AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gece
Nazimiye'de, dün Lice'de Mehmetçiğe tetik çeken zihniyet ile
Taksim'de 1977'de işçinin üzerine kurşun yağdıran zihniyet arasında hiçbir fark olmadığını ifade ederek, ''
Çorum'u,
Kahramanmaraş'ı,
Gazi Mahallesi'ni,
Sivas'ı kana bulayan zihniyet ile Danıştayda kan döken zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. İsimler, etiketler, sıfatlar, tetikçiler farklı olabilir ama her birinin nihai, ortak amacı
Türkiye'nin kardeşliğine, birlik ve bütünlüğüne, huzur ve istikrarına kast etmektir'' dedi.
Erdoğan, konuşmasına, Tunceli'nin Nazimiye ilçesinde
Sarıyayla Karakolu'na yapılan saldırıda şehit olan askerler ile şehit teğmene
Allah'tan rahmet, ailesi ve yakınlarına
başsağlığı, yaralılara
şifa dileyerek başladı. Erdoğan, bu tür saldırıların,
terörle mücadele azim ve kararlılıklarını, bu noktada atacakları adımları daha da güçlendireceğini ifade etti.
1
Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü dün tam bir bayram havasında kutladıklarına işaret eden Erdoğan,
Taksim Meydanı'nın, 32 yıl aradan sonra dün yüz bini aşkın işçiyi, memuru ağırladığını söyledi. Taksim'de tarihi bir gün yaşandığını ifade eden Erdoğan, yaşanan
küçük olumsuzlukları istisna tuttuğunu, bunların nereden kaynaklandığının belli olduğunu belirtti. Erdoğan, ''
Milletvekili arkadaşlarımız orada bizleri temsilen bulundular. Oradaki gelişmelerle ilgili kimin ne dediği bizi çok ilgilendirmiyor'' dedi.
''BAZILARI NEMALANMAK İSTİYOR''
Erdoğan, 33 yıl aradan sonra böyle bir zemini hazırlamanın mutluluğu içerisinde olduklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bugünün bir Emek ve Dayanışma Günü olarak ilan edilmesi,
tatil olarak ilan edilmesi, AK Parti
iktidarına nasip olmuştur. Taksim Meydanı ile ilgili verilen karar, AK Parti iktidarına nasip olmuştur. Oradan bazıları şu anda nemalanmak istiyor, 'kopara kopara aldık', 'şöyle yaptık, böyle yaptık...' Kimsenin kalkıp da bu iktidardan kopara kopara aldığı bir şey yok. Bunun böyle bilinmesini istiyorum. Kopara kopara bu kadar alma güçleri varsa, bunlar 1977'den, iktidarımız dönemine kadar neredeydiler? Niye böyle bir şey alamadılar? 'Bunu biz temin ettik, biz hallettik' diyenlerin de iktidarları oldu bu ülkede, niçin o zamanlar bunu çözmediler?
Bütün bu gerçekler ortada, bunu benim milletim çok iyi biliyor. Olaylara objektif, sükunet ve suhuletle yaklaşabilenler, AK Parti iktidarının, nasıl bu ülkede tereyağından kıl çeker gibi, bir takvim içerisinde sorunları çözmenin gayreti içerisinde olduğunu görür. Her şeyin zamanı var, zamanı geldikçe de birçok sorunları çözdük, yoluna koyduk, bunlardan biri de özellikle
1 Mayıs ile ilgili atınlan bu adımlardır.''
''TESADÜFÜN ESERİ DEĞİL''
Başbakan Erdoğan,
emek hareketi, sendikal harekat, çalışanlar, Türkiye ve
demokrasi adına son derece umut verici bir tablo izlediklerini, bu tabloyu yaşadıklarını anlattı.
Taksim Meydanı'nda 32 yıl önce 1977'de yaşanan acı hadisenin ardından, ilk kez bu alanın resmi kutlamaya ev sahipliği yaptığına işaret eden Erdoğan, hayatını kaybedenlerin saygıyla anıldığını, yakınlarının bir nebze olsun gönül rahatlığına kavuştuğunu söyledi.
''Dün Taksim Meydanı'nda yaşanan o tarihi an, 2010 yılı 1 Mayıs'ı asla ve asla bir tesadüfün eseri değildir'' diyen Erdoğan, 2010 yılı 1 Mayıs'ının mutlaka hafızalara kazınacağını, tarihte kendisine unutulmaz bir yer bulacağını dile getirdi.
