Erdoğan canlı yayında noktayı koydu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan canlı yayında noktayı koydu

Kanal 24'te katıldığı programda ''Anayasa değişikliği paketiyle ilgili muhalefet ile polemik ortaya çıktı son günlerde, özellikle Sayın Baykal'ın önerisi ve Sayın Cumhurbaşkanına bir çağrısı oldu. Nedir son durum?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, ''Önce böyle bir değişikliği niçin gerekli gördük veya böyle bir çalışma alelacele kısa bir zaman içerisinde mi başladı? Buna bu tür gerekçe getirme gayreti içinde olanlar var'' dedi. Bu çalışmanın aslında 2007'de, ağırlıklı olarak akademisyenler tarafından başlatıldığını anlatan Erdoğan, daha sonra buna hukukçuların ve sivil toplum örgütlerinin de dahil edildiğini kaydetti. Bugüne kadar anayasa değişikliği noktasında birçok çalışma yapan sivil toplum örgütlerinin ve bazı medya kuruluşlarının çalışmaları üzerinde bir değerlendirme yaptıklarını kaydeden Erdoğan, ''Neticede 1 Nisan 2008 gibi bu işi parlamentoya getirmenin bir yol haritasını belirlemiştik'' diye konuştu. ''Biliyorsunuz 14 Martta malum bir süreç başlayınca askıya alma durumunda kaldık'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Yeni döneme de girince sürekli bize davet var, çağrı var; 'Niçin bir Anayasa değişikliği yapılmıyor?' şeklinde... Her şeyden önce Türkiye'de şöyle bir konsensüs oluşmuştu; o da '82 Anayasası kesinlikle değişmelidir.' Bunu kime sorarsanız sorun aldığınız cevap hep bu. 'Bu konsensüs madem var bu çalışmayı yapalım' dedik. Önce, 'Gelin bunu beraber yapalım' dedik. Parlamentoda grubu olan partilere bu çağrıyı yaptık. Fakat bu çağrımıza ana muhalefet lideri ne yazık ki hiç yaklaşmadı. İkinci muhalefet partisi, 'Şu anda artık seçimler yaklaştı, dolasıyla bu süreç içerisinde bu yapılmaz.' dedi. Orada zaten ana muhalefet ile MHP hemen hemen örtüşüyor. O da 'Seçim sonrasına bu işi bırakalım' diyordu. Üçüncü muhalefet partisi grubu olan, onlar 'Yapılabilir, bazı bu noktada şartlarımız var' diyorlardı. Bizler baktık ki böyle bir çalışmanın içerisine girmeyecekler, çünkü Sayın Köksal Toptan'ın Meclis Başkanı olduğu dönemden de bu noktada deneyimimiz var. Çünkü Sayın Toptan, hepsine yazılı olarak, 'Böyle bir çalışmayı yapalım' diye daveti vardı. Buna zaten ana muhalefetin verdiği olumsuz cevaplar var. O dönemde zaten bu yapılamazdı. Yani böyle bir uzlaşma komisyonunun kurulmasına anayasa yapmak üzere zaten olumlu cevap vermediler. O zaman iş başa düştü, biz bu çalışmayı başlattık. Çalışmayı yaptık. Dedik ki 'En azından şu anda toplumun hassasiyeti olan konular üzerinde duralım'. Anlaşılan o ki geniş çaplı bir çalışmayı yürütemeyeceği ve parlamentodan bu işi kolay kolay çıkarmak mümkün olmayacak.'' Hassasiyetlerinin azami 15 maddelik bir anayasa değişikliği olduğunu belirten Erdoğan, yaptıkları araştırmalar neticesinde madde sayısının 30'a çıktığını kaydetti. ''Tabii geçici 3 tane maddeyle birlikte bunu söylüyorum. Attığımız adımlar neticesinde yine bize o bütün yazılmış olan, kitapçık haline gelmiş olanlar var, broşür olanlar var'' diyen Erdoğan, ''Bu anayasa çalışmalarının hepsini masaya yatırdık ve yine daha önce yaptığımız çalışmayı ortaya koyduk. Değerlendirmeler sonunda bugün geldiğimiz noktaya önce taslakla geldik'' şeklinde konuştu. ''(BİZİM ŞARTLARIMIZ VAR) DEDİLER'' Başbakan