Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Türk ve
Alman medyasının
Ludwigshafen'deki
yangın ile ilgili yayınlarıyla ilgili olarak, ''Ortada daha bir netice yok. Belgeler, bilgiler, bulgular daha neticelenmedi. Yetkililer daha bu işi neticelendirmemiş. Ama bakıyorsunuz medya asıyor, kesiyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan ile
Almanya Başbakanı
Angela Merkel,
Başbakanlık Binası'nda Türk ve Alman öğrencilerle bir araya geldiler.
Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmaya, ''Gerek Türk öğrencilere, gerek Alman öğrencilere
Türkiye'den, Türk gençliğinden kalbi sevgileri aktarmak istiyorum'' sözleriyle başladı.
Erdoğan, kendisi de sorumluluk mevkinde bulunan bir kişi olarak, Ludwigshafen kentinde çıkan ve 9 Türk vatandaşının ölümüyle sonuçlanan yangın ile ilgili gösterdiği sorumluluk ve nezaket için Almanya Başbakanı Angela Merkel'e şükranlarını dile getirdi.
Ludwigshafen'de dün yaptığı incelemelerde, itfaiye ve Alman makamlarının bölgede yaptıklarını görme fırsatını bulduğunu kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''Tabii şu andan itibaren, özellikle bunun sebebi, nedeni üzerinde yapılacak çalışma bunun çıkış sebeplerini bulmaları hem buradaki Türk toplumunu rahatlatacaktır hem de inanıyorum ki Alman toplumunu ve idari makamlarını rahatlatacaktır. Bundan buradaki vatandaşlarımızın hiçbir endişesi olmasın. Ben inanıyorum. Onlar da inansın. Olaya böyle bakmakta fayda var. Çünkü burada entegrasyonun bir miladı olabilir. O bakımdan bunu bu şekilde değerlendirmekte fayda var.
Ben entegrasyona çok önem veriyorum. Özellikle 1960'lı yıllarda Türklere göğsünü açmış, gönlünü açmış davet etmiş ve buraya gelen vatandaşlarımız burada Almanlarla çok çok önemli bir dostluk içerisinde geleceğe yürümüşlerdir.
Belki o zaman buraya gelen vatandaşlarımız geri dönüşü düşünüyorlardı. Ama zaman geçtikçe, Alman vatandaşı oldukça artık geri dönmeyi değil burada bir hayatı sürdürmeyi, geleceğe yürümenin kararını verdiler. Sizler burada okumaya başladınız. Tabii bazı sıkıntılarınızın olduğunu biliyoruz. Ama bu sıkıntıları sizler aldığınız eğitimle başarılı bir biçimde aşmalısınız, atacaksınız.
Biz şuna inanıyoruz: Entegrasyona
evet, entegrasyon olarak yapılması gereken ne ise bunların yapılması lazım ama asimilasyona hayır. Çünkü insanlar kendi kültürleriyle, değerleriyle güçlüdürler. Bu bir Türk evladı içinde bir Alman evladı içinde böyledir. Onları asimile etmeye çalışmak da zaten bir insanlık suçudur da... Olması gereken onu kendi değerleriyle kabul edip onu o topluma entegre olmasına bir zemin hazırlanmasıdır. O zemini hazırladığınız zaman orada barış vardır, sevgi vardır dostluk vardır.''
-MEDYANIN ROLÜ-
Yaptığı konuşmada, Medeniyetler İttifakı Projesi ile ilgili bilgiler de veren Başbakan Erdoğan, projenin en önemli ayakları olarak eğitim,
gençlik, medyayı gösterdi. Erdoğan, medyanın rolü ile ilgili olarak şunları kaydetti:
''Burada tabii Almanya için konuşuyorum. Türk ve Alman medyasının buna katkısı gerekiyor. Eğer buna katkıda bulunmayıp
tahrik ederlerse, olumsuz yaklaşımlarda bulunurlarsa geleceğimizi maalesef kin ve nefret üzerine inşa ederler ki bu da medyanın çok büyük sorumluluğu. Nitekim ben Ludwigshafen'deki olaylardan dolayı gerek Alman gerek Türk medyasını incelediğimde, zaman zaman orada bazı yanlış tespitlerin yapıldığını görerek de üzülüyorum. Ortada daha bir netice yok. Belgeler, bilgiler, bulgular daha neticelenmedi. Yetkililer daha bu işi neticelendirmemiş. Ama bakıyorsunuz medya asıyor, kesiyor. Biz bunlara çok alıştık, bunları çok iyi biliriz de onun için rahatlıkla konuşuyorum. Bu oyunlara da asla gelmemeliyiz. Bizler bir sorumluluk içerisinde medyadan bu yardımı da istiyoruz.''
-''ALMAN-TÜRK AYIRT EDEMEYİZ''
Türkiye'de 70 bin Alman vatandaşının yaşadığını da belirten Erdoğan, bu kişilerin hallerinden memnun olduğunu dile getirdi.
Türkiye'ye gelen turist sayısında Almanların başı çektiğini kaydeden Erdoğan, ''Bundan dolayı da ayrıca mutluyuz. Çünkü Türkiye ile Almanya arasındaki dayanışmayı en iyi şekilde bu turistler sağlamaktadır'' dedi.
Yaptığı konuşmada sevgi ve hoşgörüye vurgu yapan Erdoğan, ''Bizim medeniyetimiz 'Yaradılanı severiz Yaradandan ötürü' anlayışını benimsemiştir. Onun için Alman-Türk ayırt edemeyiz. Tüm insanlara bakış açımız bu. Türk ve Alman gençler olarak, dil farklı olabilir, din farklı olabilir, ayrı milletler olunabilir ama insanız. Ortak paydamız bu...'' ifadelerini kullandı.
AA