Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, düşen helikopterde bulunan BBP Genel Başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili, ''Muhsin Bey'le dostluğumuz eski. Farklı siyasi partilerde faaliyet gösterdik ama özel bir hukukumuz aramızda vardı. Arkadaşlık, kardeşlik, dostluk hukuku olarak vardı. Tabii bu bizim aramızdaki mesafeyi farklı kılıyordu'' dedi.
Başbakan Erdoğan, NTV'de katıldığı canlı yayında BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun da bulunduğu düşen helikopter
enkazının bulunmasından sonraki gelişmeler ve bilgi kirliliğine ilişkin bir soru üzerine, böyle bir programda bu tür bir olayı değerlendirmenin kendisi için üzüntü verici olduğunu söyledi.
Kazayla ilgili bilgi kirliğinin başından itibaren ne yazık ki olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Bizler hiçbir zaman kesin konuşmadık. Kesin konuşmamaya dikkat ettik'' dedi.
Batı ülkelerinde bu tür olaylarda bir, iki hatta üç gün açıklama yapılmadığını ve en son Hollanda'daki THY uçağı
kazasında da oradaki yetkili makamların hiçbir açıklama yapmadıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz de bu konuda İçişleri Bakanım,
Ulaştırma Bakanım olmak üzere bir resmi açıklama yapmayacağız. Sadece şu andaki yapılan çalışmalar hakkında bilgi verelim. Neticeye vardıktan sonra durumu açıklayalım... Tabii öyle şeyler söylendi ki bu tabii çok ciddi spekülasyonlara ve
psikolojik bir yönetimin sağlanması gereken süreci, psikolojik noktada bir krize yol açtı. Şu anda tabii geldiğimiz nokta
Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet teşkilatımız ve burada Sivil Savunma, DAK,
AKUT, tüm vatandaşlarımız, BBP mensupları orada hep birlikte bir çalışma, bir gayretin içerisinde olduk. Burada tabii zaman zaman duygusallıklar da oldu ama bunları da normal karşılamamız lazım. Çünkü ortada siyasi bir lider var. Bu siyasi partinin mensupları var ve bir
seçim kampanyasının içindeyiz. Bu seçim kampanyasının içerisinde tabii böyle bir olayın cereyan etmesi hepimizi derinden üzdü. Yapılması gereken şey neyse bizler hükümet olarak, devlet olarak bunu yapmanın gayreti içinde olduk.''
İlk andan itibaren sürecin başladığını anlatan Erdoğan, o gün karadan ve havadan yapılması gerekenlerin yapıldığını ancak hava çalışmalarının belli bir saate kadar sürdürülebildiğini kaydetti.
Bölgedeki coğrafi ve hava şartlarının çok ağır olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Belli bir noktaya kadar geliyorsunuz. Bakıyorsunuz yağmur, belli bir şeyden sonra kar, ondan sonra
tipi, sis her şey birbirine karışmış. Tabii burada helikopterlerin uçması mümkün değil. Kaldı ki TSK'nin helikopterleri termal kameralı olduğu halde belli bir noktadan sonra onlar da çalışma yapamıyor. Çünkü bir şeyi yapalım derken bir başka olayla da karşı karşıya kalmamak gerekiyor. Ertesi gün çok daha verimli bir çalışma, organize çalışma başladı. O çalışma neticesinde bazı belirtiler alınmaya başlandı. Şunu tüm samimiyetimle söylüyorum, her gelen
teklif değerlendirilmiştir. Nereden gelirse orada hemen çalışmalar yapılmıştır ve hatta ben oradayken BBP'den 2 temsilciyi vali ve
emniyet genel müdürümle beraber bir helikoptere bindirdim, 'siz nerelerde istiyorsanız helikopterle oralarda gezilsin' dedim. Ortalama olarak 2 bin civarında köy korucusu, asker bunların çalışmaları var karada. Fakat hamdolsun bugün artık Döngel olarak o köyde yer belirlendi. Enkazın orada olduğu tespit edildi.''
Bu konuda da 'yapılan çalışmalarda özellikle bir
bölgeye gidilmediği, yanlış yerin arandığı' şeklinde bilgi kirliliklerinin yaşandığını dile getiren Erdoğan, ''Mesela bunlardan bir tanesi o bölge içerisinde verilen koordinatlarda Sisna bölgesi denilen bölge ki bu bölge gezildi, dolaşıldı. Ben oradayken arkadaşlar orası hakkında bilgeleri verdiler. Fakat en son enkaz noktası denilen nokta, verilen koordinatların içerisinde yer alıyor zaten'' diye konuştu.
Bugün bu bölgeye ulaşılmaya çalışıldığını, enkazın orada olduğunun da Döngel köyü sakinleri ve muhtarı tarafından haber verildiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını söyle sürdürdü:
''Oraya doğru başta İçişleri Bakanımız olmak üzere tüm ekipler hareket ettiler. Şu anda yaya olarak, çünkü 7-8 kilometre kala yola kadar arabayla gidilebiliyor. Ondan sonrasına arabayla gidilemiyor. Dozerler çalışıyor ama maalesef onlar da ulaşmakta ciddi manada zorlandılar. En sonunda artık gerek
sivil savunma gerek AKUT gerek DAK, tüm arkadaşlar birbirleriyle koordineli olarak yaya enkaz mahalline yürüyorlar. Teknik bilgiler noktasında hatta ben Ulaştırma Bakanlığımızdan da bilgilerin hepsini aldım.''
Başbakan Erdoğan, ''Muhsin Bey'le yakından tanışır mıydınız?'' şeklindeki bir soru üzerine, ''Muhsin Bey'le dostluğumuz eski. Farklı siyasi partilerde faaliyet gösterdik ama özel bir hukukumuz aramızda vardı. Arkadaşlık, kardeşlik, dostluk hukuku olarak vardı. Tabii bu bizim aramızdaki mesafeyi farklı kılıyordu'' dedi.
Muhsin Yazıcıoğlu ile çeşitli vesilelerle bir araya geldiklerini anlatan Erdoğan, ''Bu bakımdan benim için, tabii parlamento için de önemli bir kayıp Muhsin arkadaşım. Şu anda aldığım haberlere göre söylüyorum, umudumu yitirmek istemedim son ana kadar, tabii biz kaza ve kadere inanmış insanlarız'' diye konuştu.
Yazıcıoğlu'nun
AK Parti milletvekili ve
TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in aynı zamanda eniştesi olduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Buradan da tabii ayrıca
aile hukuku aramızda söz konusu. Ülkemiz siyasette iyi bir arkadaşımızı, muhterem bir arkadaşımızı, siyasette kaybetmiş olacak diyemiyorum ama tablo bu'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, yayının sonunda, ''Şu anda siyasetteki arkadaşımız Muhsin Bey'e ve yanındaki arkadaşlara bu noktada rahmet diliyorum. Ayrıca BBP camiasına
başsağlığı dilerken, ailesine ve milletimize de başsağlığı temennisinde bulunuyorum. Çünkü siyasette dürüst, dik duran bir arkadaşımızdı'' diye konuştu.
AA