Erdoğan, 1 Mayıs 2010'un, Türkiye'nin nasıl değiştiğinin, olgunlaştığının, tabularını nasıl yıktığının, statükoyu nasıl aştığının,
tahrik ve provokasyon korkularından nasıl sıyrıldığının, somut bir abidesi olduğunu belirtti.
''KİRLİ SENARYOLARIN SAHİPLERİ VE TETİKÇİLERİNE SESLENİYORUM''
Türkiye'nin, bu
manzara, bu bayram havası için tam 32 yıl beklemek zorunda kaldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, dün 32 yıl sonra bunun, nihayet gerçekleştiğini, Türkiye'nin nihayet bunu başardığını söyledi.
''Taksim'deki dostluk, kardeşlik ve
dayanışma tablosu, Türkiye'nin çetelerle mücadelesinin bir eseridir aslında'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Hukuk dışı örgütlenmelerle mücadelesinin bir eseridir,
demokratikleşme mücadelesinin bir eseridir. Aynı tarihi tabloyu yaklaşık 1,5 ay önce
Nevruz kutlamalarında gördük. 2010 yılı Nevruz kutlamaları da tıpkı 1 Mayıs gibi umutlarımızı artıran, kardeşliğimizi pekiştiren, bazı olumsuz hadiselerin dışında, dayanışmamızı yücelten bir olgunlukta cereyan etti. Türkiye, bugün artık sadece üzerindeki yüklerini, korkularını atmakla kalmıyor, bugün artık cesur bir şekilde Çorum,
Kahramanmaraş, Sivas,
Gazi Mahallesi olaylarını, 1 Mayıs 1977'yi,
faili meçhul olayları konuşur, tartışır ve sorgular bir hale geldi.
Bu noktada şunu tüm samimiyetimle ifade etmek durumundayım; önceki gece Tunceli'nin Nazimiye ilçesinde, dün Lice'de Mehmetçiğe tetik çeken zihniyet ile 1977'de Taksim'de işçinin üzerine kurşun yağdıran zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. Çorum'u, Kahramanmaraş'ı, Gazi Mahallesi'ni, Sivas'ı kana bulayan zihniyet ile Danıştayda kan döken zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. İsimler, etiketler, sıfatlar, tetikçiler farklı olabilir ama her birinin nihai, ortak amacı Türkiye'nin kardeşliğine, birlik ve bütünlüğüne, huzur ve istikrarına kast etmektir. Türkiye'nin büyümesinden, kalkınmasından, ilerlemesinden, demokratikleşmesinden rahatsızlık duyanlar, farklı kisveler
altında topluma korku salmak için çirkin oyunların içine girmişlerdir. Burada kirli senaryoların sahiplerine ve tetikçilerine bir kez daha sesleniyorum: Başaramayacaksınız, hiçbir şey elde edemeyeceksiniz...''
''KARANLIK SENARYOLAR SORGULANIYOR''
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, yakın tarihte uygulamaya konulan karanlık senaryoların tamamının, bugün sorgulandığını, gün yüzüne çıktığını vurguladı.
''Belki Taksim'in 32 yıl kapalı kalmasını sağladınız ama nihayetinde Türkiye, Taksim'de işçiyle, memuruyla kucaklaşıyor'' diyen Erdoğan, bütün cinayetlere, tahriklere, nifak faaliyetlerine milletin göğüs gereceğini, kendi elleriyle, kardeşliği, dayanışması, paylamasıyla aydınlık yarınları inşa edeceğini anlattı.
''Tüm Türkiye'nin, bu kirli oyunları, senaryoları görmesini, ülkenin kardeşliğine kast eden kirli odakları, herkesin çok iyi tanımasını'' isteyen Erdoğan, ''Başımızı öne eğmeyeceğiz arkadaşlar. Yeise, umutsuzluğa kapılmayacağız; Türkiye'nin düşmanlarını asla sevindirmeyeceğiz. Düşmana inat kardeşliğimizi yüceltecek, birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza edecek, Allah'ın izniyle kenetlenmiş şekilde aydınlık yarınlara yürüyeceğiz. Türkiye'yi bugünlere ulaştıran, Türkiye'ye bu tarihi anları yaşatan, kelimenin tam anlamıyla tarih yazan sizleri, AK Parti hareketini bir kez daha
tebrik ediyorum'' diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin
Anayasa değişikliğine ilişkin tavrıyla ilgili olarak, ''İnanıyorum ki Türkiye
Cumhuriyetinin demokrasi tarihinde kendi milletvekillerine inanmayan herhalde böyle bir süreç yaşanmadı. Bırak gitsin, '
Hayır' oyu versin'' dedi.