Erdoğan, bu taslağın, ana muhalefet partisine ve diğer muhalefet partilerine götürüldüğünü anımsatarak, ''Çok enteresan burada tabii ana muhalefet partisi daha kendilerine ulaşmadan hemen Anayasa Mahkemesine götürmeyi ifade ettiler'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Benim buradaki bütün ifadelerimin muhatabı kesinlikle bu partilerin yöneticileridir, yani tabanları hedef alarak konuşmuyorum. Tamamen yöneticileri hedef alarak konuşuyorum. Çünkü biliyorum ki yöneticiler de bu işin içeriğinde ne var, ne yok, bunu bilmiyorlar. Yani yukarıda ne oluyor, ne olmuyor, bunu bilmiyorlar. Bunu kabul etmedikleri gibi, 'Biz hemen Anayasa Mahkemesine götürürüz.' MHP, 'Biz yeni seçilecek parlamentonun bu işi yapmasını istiyoruz.' Aynı şekilde BDP yine, 'Bizim şartlarımız var' dedi. Biz arkadaşlarımıza dedik ki, 'Gidin, teslim edin. Eğer bize cevaplarını verirlerse biz onlardan da ayrıca istifade ederiz.' Orada yine tabii değişik STK'lardan gelen bazı öneriler oldu. Bu önerilerle beraber çalışmamızı tamamladık, bitirdik, ondan sonra da bu işi Meclis Başkanlığına gönderdik. Bildiğiniz gibi Anayasa Komisyonundan aslında yani ufak tefek bazı şeylerin dışında bana göre başarılı bir çalışmayla, beklenenden hızlı da geçti.'' ''Gürültü daha çok dikkat ederseniz yüksek yargıdan geldi. Onların alışılmışın dışında Ankara Adliyesinde yaptıkları toplantı falan, bunlar olacak iş değil'' diyen Erdoğan, ''Yüksek Mahkemenin üyelerinin Ankara Adliyesine gelip bir derneğin daveti üzerine orada toplantı yapmaları şık şeyler değil. Bu çalışmayla birlikte tabii özellikle ana muhalefet liderinin yaklaşım tarzı hiç şık değil'' dedi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şuradan şık değil diyorum; 'Öncelikle geçici 15. maddeyi ayırsınlar, onu destekleyelim, ama diğerlerini bu işe karıştırmasınlar' diye başladı süreç. Daha sonra biz bazı şeyleri ortaya koyunca bu defa şunu söylediler; 'Bu 3 maddeyi ayırsınlar. Anayasa Mahkemesi, HSYK ve siyasi partilerin kapatılması... Diğerlerini destekleyelim' dediler. Bunu da söylerken bir taraftan da şunu söylüyorlar, 'Bunu destekleyelim' diyorlar, ama aksi takdirde 'Anayasa Mahkemesine gideceklerini' söylüyorlar. Şimdi Genel Başkan bunu söylerken bize de bir yazı gönderiyorlar. Bu yazı çok daha acayip. Yazıyı da yanımda getirdim. Yazıda ilginç olan şey şu, ilgili kısmı okuyayım: 'Teklifin kamuoyuna yansımasını öncesinde ve sonrasında CHP'nin çekince koyduğu siyasi partilerin uyacakları esaslar ve bağlantılı maddeler ile HSYK ve Anayasa Mahkemesinin yapısı, üyeliği, denetimi, görev ve yetkileri, çalışma ve yargılama usulü ile bağlantılı maddeleriyle ilgili -burası çok önemli- 3 ana konudaki maddelerin teklif paketinde ayrıştırılarak diğer maddelerin anayasa değişikliği teklifi olarak görüşülmesinde yarar bulmaktayız.' (Üç ana konu) dediği aslında 11 maddeyi kapsıyor ve bu 11 madde ayrıca geçici 3 maddeyi de buna ilave ettiğimiz zaman 14 maddeye ulaşıyor.'' Parlamentonun Türkiye'nin en ciddi kurumu olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, milletvekillerinin bu ciddi kurumun mensupları olduğunu ifade etti. Erdoğan, ''Böyle bir ciddi kurumun içerisinde genel başkan farklı, bize gelen yazı farklı. Böyle bir şey olabilir mi?'' diye sordu. ''AB ÜYESİ ÜLKELERDE...'' AB üyesi ülkelerde