
iktidar olduğu dönem" dedi.
"DEVLET ADINA ÖZÜR DİLEMEK VARSA BEN ÖZÜR DİLİYORUM"
8
Ağustos 1939 tarihli bir belgeyi de açıklayan Erdoğan, belgeden şu bilgileri verdi: "Jandarma Umum Komutanlığı'ndan Başvekâlet Yüksek Makamlığı'na gönderilmiş. Dersim'e yapılan müdahalenin sonucunu veriyor. Ölü diri teslim olanların rakamları veriliyor. 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü ifade ediliyor.
Deprem felaketinden bahsetmiyorum öldürülenlerden bahsediyorum. Belgenin altındaki
imza Faik Öztırak İçişleri Bakanı. Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun ya! Bunlardan nasıl sıyrılacaksın? Ben mi özür dileyeceğim sen mi özür dileyeceksin? Devlet adına özür dilemek varsa, ben özür diliyorum. Ancak CHP zihniyeti adına özür dilemesi gereken varsa güya 'yeni CHP'nin genel başkanıyım' diyorsun sensin. Hadi onurunu kurtar bakalım."
Erdoğan'ın devlet adına özür dilemesi uzun süre ayakta alkışlandı.
"BOMBARDIMANLARIN ALTINDA İNÖNÜ'NÜN İMZASI VAR"
23
Aralık 1938 tarihli belgede de Tunceli'den 11 bin 600 kişinin sürüldüğünü 2 bin kişinin daha sürülmesi gerektiğini söyleyen
Bakanlar Kurulu kararını da açıklayan Başbakan Erdoğan, "Reisi Cumhur İsmet
İnönü. Buyurun hadi
anma törenlerini yapan sensin nasıl yüzleşiyorsun tarihinle. Bütün sürgünlerin öldürmelerin altında İnönü'nün imzaları var. Havadan bombardımanların altında imzaları var. Atatürk'ün vefatından 1 ay sonra İnönü'nün imzası var.
Celal Bayar Başbakan. Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya. Kel Ali. İskilipli Atıf Hoca'yı düzmece bir kararla idam eden Kel Ali lakaplı Ali Çetinkaya. Yenimahalle'de bir parka adını verdi. Sonra bunu kahraman ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu
ülke biter. Bizim kahramanlarımız arasında yüzü kapkara olan yok. Hadi bunları da sahiplen. Ama sahiplenir çünkü yüz yok" dedi.
Belge 4 olarak 28
Eylül 1938 tarihli belgeyi açıklayan Erdoğan, Sason'da yapılan
temizlik ve takip operasyonlarının raporunu okuyan Erdoğan, 384 kişinin öldürüldüğü diri olanların Batı'ya göç ettirildiğinin belgede yazdığını ifade etti.
Altında imzası olan CHP İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'yı söyledikten sonra Kılıçdaroğlu'na bir çağrıda daha bulundu: "Ben daha ne anlatayım. Ben belgeyle konuşuyorum. Arşive git incele doğruları söyle. Bunların bütün siyaseti dürüst olmamak üzerine kurulu. Dersim yakın tarihimizdeki en acı en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir olaydır. Dersim CHP'nin en acı en kanlı dönemi. Bu kanlı eserin sahibi olan CHP'dir. CHP'nin Tunceli milletvekilleridir. Tunceli kökenli Genel Başkanı'dır.
Aygün çıktı doğruları söyledi hemen
linç kampanyası başladı. Tuncelili bir Genel Başkan tarihiyle yüzleşmek için CHP ile fırsattır."