Partisinin
TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan,
Anayasa değişikliğine ilişkin taslağın kamuoyuna duyurulduğu andan itibaren, kendilerine karşı
ittifak halinde bir mücadele başlatıldığını ifade ederek, her türlü yola başvurduklarını, her türlü çirkin
iftira ve ithamı dile gösterdiklerini söyledi.
''Tek bir alternatif bile öne sürmeden, mantıklı tek bir gerekçe dahi göstermeden değişikliğe karşı çıktıklarını'' kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Şimdi soruyorum: Madem gerekçelerinizde haklısınız, neden milletvekillerinin hür iradelerine ipotek koyuyorsunuz? Madem bu taslağa ' AK Parti Anayasası'', '
Recep Tayyip Erdoğan Anayasası' dediniz, neden vekillerin oy kulübesine gidip 'hayır' oyu kullanmalarını engelliyorsunuz? Neden korkuyorsunuz, neden çekiniyorsunuz? Kendi milletvekillerinize, kendi arkadaşlarınıza dahi neden güvenmiyor, neden güvenemiyorsunuz? İnanıyorum ki Türkiye Cumhuriyetinin demokrasi tarihinde kendi milletvekillerine, kendi arkadaşlarına inanmayan herhalde böyle bir süreç yaşanmadı. Bırak gitsin, 'Hayır' oyu versin. Buna dahi güvenemiyorlar. Bir diğeri de bakıyorsunuz hangi oyu verip vermediğini anlamak için 'Iskartaları getir' diyorlar. Onlar da diğer oyları istiyor. Niye? O da inanmıyor? İşi sağlama alacaklar. Anlayış, mantık bu...''
''SİZ KAMERALARDAN ÇOK HOŞLANIRSINIZ''
Erdoğan, ikinci tur görüşmelerle ilgili olarak şunları kaydetti:
''Şimdi bu turda, olayı çok daha farklı ele alacaksınız arkadaşlar. Daha hassas... Zarflarınızın içine iyi bakacaksınız, kulübenin içine gireceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız ve hiç göstermeye gerek yok arkadaşlar. Girin, hemen orada oy kutusunun içine oyunuzu hayırlısıyla atın. Devamlı arayış içindeler. Bakıyorsunuz, 'bunlar birbirlerinin arkasına takipçi koydular' diyor. Ayıptır ya, ayıptır... Her şey kameraların önünde oluyor. Siz kameralardan çok hoşlanırsınız ya onlar için söylüyorum. Kameraların önünde oluyor işte. Gizli olan bir şey yok. Kim, nasıl hareket ediyor, nasıl kulübeye gidiyor, hepsi ortada. Hele hele kendi adamları zaten ortada. Oy kullanmak için kulübeye kadar giremiyorlar ama
kontrol için ta kulübenin yanı başına sokuluyorlar. Bu özellikleri de var. Konuşmaya gelince rahat rahat konuşuyorlar ama oy kullanmaya gelince 'hayır kullanamazsınız', kullanamıyorlar. Konuşanlara sesleniyorum; sadece konuşmayın, gelin oyunuzu da kullanın. 'Hayır' diyecekseniz, 'Hayır' deyin ama gelin kulübeye girin. Çünkü demokrasinin netice hareketi o kulübedir. Sadece kürsü değil. Kürsüyle başla, kulübede bitir. Bunu da göster.''
''AYIPTIR, AYIP...''
Erdoğan, muhalefetin 10 günden beri sürekli yoklama istediğini, önerge verdiğini, engellemeye dönük konuşmalar yaptığını ifade ederek, ''Peki bu konuşmalarda derde deva bir görüş ortaya koydunuz mu? Somut bir
öneri getirdiniz mi? Muhtevaya yönelik ne söylediniz? Millete aydınlatan, bilinmeyenlere ışık tutan, yön veren, ufuk çizen ne söylediniz?'' diye sordu.