parlamentonun, cumhurbaşkanının, başbakanın atamada bulunmadığı hiçbir ülke bulunmadığını, hepsinin yüksek mahkemelerine senatonun, meclisin, başbakanın, Bakanlar Kurulunun yaptığı atamalar bulunduğunu anlatan Erdoğan, ''Bizde ise diyorlar ki parlamento bu işin içerisine hiç girmeyecek'' dedi. ''Nitekim, HSYK ile ilgili olarak ve Anayasa Mahkemesiyle alakalı olarak dikkat edilirse parlamentoyu yine buna bulaştırmadık'' diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Sadece, Anayasa Mahkemesiyle ilgili olarak Sayıştayın oraya vereceği isimler noktasında, ki iki üye Sayıştaya verildi ve iki üyenin üç mislini Sayıştay parlamentoya gönderecek ve bunların içinde her biri için bu üçü bire indirme şeklinde parlamentoda seçim yapılacak. Birinci turda üçte iki, ikinci turda salt çoğunluk, olmazsa o zaman ilk iki üçüncü tura kalmak suretiyle en çok oyu alan Anayasa Mahkemesine seçilmiş olacak. Aynı şekilde baro... Tüm serbest avukatlar içerisinden 3 üye gönderecek, bu 3 üyeden bir tanesi yine parlamento tarafından seçilecek. Parlamentonun yani müdahil olduğu 17 Anayasa Mahkemesi üyesinden 3 tanesi bu işin içerisinde yer alacak. Bu konuda Yüksek Mahkeme sanki parlamento işleri tamamen devralmış gibi. Bu parlamentonun üyeleri, dünyadaki diğer parlamentolardan farklı mı? Nedir bu durum? Hem 'parlamenter demokrasi diyeceksin, ileri demokrasi' diyeceksin ve ileri demokrasinin uygulandığı ülkelerden bizi farklı kılacak nevi şahsına münhasır bir uygulama yapmak istiyorsun. Yeni gelen teklif, bize çok sulandırılmış, gayri ciddi bir teklif olarak geldi. Böyle bir teklife bizim sıcak bakmamız şüphesiz ki mümkün değil. Her şeyden önce bu bir ciddiyet istiyor. Buna da daha önce de ifade ettiğim gibi şark kurnazlığına da 'evet' diyecek halimiz yok. Yani bakıyorsunuz bizim anayasadaki durum farklı, ama Avrupa'ya bakıyoruz çok ilintili olduğumuz bir Almanya'da 16 üyeden oluşuyor Anayasa Mahkemesi ve bu 16 üyenin 8 tanesini federal meclis, 8 tanesini federal konsey seçiyor. Şimdi bunların ayrıca bireysel başvuru hakkı da var, ama önemli olan federal meclis ve federal konsey tarafından seçilmesi.'' Başbakan Erdoğan, ''Sayın Baykal, Akşam gazetesine vermiş olduğu demeçte sanki, 'sadece 3 maddeye gelin anlaşalım' noktasına dönmüş oldu. Eğer o noktada durursa Pazartesi günü tekrar sizin ABD'ye gittiğiniz günkü noktaya dönüş olur mu?'' sorusuna, şu yanıtı verdi: ''Bir de şu var. O yolculuğa çıktığımız zaman söylediğimiz şey şuydu; Referandum, 'bu üç maddeyle ilgili talep ediyorsa CHP Genel Başkanı diğer maddeleri de destekleme noktasında grup başkan vekillerimiz bir araya gelsinler, Meclis Başkanımızın riyasetinde bunun alt yapısı var mı, yasal zemin müsait ise bunu görüşebiliriz' dedik, ama dikkat ederseniz onlar konuya böyle değil, çok farklı yaklaştılar. Sayın Genel Başkanın daveti ilk önce kime oldu? Cumhurbaşkanına oldu. Konuya farklı yanaştılar. Cumhurbaşkanının bu işle ne alakası var? Şu anda bu işi görüşecek olan, bunu müzakere edecek olan yer yasama organıdır, parlamentodur. Niçin Meclis Başkanına bu çağrı yapılmıyor da Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılıyor. Bu Cumhurbaşkanımızı tamamen mindere çekme çabasıdır. Cumhurbaşkanımız yasama organı kararını verdikten sonra devreye girer. Burada da böyle çirkin bir yaklaşım tarzı sergilendi. Biz bu açıklamaları yaptıktan sonra Meclise döndüler.'' Anayasa değişikliği konusunda CHP ile ilgili bir güven problemi olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, CHP'ye herhangi bir ön şart koşmadıklarını belirtti. Erdoğan, CHP'nin teklifinin yasal zemininin olup olmadığı, parlamento iç tüzüğünün, teklifin uygulanmasına müsaade edip etmediği yönünde görüşme yapılabileceğini söylediklerini kaydetti. AK Parti'nin yapıcı davrandığını, ancak CHP'nin bu yaklaşımı sergilemediğini ifade eden Erdoğan, ''Oylamalara katılırsınız, dediğiniz maddelerde desteğinizi vermeyebilirsiniz, 367 yakalanmadığı için de Cumhurbaşkanımızın o maddeleri referanduma gönderme yetkisi var, o zaman o maddeler zaten referanduma gider'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, ''2011 yılındaki seçimlere yeni bir anayasa temasıyla gitmeyi düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine de, ''Şüphesiz ki adımını attığımız mini paket, bizim için önemli bir merhale, 2011'den sonra çok daha köklü bir anayasa değişikliğini milletimizden yetkiyi aldığımız zaman yaparız. Yetkiyi almak için de seçim kampanyamızın önemli bir kısmını bunun üzerine inşa ederiz'' yanıtını verdi. CHP'nin bir taraftan Avrupa'ya gidip ''AB'ye girmek istiyoruz'' dediğini, diğer taraftan ise Türkiye'nin önünü kestiğini belirten Başbakan Erdoğan, CHP'nin ''adeta parlamentoyu çalıştırmamak için ellerinden geleni yaptığını'', Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu'nun CHP'nin tavrı nedeniyle çıkartılamadığını söyledi. ''ANAYASA MAHKEMESİNİ KENDİ RESEPSİYON SALONU GİBİ GÖRDÜ'' Başbakan Erdoğan, CHP'nin anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesine götürmesi halinde tavırlarının ne olacağı yönündeki soruya da şöyle yanıt verdi: ''Anayasa Mahkemesinin yetkili kurullarının içinde olan biri değilim. Bugüne kadar çok ilginç kararlar çıktı, ne olur, ne biter, onu kestirmem mümkün değil. Muhalefet acaba Anayasa Mahkemesine gidebilecek imzayı toplayabilir mi, bu ayrı bir konu. Bugüne kadar CHP öyle uygulamalar yaptı, adımlar attı ki adeta Anayasa Mahkemesini kendi resepsiyon salonu olarak gördü. Cumhuriyet tarihinde bu dönemde olduğu kadar Anayasa Mahkemesini rahatsız eden bir muhalefet anlayışı olmamıştır. Her konu Anayasa Mahkemesine gitti. İdare çalıştırılmamak için ne gerekiyorsa yapıldı. Esastan görüşülmemesi gereken konular görüşülür hale gelmiştir. Burada üst düzeyde, Anayasa Mahkemesini 'Sen yanlış yaptın' diye yargılayacak bir merci yok, Danıştayın, Anayasa Mahkemesi kararına göre yerindelik kararı verme yetkisi yok, yürütmenin yerindelik yetkisini Danıştay kendisinde kullanır hale gelmiştir. Birçok atamaları ilginçtir, sürekli olarak yok farz etmiştir.'' CHP'nin tekliflerinin artık kabul edilme imkanı kalmadığını, anayasa değişikliği taslağının komisyon görüşmelerinin sona erdiğini belirten Başbakan Erdoğan, CHP'den gelen teklif metninin 3 ana konu başlığı ile geldiğini, bunu Meclis Başkanlığı ve diğer muhalefet partilerine gönderildiğini ve konunun CHP tarafından ''sulandırıldığını'' belirtti. ''YOLA ÇIKTIK ARTIK'' Başbakan Erdoğan, anayasa değişikliği taslağının Pazartesi günü Meclis Genel Kurulunda görüşüleceğini, maddelerin tek tek oylanacağını ifade ederek, şunları kaydetti: ''CHP şunu bir kere net olarak açıklayamıyor, burada 3 ana konu başlığı diyor, bu 11 madde ve 3 geçici maddeyi kapsıyor, toplam 14 maddeyi kapsıyor. Bu bir şark kurnazlığı değil mi, bunun bir kere açıklanması gerekiyor. Artık burada Cumhurbaşkanımızın inisiyatifine bırakılacak bir süreç var. Cumhurbaşkanımız 3 maddenin referanduma gitmesini isteyebilir, o tasarruf Cumhurbaşkanımıza ait. Muhalefetin arzusu da böyle, referanduma gidilebilir. Bizim referanduma gidilmesinden çekincemiz yok, biz başta da söyledik, 'Gelin bunu halka götürelim' dedik. 3 madde de olsa gideriz referanduma, ama paketi 3 maddeye indiremeyiz. Başta, yola çıkmadan önce 3 maddeyi referanduma götürmek için anlaşabilirdik, yola çıkmadan önce '3 madde için halka beraber gidelim' derdik. Bunun kararını CHP ile verebilirdik. Ne yazık ki CHP buna da sıcak bakmadı, biz taslağı kendilerine sunmadan bunu 'Anayasa Mahkemesine götüreceğiz' dediler. Yola çıktık artık, 3 maddeyi seçim sonrasına bırakmayız.'' ''MHP'NİN TAVRI, KENDİ KENDİNİ İNKARDIR'' Başbakan Erdoğan, MHP'nin anayasa değişiklik taslağına ilişkin tutumunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de MHP'nin tavrını ''kendi kendini inkar etme'' şeklinde değerlendirdiğini söyledi. MHP'nin yapılacak seçimlerden sonra parlamentoda ne kadar sandalye ile temsil edileceğinin bir garantisi bulunmadığını ve MHP tabanının referandumda parti yönetimi ile aynı düşünüp, düşünmeyeceğinin bir garantisinin olmadığını ifade eden Erdoğan, MHP tabanının yapılacak değişikliklere ''çok çok olumlu'' baktığını kamuoyu araştırmalarından öğrendiğini söyledi. ''Bu bir 82 Anayasası, bu bir vaka, aklıselim sahibi olan herkes bu desteği veriyor. Hiçbir zaman bir referandum neticesi bir siyasi partinin aldığı oy değildir'' diyen Erdoğan, ''Seçime girersiniz aynı oyu alamayabilirsiniz. Özellikle biz milletimize inanıyoruz, güveniyoruz, bu noktada hiç şüphemiz yok. Anayasa değişikliği sürecini de Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinin önemli bir adımı olarak da değerlendiriyoruz. Bununla orada uzun vadede atacağımız adımların önü açılıyor'' şeklinde konuştu. Anayasa değişikliği taslağına bazı siyasi partilerin destek verdiğini, milletin de değişikliklere destek vereceğine inandığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bir istikrar ve güven kavramını tehdit eden nedir? Siyasi partilerin kapatılmasıdır. Siyasi partilerin kapatılması konusunda, bir siyasi parti çıkıyor 'Müsaadeyi parlamento vermesin' diyor. Bir siyasetçi kendi ayağına böyle kurşun sıkar mı? Yargı mensubu yargılanacaksa müsaadeyi yargı veriyor, bugüne kadar kaç kişi yargılanmış, kaç kişi mahkum olmuştur? Bir araştıralım, adeta yok denecek haldedir, ama siyasi partilerin kapatılması niye bir savcının iki dudağının arasında. Bunun için 'Siyasi partiler de parlamento müsaade ederse yargılansın' diyoruz. Parlamentonun yüzde 65'ine sahip olduğumuz halde, biz 336 üye ile 5 kişi burada bulunacağız, diğer kalanlar ise 15 kişi ile temsil edilecek. Burada herhangi bir art niyet olmadan, samimiyetle ortaya koyuyoruz, yeter ki bunun kararını parlamento versin. 20 kişi kendi içinde 3'te 2 ile partinin kapatılmasına karar veriyorsa, gönderiyorsa göndersin. Burası seçti, böyle bir kararı da burası alsın.'' AA
<< Önceki Haber Erdoğan canlı yayında noktayı koydu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER