Erdoğan, Show TV'de canlı yayınlanan ''Akşam Yazarları
Başbakan'a Soruyor'' programında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Muhalefetin 22 Temmuz öncesinde ''irtica'' başta olmak üzere farklı bir
kampanyalar yürütüğüünü belirten Erdoğan, şimdi de küresel
krizin getirdiği işsizliği ellerine aldılar. Ellerindeki tek
silah da işsizlik'' dedi.
Erdoğan işsizliğe ilişkin umut verici açıklamalar yaptı. Erdoğan,
seçim sonrasında özellikle inşaat sektörü ile birlikte işsizlikte azalma yaşanacağını belirtti.
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Bu seçimin birincisi biz olacağız. İkinci, üçüncüyü de zaten diğer
siyasi partiler kendileri de ifade ettiler'' dedi.
Erdoğan, Show TV'de canlı yayınlanan ''Akşam Yazarları Başbakan'a Soruyor'' adlı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
''Seçime çok az bir zaman kaldı. Çok yoğun bir kampanya dönemi geride bırakılıyor. 48 saat kala bugün iki ayrı anket yayınlandı. Siz en son durumunuzu nasıl görüyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine Başbakan Erdoğan, bir oran söylemenin çok zor olduğunu, sağlıklı olmayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Bu seçimin birincisi biz olacağız. İkinci, üçüncüyü de zaten diğer siyasi partiler kendileri de ifade ettiler. Bunun yanında da zaten en sağlıklı olan şey şu; Dünyadaki bu
ekonomik krize rağmen, bu krizin bizi çok olumsuz etkilemesi lazım bu seçimde, fakat
Türkiye'deki güven ve istikrar noktasında halkımızın bize olan güven ve istikrarı 22 Temmuz seçimleriyle bizi çok farklı bir noktaya taşımayacak, yani olumsuz bir şey olmayacak. Dolayısıyla ben şimdi en güvenli anket olarak
pazar gününü görüyorum. Halkımız en güvenilir anketi Pazar günü yapacak ve bize
akşam saat 20.00-21.00 civarında neticeyi verecek.''
Başbakan Erdoğan, ''seçimden sonra yeni
tedbir paketlerinin olup olmayacağına'' ilişkin soruya da Türkiye'nin kalkınmasını iki sır kelimede, ''istikrar ve güven'' üzerinde oluşturduklarını ve bugüne kadar geldiklerini belirtti.
Türkiye'nin 2002'de 230 milyar
Dolar olan gayri safi
yurt içi hasılasının bugün 750 milyar dolara, bunun kişi başına yansımasının ise 2002'de 3 bin 311 Dolarken, 2008 itibariyle 10 bin Dolara ulaştığını vurgulayan Erdoğan, enflasyonu yüzde 30'lardan 7,7'ye indirdiklerini anlattı.
-''ENFLASYON ÇIKTIĞINDA ANA MUHALEFET SEVİNDİ''-
Erdoğan, ''enflasyon bir ara yüzde 11'e çıktığında ana muhalefetin sevindiğini, çünkü krizden nemalanmak istediklerini'' ifade etti.
İhracatta 36 milyar dolardan 132 milyar dolara,
Merkez Bankasının rezervini ise 26,5 milyar dolardan 66 milyar dolara yükselttiklerini dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin IMF'ye borcunu da 23,5 milyar dolardan 7,8 milyar dolara düşürdüklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, ''Bir diğer önemli konu, kamu net borç stoku. Bu da çok konuşuluyor, ama biraz dürüst davranılmıyor. Yani miktarlar üzerinden konuşuluyor. Halbuki burada gayri safi yurt içi hasılaya oranı ne, bunun üzerinden konuşulması lazım. 2002'de yüzde 61,4, şu anda ise yüzde 25'' diye konuştu.
Devletin borçlanma faizinin 2002'de yüzde 62,7, şu anda ise yüzde 13 olduğunu vurgulayan Erdoğan, aradaki farkın vatandaşın cebinde kaldığını, fakat daha önce karşılıksız para basmak suretiyle vatandaşın cebinden alındığını söyledi.
