Engin Ardıç 'oyunu' deşifre etti

Akşam yazarı 'Türkiye'nin nasıl bir tehlikenin eşiğinden döndüğünü' yazdı.

Engin Ardıç 'oyunu' deşifre etti

Hükümet tuzağa düşmedi. Yok efendim, PKK’nın tuzağından değil, muhalefetin tuzağından sözediyorum. Basın yaygara edecekti, birtakım faşo oğlanlar sokakları birbirine katacaklardı, kahvehane feylesofları, okey stratejistleri, atyarışı taktisyenleri, berber çırakları, taksi şoförleri ve de konfeksiyon tezgâhtarları gaza geleceklerdi, “Amerika’yı dinlemeden girelim” görüşü ağırlık kazanacaktı... Baskılara dayanamayan hükümet, Kuzey Irak’a dalması için orduya yeşil ışık yakacaktı. Aslında bu tehlikeli serüvene atılmayı ne hükümet istiyordu, ne de ordu! Ama herkes çok istermiş gibi yapıyordu. Şaka, soğukkanlı davranılmazsa, her an kakaya dönüşebilirdi. Kuzey Irak’a girmek, birçok emekli paşanın da belirttiği gibi, PKK’yı ortadan kaldıracak değildi. Fakat sınıra yakın bölgelerde ister istemez gene sıkıyönetim mi, o hal mi, bu hal mi, şu hal mi, neyse ondan ilan edilecek, ipler askerin eline geçecekti... Böyle olunca da, iktidarın adamlarını ufak ufak temizleme, kilit mevkilerden uzaklaştırma operasyonu başlatılabilirdi. Belediyeler de elden geçirilirdi, bakanlıklar da. İş büyürse, çatışmaya diğer Kürt örgütleriyle de girişilir, hele hele Amerikan ordusuyla da papaz olunursa, sıkıyönetim İstanbul ve Ankara’ya bile teşmil edilebilirdi... Operasyon savaşa dönüşürse, belki George Bush bile “Türk hükümetinin bir şekilde değiştirilmesine” olumlu bakabilirdi!... Bu tutturulamasa da, cepheden sökün edecek yüzlerce şehit tabutu üzerinden en adi ve en ucuz siyaset yapılır, hükümet düşürülemese bile gelecek seçimlere kadar iyice hırpalanır, yıpratılırdı canım... Kaldı ki savaşan Türkiye’nin borsası yerlere yatacağından, döviz kuru zıplayacağından, enflasyon gene alıp başını gideceğinden, hükümetin defteri nasıl olsa dürülürdü. Tutmadı. Belli ki Kuzey Irak’a girilmeyecek, Amerikan askeri istihbaratının yardımıyla birkaç “nokta atışı falan” yapılıp birkaç terörist öldürülecek, bu arada basın da uydu modelleri, füze modelleri, uçak modelleri, tank modelleriyle, yeniyetme oğlanların okudukları kelek çizgi-roman serüvenlerinin kapaklarına benzeyecek (şununla vurduk, bununla deldik edebiyatı...) Ve de sonuçta hiçbir şey değişmeyecek. İyi de canım kardeşim, darbe kışkırtıyorsunuz, tutturamıyorsunuz... Miting düzenliyorsunuz, olmuyor... Yalan yazıyorsunuz, yürümüyor... Propaganda yapıyorsunuz, gitmiyor... Meclisi kilitliyorsunuz, havagazı... Kanunlarla oynuyorsunuz, ı ıh... Anayasayı çiğniyorsunuz, kesik... Çok çaresiz kalınca ya alay ediyorsunuz ya küfür, gene sökmüyor... Savaşa sokmak istiyorsunuz, girmiyor... Her türlü hinoğlu hinliği yapıyorsunuz, sizden daha akıllı oldukları için yutmuyorlar... Bir tek yolunuz var: Yeni bir parti kurmak. Parti kurmakla da iş bitmiyor: Türkiye’yi “onlardan” daha iyi yöneteceğinizi halka anlatmak. Anlatmakla da iş bitmiyor: İkna etmek. Ve de seçim kazanmak! Başka bir yolunuz yoktur. Aslında o yol da kesik de, hadi tarafsız davranalım dedik. Engin Ardıç - AKŞAM
<< Önceki Haber Engin Ardıç 'oyunu' deşifre etti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER