Türkiye'nin AB üyeliğinin
yol haritası niteliğindeki
Ulusal Program'ın kabul edildiğini ve başmüzakereci göreviyle
Egemen Bağış'ın yeni devlet Bakanı olarak atandığını hatırlatan
Başbakan, 2009'un, Türkiye-
AB ilişkileri açısından 'bir sıçrama yılı' olacağını vurguladı.
AB Komisyonu Başkanı
Jose Manuel Barroso ile görüşmesinin ardından ortak
basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, hükümetin AB sürecini daha da hızlandıracağını söyledi. Müzakerelerin başladığı 3
Ekim 2005'ten bu yana reform sürecinin yavaşladığı eleştirilerine de
cevap veren Başbakan, reform çalışmalarında kararlı olduklarını dile getirerek, "TBMM'de bu yöndeki çalışmalarımız engelleme çabasına maruz kalıyor." dedi. Vakıflar Kanunu ve TCK'nın 301. maddesinde yapılan değişikliği örnek veren Erdoğan, 24 saat
Kürtçe yayın yapan
TRT 6'nın 'gelecek 4 yılda gerçekleştirilecek yeni reformlar için yol haritası niteliğinde olduğunu' bildirdi.
Başbakan Erdoğan, hükümetin AB iradesine yönelik eleştirilere rağmen "AB birinci önceliğimiz ve alternatifi yok." dedi. Komisyon Başkanı
Jose Manuel Barroso da Komisyon'un, tam
destek teminatını gile getirdi. AB Komisyonu çok net ifadelerle Türkiye'nin AB için yük değil bir değer olduğunu vurgularken, askıda olan fasılların müzakerelere açılması için Ankara'ya tam destek vereceğini açıkladı. Şu an itibarıyla 18 faslın siyasi sebeplerle askıya alındığı belirtiliyor.
Erdoğan, dün AB yetkilileri ile yaptığı görüşmeler ve
Avrupa Siyaset Merkezi (EPC)'ndeki konuşmasında, bir yandan AB'yi eleştirirken bir yandan da 2009'da sürecin hızlanması için Türkiye'nin üzerine düşenleri yapacağına dikkat çekti. Dünyada yaşanan son gelişmelerin Türkiye'nin AB üyeliğine "çok daha stratejik anlam yüklediğine" işaret eden Erdoğan, 2009'un Türkiye-AB sürecinde "çok daha farklı bir yıl olacağına inancını'' dile getirdi.
Başbakan'ın eleştirilerinden anamuhalefet partisi
CHP de nasibini aldı.
Reform çalışmalarında kararlı olduklarını bildiren Erdoğan, ancak "AB üyeliğine karşı çıkan muhalefetin TBMM'de bu yöndeki çalışmaları oyalama ve engelleme çabasına'' maruz kaldıklarını ifade etti.
AB reformlarının yavaşladığı şeklinde eleştiriler bulunduğunu hatırlatarak, bunlara, yaptıkları çalışmaları anlatarak cevap vermek istediğini belirten Başbakan, 2007-2008 döneminde TBMM'de AB süreciyle alakalı 30'dan fazla
yasanın kabul edildiğine dikkati çekti. Vakıflar Kanunu ve TCK 301'de yapılan değişikliği hatırlatan Erdoğan, 301. maddenin yeni metninde Avrupa'daki benzer yasa ve uygulamaların "ortalamasını aldıklarını" söyledi.
Sarkozy talimat verdi; ama değişmedi
Türkiye'nin müstakbel üyeliğine en güçlü
itirazı yapan ülkelerin başında gelen
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye gönderme yapan Erdoğan, neden her
başkanlık döneminde sadece iki fasıl açıldığını sordu. Tüm bu reform çabaları olurken, Avrupalı
siyasetçilerden gelen bazı olumsuz açıklamaların kamuoyunda AB üyeliğine verilen desteğin son 4 yılda yüzde 75'lerden yüzde 50'lere gerilemesine neden olduğunu kaydeden Başbakan, AB'de her dönem başkanının Türkiye ile iki fasılda müzakereleri başlatması geleneğini de şu sözlerle eleştirdi: "Bunu Sarkozy'ye de anlattım: 'Sürekli iki, bu hiç üç olamaz mı?' dedim. Danışmanlarına talimat verdi, bunun gözden geçirilmesi için. Dönem başkanlıkları bitti, yine iki (fasıl açıldı)."
Erdoğan ile Barroso arasında fasıl sayısı konusunda esprili atışmalar oldu. Başbakan, "Neden her dönem 2 fasıl?" sorusuna Barroso'nun "İki birden büyüktür" diye cevap verdiğini; ancak kendisinin de "Üç de ikiden büyüktür." diye latife yaptığını aktardı. Barroso'nun Erdoğan'ın bu sözlerini tebessümle takip ettiği görüldü.