Artık üniversite olmayan il kalmadığını, üniversite öğrencilerine verilen burs miktarının 45 TL'den 75 TL'ye yükseldiğini ifade eden Erdoğan, bu rakamın sabah kahvaltısı ve akşam yemeği desteğiyle 260 TL'ye ulaştığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi eğitim, sağlık,
adalet ve
emniyet olmak üzere 4 temel taş üzerinde yükselteceklerini ifade etti.
Göreve geldikleri ana kadar Türkiye'de yapılan yol miktarının 6 bin 100 kilometre olduğunu, kendilerinin ise 6,5 senede 9 bin 468 kilometre duble yol yaptıklarını ifade eden Erdoğan, bundan sonra 3 şeritli yolların da
Hazine arazisinin olduğu bölgelerde yapılacağını kaydetti.
-''SON MADDE DİREKT TÜKETİCİYİ İLGİLENDİRİYOR''-
Küresel finans krizinden sonra da bütün bunların yanında 53 maddelik aksiyon planı hazırladıklarını ve bunları devreye soktuklarını vurgulayan Erdoğan, özellikle 4 madde, sonra da 5 madde olarak en son açtıklarının direkt tüketiciyi ilgilendirdiğini söyledi.
Erdoğan, ''Seçimden sonra artık bizim açıklayacağımız belki Ekonomik Konseyi de toplamak suretiyle belki birkaç madde daha olabilir. Bu maddeleri de açıklamak suretiyle süreci hızlandırmak ve ondan sonra da özellikle ihracata dayalı bir sistemi benimsediğimiz için dünyayı şöyle bir tekrar dolaşarak yeni pazarlar açmanın gayreti içinde olacağız'' dedi.
Son açıkladıkları maddelerle gerek toplu konutta, gerek otomobil, gerek mobilyada bir hareketlenme başladığını, bunu sürdüreceklerini, neticeyi gördükten sonra tekrar değerlendirme yapacaklarını anlatan Erdoğan, seçimi takiben Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Ekonomik Konsey,
sivil toplum örgütleri ve iş camiası ile bir araya geleceklerini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, ''KOBİ'lere dönük bir
kredi mekanizması, kredi garanti fonu bağlamında bir beklenti var. Bu, seçimden sonra olabilir mi?'' sorusu üzerine, ''Seçim sonrası... O konunun üzerinde çalışıyoruz'' yanıtını verdi.
-IMF İLE GÖRÜŞMELER-
''IMF ile görüşmeler seçim sonrası canlanacak mı?'' sorusunu da Erdoğan, ''Ben canlanacağından eminim'' şeklinde yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, 1-2 Nisan'da Londra'da G-20 Zirvesinde IMF Başkanı ile görüşme yapacaklarını, hemen haftasında da IMF ile ilgili çalışmaları tekrar masaya yatırıp görüşeceklerini belirtti.
Erdoğan, ''Görüşmelerle ilgili olarak bizim için çok önemli olan konuların aşıldığını görüyorum. Bundan sonraki süreçte bizi çok çok sıkıntıya sokacak konular kalmadı gibi geliyor. Tabii bunu aşmamız halinde böyle bir anlaşmayı imzalarız. Aşılmaması halinde şu andaki durumumuzu koruyarak yolumuza devam ederiz'' şeklinde konuştu.
''Bu arada ilginç bir gelişme olarak, üçüncü G-20 Zirvesinin belki Türkiye'de yapılma durumu söz konusu'' diyen Erdoğan, bu yıl IMF toplantısının burada yapılacağını, o toplantıyla zirvenin de Türkiye'de yapılması gibi bir düşüncenin oluştuğunu, buna olumlu baktıklarını da onlara söylediklerini aktardı.
''
AK Parti'ye oy verenler orta ve orta sınıfın altında, dolayısıyla bunların krizden etkilenme olasılığı çok az. Oy verenlerin oranında değişiklik olur mu?'' sorusu üzerine de Erdoğan, alt gelir tabakaları ve orta tabakanın tüketimde çok daha dikkatli olduğunu, bu kesimlerin tutumluluklarını sürdürdüklerini, üst tabakanın ise sınırsız bir harcamaya alıştığı için onların durumunun farklı olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan,
işçi ve memurun durumunu iyileştirdiklerini, vatandaşın enflasyona ezdirilmediğini dile getirdi.