''Muhalefetin matbu, bilgisayardan çıkmış aynı metni önerge olarak sürekli verdiğini'' anlatan Erdoğan, ''Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil aynı önerge, aynı... Ayıptır ayıp. Demokrasiyle, bu çatının ahlakıyla bunlar uyuşmaz. Biraz kendinizi yorun da maddelerle ilgili önerge verin ama dikkat edin bunların verdiği önergenin maddelerle alakası yok. Farklı şeyler. Ülkenin sorunlarıyla da alakası yok. Uydurdukları hayali şeyler var'' şeklinde konuştu.
Muhalefetin, AK Parti iktidarının yaptıkları, yapmadıklarını dahi görmüş olmadıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yalan yanlış iftiralarla, 'AK Parti iktidarı hiçbir şey yapmamış', bunu önerge olarak veriyorlar. Bu yollar, eğitim, sağlık, bunların hepsi sizleri yalanlıyor. Millet bunları gayet güzel görüyor. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarım, hayvancılıkta, enerjide, toplu konutta,
emniyet,
adalet altyapısında neler yapıldı. Ulaşamadıkları köylere, mezralara, AK Parti iktidarı nasıl ulaştı bunları benim vatandaşım biliyor. Hangi vizyonu, üslubu alkışlanacak, hangi yapıcı eleştiriyi sergilediler sorun.''
''MUHALEFETİN İÇLER ACISI HALİ''
Bir ülkede demokrasinin seviyesini sadece iktidarın bakış açısı, performansının belirleyemeyeceğini belirten Erdoğan, muhalefetin de vizyon, görüş ve üslup sahibi olması gerektiğini kaydetti. ''Muhalefetin bu içler acısı halini görünce, Türkiye demokrasisi adına bizler üzülüyoruz'' diyen Erdoğan, muhalefetin Türkçenin zengin deyim hazinesine
vakıf olmadığı için zaman zaman deyimleri başka yere çektiğini söyledi.
Anadolu'nun güzel bir deyimini aktarmak istediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Abdestinden şüphesi olmayan namazından şüphe etmez. Bunlar kendi gerekçelerine kendileri inanmadıkları için arkadaşlarına da haliyle güvenemiyorlar. O kadar ki kendi ülkelerinin hukukçularına, akademisyenlerine, bilim adamlarına, Anayasa profesörlerine kıymet vermiyor. Okyanus ötesinden yani hariçten gazel okuyanların ipine sımsıkı sarılıyorlar. Bunlar milletle, milletin iradesiyle bir irtibat kuramadıkları için o irtibatı başka yerlerde,
mahkeme kapılarında arıyorlar.
Meclis iradesini sürekli mahkemelik hale getirmek millet iradesine tahammül edememektir. Meclisin iradesini örselemeye çalışmak, yasama yetkisini zafiyete düşürmek, demokratik bir siyasete, demokratik parlamenter sistemin en önemli unsuru olan partilere yakışır mı?''
AK Parti Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin milletvekillerine seslenerek, ''Cumhuriyet tarihinde hiçbir parti grubuna nasip olmayan bir dayanışma sergileyerek isimlerinizi tarihe yazdırdınız'' dedi.
Erdoğan, ''Demokrasiyi samimi şekilde isteyenler de demokrasiye gölge düşürenlerin izinde gidenler de belli olmuştur'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti'li milletvekillerine seslenerek, ''Sizler, Türkiye'nin dünyanın en büyük 17. ekonomi haline gelmesinin, küresel krizi başarı ile aşmasının; 11 bin 373 kilometrelik bölünmüş yolun, hızlı trenin, 420 bin konutun, 69 üniversitenin, 143 bin
dersliğin mimarlarısınız. Ama en önemlisi sizler, bu ülkenin yeniden umuda kavuşmasının, kardeşliğini pekiştirmesinin, huzura, istikrara, güvene kavuşmasının, temel hak ve özgürlükler alanında tarihi adımlar atmasının mimarlarısınız'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Türkiye, bugün bazı şeyleri sorguluyorsa, statükoya karşı onurla direniyorsa, çetelerle, mafyayla mücadele ediyorsa, demokrasi için yüreğini ortaya koyuyorsa, işte bu hiç tartışmasız sizlerin eseridir'' diyen Erdoğan, Türkiye bugün daha demokratik, daha özgürlükçe, daha vizyonel bir Anayasaya kavuşuyorsa, bu da bizzat sizin eseridir. Bu noktada, Anayasa değişikliği sürecinde TBMM'de gösterdiğiniz üstün performanstan, fedakar gayretlerinizden, özverili çalışmalarınızdan dolayı her birinize, tek tek şahsım, ülkem, aziz milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Bu aziz millet, kim ne derse desin... 'Koltuklarda uyuyorsunuz, şöyle yapıyorsunuz...' Ne derlerse desinler ama gece gündüz demeden bu Meclis istediği zaman nasıl çalışır, bunu bu süreçte gördü. 22 Temmuz 2007'de sizlere yeniden kutsal bir emanet yüklemişti. Sizler bir kez daha bu emanete sahip çıktınız, bu emanetin hakkını verdiniz.''