Nabucco çıkışı
Brüksel'i karıştırdı
Güney Kıbrıs konusunda oldukça sert açıklamalar yapan Başbakan, Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm olmadan
Güney Kıbrıs'ın üye kabul edilmesinin AB müktesebatına uygun olmamasına rağmen gerçekleştiğine işaret ederek, "Bu gerçeği dile getirmeyelim de, yutalım mı? Yutulur gibi değil ki?'' şeklinde konuştu. Erdoğan, Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde enerji faslının masaya getirilmesine itiraz ettiğini hatırlattı. Başbakan, bunun,
Hazar doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıması öngörülen Nabucco projesinin hayata geçirilmesini güçleştirdiği uyarısında bulundu. Erdoğan, enerji faslının veto edilmeye devam edilmesi durumunda Türkiye'nin Nabucco'ya karşı tavrını gözden geçireceğini söyledi. Erdoğan'ın
erken saatlerdeki bu çıkışı Brüksel'de yankılandı. Başbakan, Barroso ile görüşmesinin ardından bir soru üzerine tonunu yumuşattı ve, "Biz sıcakta yaşarken birilerinin soğukta olmasını istemeyiz. enerjiyi
silah olarak kullanmayız." dedi.
Türkiye, AB'ye yük olmaya değil yük almaya geliyor
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile düzenlediği basın toplantısında reform garantisi verdi. Dün Brüksel'de Barroso'nun yanı sıra çok sayıda AB yöneticisi ile bir araya gelen Erdoğan, Türkiye ile AB'nin çıkarlarının ortak olduğunu belirterek, "Türkiye, AB'ye yük olmaya değil, yük almaya geldi." dedi. Bu ifadeyi AB açısından da teyit eden Barroso, TRT'nin çok dilli yayına geçişinden ve Egemen Bağış'ın başmüzakereci olarak atanmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Brüksel, TRT 6 ve Bağış'tan memnun
Başbakan Erdoğan dün Brüksel'de AB Ortak Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, Genişleme Komiseri üyesi
Olli Rehn ve
Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans Gert Pöttering ile görüştü. Erdoğan, Barroso görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada, Türkiye ile AB'nin çıkarlarının ortak olduğunu belirterek, ''Türkiye'nin AB'ye yük olmaya değil, yük almaya geldiğini'' söyledi. Barroso da TRT'nin çok dilli yayına geçişinden ve Egemen Bağış'ın başmüzakereci olarak atanmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi. Barroso-Erdoğan görüşmesine, Rehn,
Dışişleri Bakanı Ali
Babacan,
Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlu da katıldı.
AB ve
Abbas'ı sert eleştirdi
Brüksel'de Avrupa Siyaset Merkezi (EPC)'ndeki konuşmasının önemli bir kısmını Gazze'ye ayıran Başbakan Erdoğan, Gürcistan'da çatışmaların durması için seferber olan Avrupalı dostlarının Filistin'de harekete geçmek için çok yavaş kaldıklarını söyledi. Hamas'ın Filistin'de açık bir farkla
seçim kazanarak iktidara geldiğini hatırlatan Başbakan, "totaliter mantığın
egemen olduğu bir bölgede sandıktan çıkan iradeye saygı gösterilmesini" istedi. Bu yapılmazsa
demokrasinin yara alacağı ve güdümlü demokrasi haline geleceği uyarısında bulunan Erdoğan, İsrail'in, milletvekilleri dahil Hamas'ın seçilmiş temsilcilerini hapse atmasının demokrasiyle bağdaşmayacağına vurgu yaptı. Tayyip Erdoğan, "İsrail'in en yetkili ağzı söylemiştir. Gerektiğinde ismini de açıklarım. Eğer biz serbest bırakacak olursak (
Mahmud) Abbas bundan çok rahatsız olur. İyi de biz Abbas'ı memnun etmek için seçim yapmadık ki? Bunun sonucuna Abbas da katlanacak, dünya da." dedi. Başbakan, "Biz de Türkiye'de seçim kazandık.
İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı yapmış biri (başbakanlık) yapamaz dediler. Dedikleri gibi olmadı." şeklinde konuştu.
Kimse '
İran'la ilişkini kes' diyemez
Erdoğan, İran'a ilişkin bir soru üzerine ise Ankara'nın Tahran'la olan ilişkilerini savundu. "İran bizim komşumuz. 10 milyar doları aşkın ticaret hacmimiz var. Yılda 10 milyar metreküp doğalgaz alıyoruz. Böyle, stratejik anlamda ilişkimiz var." diyen Başbakan, şöyle devam etti: "Bu nedenle bize 'İran ile ilişkinizi kesin' diyenler, bu irtibatlarımızı,
ekonomik ilişkilerimizi, komşuluk durumlarımızı değerlendirmeliler. İran ile ilişkilerimizi kesmemiz söz konusu olamaz, bu
politikalarımızı kimse belirleyemez. Türkiye, bir kavim değildir. Türkiye, asırlara dayalı geçmişi olan bir millet v
e devlettir. Kendi kararımızı kendimiz verir, kendi adımlarımızı atarız. Kimlerle görüşüp görüşmeyeceğimizi de biz kararlaştırırız."