Erdoğan, başka bir soru üzerine de ''Ben yerel
yönetimden gelmiş birisiyim. Hiçbir belediye kalkıp da 'AK Parti iktidarı kendilerinden olmadığımız için hakkımızı vermedi' diyemez'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin bir değişimi yaşamasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, ''Merkezi yönetimle belediye ne kadar el ele olursa, o kadar sinerji doğar'' dedi.
-İŞSİZLİK-
Başbakan Erdoğan, ''
İşsizlik konusunda ne gibi tedbir planları düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine de küresel krizle birlikte kendilerini rahatsız eden konunun bu olduğuna dikkati çekti.
Erdoğan, göreve geldiklerinde yüzde 10,3 olan işsizlik oranının şu anda 13,6 olduğunu, bu oranların İspanya'da yüzde 15, Amerika'da 8,1, Japonya'da 4,1 seviyesinde bulunduğunu kaydetti.
Gerek kamu, gerek özel bankaların kendilerini sağlama almak için daha önce kredi verdiği sağlam müşterilerine dahi kredi vermemeye başladıklarını, böyle olunca da bu şirketlerin içine kapanarak işçi çıkarmaya başladığını belirten Erdoğan, işçi çıkarmalarını önlemek için hükümet olarak çeşitli tedbirler aldıklarını hatırlattı.
Erdoğan, bazı işletmelerin buna uyduğunu, ancak genelin buna uymasını ve işçi çıkarılmamasını arzu ettiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, seçimden sonra bütün işveren temsilcileriyle bir araya gelerek konuşacaklarını, ''Bu gidişiniz gidiş değil, varsa bize teklifiniz getirin'' diyeceklerini açıkladı.
-BÜTÇE HEDEFLERİ-
''Seçimden sonra
bütçe hedeflerinde bir
revizyon yapılabileceği şeklinde genel bir beklenti var. Bu konuda ne diyorsunuz?'' sorusu üzerine de Erdoğan, şu yanıtı verdi:
''Ben
büyümeyle ilgili hedefimiz noktasında bir değişim şahsen düşünmüyorum. Çünkü bu bir hedeftir. Hedefle oynamanın anlamı yok. Şunu açık söylüyorum; bu yüzde 2 olarak da neticelenebilir, ama yüzde 6 olarak da neticelenebilir. Biliyorsunuz biz göreve başladığımızda yüzde 5 olarak büyüme hedefini açıklamıştık. 9'u da, 7'yi de tutturduğumuz oldu. Bazıları, 'Bunlar hedefi belirliyorlar, ama işi bilmiyorlar' diyebilir. Varsın desin. Ama biz 5'in altına hiç düşmedik. Bizim 6 yıllık sürenin ortalaması yüzde 6,9 oldu. Ama bu yılın başından itibaren maalesef bu kriz hakikaten vurdu ve şu anda geldiğimiz nokta gerçekten düşük. Ama çalışacağız, koşturacağız... Uluslararası doğrudan yatırım noktasında yatırımları kovalıyoruz ve şu anda güzel gelişmeler var. Yine olacak. İnanın uluslararası
sermaye Türkiye'ye güvenilir bir
liman olarak bakıyor. Ama şu seçim bizi ister istemez bazı şeylerde bağlamış durumda. Ama seçim sonrası onu da kovalayacağız. Ocak ve Şubatta sadece 2 milyar dolar girdi yatırım noktasında. Bir seferberlik ruhunun sadece yönetim olarak bizde değil, özel sektörde de olması ve bir
dayanışma ruhu içinde bu seferberlik ruhuyla bunu sağlamamız lazım. Dünya şu anda eksileri konuşuyor. Ama biz eksileri konuşmuyoruz. İnanıyorum ki kesinlikle eksilere Türkiye girmeyecektir, büyümede yine artıda kalacağız.''