OY VEREN MİLLETVEKİLLERİNE TEŞEKKÜR ETTİ
Başbakan Erdoğan, AK Parti'li milletvekillerinin, Anayasa değişikliğinin 1. turunda sergiledikleri performansın tarihi nitelikte önemli olduğunu belirtti.
Anayasa değişikliklerine katkıda bulunan, olumlu oy veren her milletvekiline Türk demokrasisinin gelişimi adına,
modern standartlara ulaşma adına teşekkür eden Erdoğan,
Kurtuluş Savaşını idare eden, Cumhuriyeti kuran Meclisin tarihin en önemli yasama çalışmalarından birini daha ortaya koyduğunu, milletvekillerinin gösterdiği azim ve kararlılığın milletin gönlünde yankı bulduğunu, tarihe altın harflerle not düşüldüğünü kaydetti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Milletimizin sizlere tevdi ettiği yasama yetkisini yine millet için son derece sorumlu bir şekilde
taşıma vakarını gösterdiniz. Şunu gönül rahatlığı içinde söyleyebilirim: Bu aziz millet, onun emanetine sımsıkı sahip çıktığınız için sizden razıdır. O emaneti yere düşürmediğiniz için, o emanet üzerinde hiçbir baskıya, iradeye, vesayete
boyun eğmediğiniz için, hür ira
denizle, vicdanınızla millet adına karar verdiğiniz için inanıyorum ki bu millet sizden ziyadesiyle razıdır.
'Orada kürsüde konuş, kürsüde konuştuğunun gereğini yerine getirme.' Bunun adı irade ortaya koymak değildir. Bunun adı, orta sahada top çevirmektir. Netice golü atmaktır, o neresidir? Kulübedir. Tam 10 gün boyunca, yaklaşık 160 saat
mesai sarf ettiniz. Muhalefetin bütün oyalama taktiklerine, engellemelerine, çirkin söylemlerine, iftiralına, karalamalarına,
psikolojik ve fiziksel yıpratma girişimlerine göğüs gerdiniz. Muhalefetin milletin iradesini, yetkisini, emanetini hiçe sayan, TBMM'nin yüceliğine gölge düşüren o dayatmacı tavrı karşısında siz en gür sesinizle bir kez daha 'yeter, söz de karar da milletindir' deme yürekliliğini gösterdiniz.''
''ONUR DUYDUM, GURUR DUYDUM''
Önceki haftaki grup konuşmasında, AK Parti'li milletvekillerinin tarih yazacağını söylediğini kaydeden Erdoğan, ''Cumhuriyet tarihinde hiçbir siyasi parti grubuna nasip olmayan bir dayanışma ve kenetlenme sergileyerek, sizler şimdiden tarih yazdınız. İsimlerinizi, tarihe yazdırdınız. Gece geç saatlere kadar sizlerle bu kutlu mücadelede omuz omuza olmak, birlikte yorulmak, ter dökmek beni ziyadesiyle mutlu etti. Böyle bir grubun üyesi olduğum için böyle bir partinin neferi olduğumu için böyle bir tarihi çalışmanın parçası olduğum için onur duydum, gurur duydum, Rabbime şükrettim'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sizlerin birliği beraberliği, fedakarlığı, samimiyeti, gayreti milletimizin heyecanını, ümitlerini artırdığı gibi, doğrusu şahsımın da heyecanını, aşkını, azmini artırdı. Bütün tahriklere, çirkin senaryolara, fitne ve fesat girişimlerine rağmen tüm grubumuz birlik ve beraberlik içerisinde kardeşlik içinde bu ruhla, azimle, sağolsun bazı bağımsız milletvekillerinin de desteğiyle hareket ederek, AK Parti'yi henüz tanımamış olanlara ibretli bir ders verdi.
AK Parti, onların tahminlerine, beklentilerine, kötü niyetlerine asla ve asla tekabül etmeyecek çok farklı bir partidir. AK Parti, milletin kurduğu bir partidir, milletin partisidir. AK Parti'nin rotasını millet çizer. AK Parti milletin rotasından, çizgisinden asla ama asla sapmaz. Kurulduğumuz günden itibaren milletimizin beklentilerine ters hiçbir adım atmadık, hiçbir girişimin, faaliyetin içinde millete rağmen bulunmadık. Milletimizin geleceğini, çocuklarımızın, gençlerimizin istikbalini, ülkemizin çıkarlarını her zaman her şeyin üstünde tuttuk. Çıktığımız bu yolda da Anayasa değişikliği konusunda da en önemli hassasiyetimiz, milletimizin talep ve beklentilerini karşılamak oldu. 9 yıldır AK Parti'den farklı beklentileri olanlar, her seferinde hayal kırıklığı yaşadılar. AK Parti'nin millete sırtını döneceğini, milletimizin beklentilerini boşa çıkaracağını zannedenler hayal kırıklığı yaşadılar. Şimdi o çevreler bir kez daha hayal kırıklığı yaşıyorlar. Sizlerin dayanışması, birbirinize sımsıkı kenetlenmeniz, bu duygulara alışık olmayan kesimleri bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı.
Biz diyoruz ki 'varsın gayrısı hayal kırıklığı yaşasın, varsın gayrısı umduğunu bulamasın. Yeter ki aziz milletimiz hayal kırıklığı yaşamasın, umudu sönmesin, inancı sarsılmasın.' Biz bunun mücadelesi verdik vermeye de devam edeceğiz.''
''TÜRKİYE'NİN YÜKÜNÜ OMUZLADINIZ''
Başbakan Erdoğan, AK Parti'li milletvekillerinin, 10 gündür gösterdikleri üstün performansla sadece kendilerine oy verenlerin vekili olmadıklarını, Türkiye'nin vekili olduklarını en güzel şekilde ortaya koyduklarını ifade ederek, ''Kendisine oy verenlerin arzu ve taleplerine sırtını dönen, kendisine oy verenlerin çağrılarına
kulak tıkayan, üzerlerindeki emanete hürmet göstermeyen muhalefete karşı siz Türkiye'nin yükünü omuzladınız. Onlar millet huzurundaki bu büyük imtihanı kaybederken, siz 73 milyon karşısında bu ağır imtihandan başarıyla çıktınız'' dedi.
''Sizlerden, sadece size oy verenler değil, vermeyenler de razıdır. Sizlere oy verenler o oyları annenizin ak sütü gibi sizlere
helal etmiştir'' diyen Erdoğan, oy vermeyenlerin de onların emanetine sahip çıktıkları için şükranlarını ileteceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, ''Gelecek nesiller de sizleri, bizleri hayırla yad edecektir. AK ile kara, 10 günlük Anayasa değişikliği maratonunda bir kez daha güneş gibi belirgin hale gelmiştir. Kimin hangi üslup seviyesinde olduğu, kimin hangi ruh hali içinde olduğu, kimin çözümden yana kimin sorunlardan yana olduğu, bu süreçte bir kez daha net şekilde görüldü. Statükocular da değişimciler de ortaya çıkmıştır. Demokrasiyi samimi şekilde isteyenler de demokrasiye gölge düşürenlerin izinde gidenler de belli olmuştur. Çözüm iradesinden yana olanlar da sorunu üreten zihniyete
destek çıkanlar da anlaşılmıştır'' diye konuştu.
'EN BOŞ, EN CİDDİYETSİZ GENSORU ÖNERGESİ'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28 yıldır, tüm Türkiye'nin ittifak halinde ifade ettiği Anayasa değişikliği çağrısının, muhalefet partilerinin ''sağır duvarlarında yitip gittiğini'', bununla da kalınmadığını o muhalefet partilerinin kendi milletvekillerinin hür iradelerine ipotek koyacak kadar sağduyularını yitirdiğini bildirdi. Erdoğan, ''Açık söylüyorum, muhalefet partilerinin liderleri ortaya koydukları çelişkilerle, tutarsızlıklarla tüm inandırıcılıklarını kaybetmişlerdir. Süreci yavaşlatmak için, şahsımla ilgili
gensoru önergesi verdiler. Cumhuriyet tarihi boyunca verilmiş en boş, en ciddiyetsiz, en hazırlıksız gensoru önergesiydi. Grup başkanvekilimizin de ifade ettiği gibi 'çakma gensoru önergesi' verdiler. Bu konuda arkadaşlarıma, gerek Cemil beye, gerek Nurettin beye çok çok teşekkür ediyorum'' dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ''Son derece çirkin, son derece münasebetsiz bir benzetme yaparak'' kendisini Churchill'e, Hükümeti de Hitler'e benzettiğini ifade ederek, ''Eğer illa Hitler'e benzetecek bir siyasi figür arıyorlarsa, kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer'e özenip, kendisine 'Milli Şef' dedirtmiş genel başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler'' dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, Anayasa değişikliği konusunda anamuhalefet partisinin liderinin ''Cumhurbaşkanı'nın onayının ardından derhal
Anayasa Mahkemesine gideriz'' dediğini belirterek, ''Artık Anayasa Mahkemesi, anamuhalefet mahkemesi haline geldi. Madem kendinize güveniyorsunuz, milletin hakemliğine güveniyorsunuz, niçin referandumdan korkuyorsunuz? Niçin millete gitmekten kaçınıyorsunuz?'' diye sordu.
CHP'nin son olarak
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının kurulmasına ilişkin kanunu da Anayasa Mahkemesine taşıdığını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Açık söylüyorum; bunların terörle mücadeleye bile tahammülleri yok. Biz terörle mücadeleyi daha etkin hale getirebilmek bu konuda koordinasyon oluşturmak, terörle mücadeleyi kurumsal hafızaya kavuşturmak, güçbirliği yapmak ve tüm birikimleri değerlendirmek için adım atıyoruz. Terörle mücadelede bir
lojistik destek birimi merkezi oluşsun istiyoruz. Bunu bile hazmedemiyor, mahkeme yollarına düşüyorlar. Demokrat iseniz burada gerekçeniz ne Allah aşkına? Bunun altında ne arıyorsunuz, ne karıştırıyorsunuz? Niçin bununla ilgili de rahatsızlık duydunuz?
Demokratik açılımın iki amacı var diyoruz; demokratikleşme ve ağırlıklı olarak terörün son bulmasıdır. Geneli itibariyle sorun alanlarını bu ülkede minimize etmek... Atılan bu adımın terörün son bulması ve demokratikleşme çabalarının hız kazanması açısından önemli bir koordinasyon işlevi görecektir. Bu adımdan ancak demokrasiye tahammül edemeyen, terörün son bulmasını istemeyenler rahatsız olur. Uğurlar olsun, siz mahkemeye gidersiniz biz ise millete gideriz. Farkımız bu...İşte AK Parti le CHP arasındaki fark da zaten bu...''
BAYKAL'A CEVAP
CHP Liderinin grup toplantısında ''her yolla mücadele edeceklerini'' söylediğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Son derece çirkin, son derece münasebetsiz bir benzetme de yaparak kendisini Churchill'e, bu ülkenin hükümetini de Hitler'e benzetiyor. Eğer illa Hitlere benzetecek bir siyasi figür arıyorlarsa, kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer'e özenip, kendisine 'Milli Şef' dedirtmiş genel başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler. Ona baksınlar.
Bir kere şunu hatırlatmakta fayda görüyorum; AK Parti seçimle, milletin oylarıyla, milletin kararıyla iktidara gelmiştir. Vakti zamanı geldiğinde millet emanetini aldığında da milletin hükmüne boynunu eğer ve kenara çekilir. Ama şahsım, CHP liderinin kendisi yerine koyduğu Churchill ile ilgili tarihi bir hususu burada dikkatlerinize sunuyorum. Winston Churchill, 1915 yılında
Çanakkale'de kahraman Mehmetçiğin yüreğini, bedenini, ruhunu ortaya koyarak yaptığı vatan savunmasında tarihin asla unutmayacağı ağır bir mağlubiyet almıştır. Çanakkale'nin geçilemeyeceğini çok ağır zaiyat vererek idrak eden Churchill,
Mehmetçik karşısındaki bu ağır hezimet sonrasında İngiltere'de Bahriye Nazırlığından
istifa etmek zorunda kaldı. Eğer CHP lideri kendisine Churchill'den örnek arıyorsa buyursun Çanakkale Savaşına baksın.''
''İSTİSNA CHP VE GENEL BAŞKANIDIR''
Tarihin her döneminde, ''her yerde başarısız olanın bedel ödediğini ve çekip gittiğini'' ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bunun nadir istisnalarından biri CHP'dir, onun genel başkanıdır. Neredeyse 23
Nisan törenlerinde çocuğa bile koltuğunu bırakmayacak.
Hani ne olur ne olmaz, bir oturursa kendisi gibi bir daha hiç kalkmaz diye düşünüyor herhalde. Allah aşkına, bir siyasi parti, iktidar hevesinden bu kadar uzak alabilir mi? Şu Anayasa sürecinde ortaya koyduğu
itirazlara lütfen dikkat edin arkadaşlar. İktidar
hedefi olan, iktidara gelmeyi amaç edinmiş, gaye edinmiş bir siyasi parti, asla böyle itirazlarda bulunmaz. Enteresandır, bir yandan '
Abbas yolcudur' diyor, bir yandan 'AK Parti'nin
oy oranları anketlerde düşük çıkıyor' diyor, diğer yandan Anayasa değişikliğine, 'AK Parti kendisini kurtarmaya çalışıyor, AK Parti iktidar gücünü istismar ediyor' diye itiraz ediyor. Bu ne perhiz, bu ne
lahana turşusu?
İktidara gelemeyeceklerine öylesine inanmışlar ki yapılan düzenlemeye 'AK Parti iktidarda' diye karşı çıkıyorlar. Kendisine iktidara gelme hedefi, seçimde birinci olma hedefi koymayan bir anamuhalefet partisi olabilir mi? Olur, çünkü böyle bir hedef koyarlarsa biliyorlar ki ulaşamayacaklar ve
koltukları sallanacak, kendilerinden de
hesap sorulacak. Bunlar statükoyu korumaya aşılmışlar. Anamuhalefet rolünü de çok iyi özümsemişler. 'Aman koltuk altımdan gitmesin.' Daha aşağıya düşmemek için mücadele ediyorlar. Yaptıkları iş bu...Bugüne kadar onlar sürekli konuştu, sürekli eleştirdi, biz ise işimize baktık. Şimdi de onlar konuşacak, biz yine işimizi yapacağız.''
''GÖRÜNEN O Kİ REFERANDUMA GİDECEK''
Erdoğan, Anayasa değişikliğinin 2. turu nedeniyle kendilerini yine zorlu bir maraton beklediğini hatırlatarak, AK Parti olarak 2. turda da aynı dayanışma içinde, özveriyle, ağır başlılıkla nezaketle süreci devam ettireceklerini söyledi.
''Muhalefetin kışkırtmalarını, tahriklerini, nezaketsiz üslubunu milletin takdirine
havale ettiklerini'' ifade eden Erdoğan, halkın televizyon ekranı başında olup biteni her boyutuyla görüp izlediğini kaydetti. ''Sabırla her iftiraya, her ithama, her yalana
cevaplarını vereceklerini'' anlatan Erdoğan, 'Biz, yine nazik bir üslup kullanacağız, ağır başlılıktan, vakardan, aklıselimden ayrılmayacağız. Görünen o ki Anayasa değişikliği referanduma gidecek ve bu konuda TBMM'nin ardından son sözü aziz milletimiz söyleyecek'' dedi.
Milletvekillerini, gayretleri ve fedakarlıklarından dolayı kutlayan Erdoğan, ''Ülkem ve milletim adına sizlere teşekkür ediyorum. 'Vur kazmayı dağa Ferhat, çoğu gitti azı kaldı' diyerek Türkiye'nin aydınlık geleceğine demokratik, müreffeh geleceğine yaptığınız katkılardan dolayı sizleri kutluyorum. Allah yolumuzu açık etsin, bahtımızı açık etsin'' diyerek konuşmasını tamamladı.
AA
KURE.TV'DEN CANLI İZLEDİNİZ