''
Gelibolu'nun hayaletlerinden alınacak dersler'' başlıklı makalesinde kendi
aile tarihi ve
Yeni Zelanda bağlantılarını uzun uzun anlatan Fisk, Gelibolu savaşının batının bir
Müslüman ordu karşısında 20. yüzyılda aldığı en büyük yenilgi olduğunu belirtti.
''Yeni Zelanda'nın Gelibolu'daki büyük kayıpları karşısında acı duymamak için insanın kalbinin taş olması gerektiğini'' kaydeden yazar, Gelibolu'ya gönderilen 8450 askerden 2721'inin öldüğünü, 4752'sinin yaralandığını ifade etti.
''Başka hangi
ülke bir savaşta ordusunun yüzde 88'ini bir şekilde kaybetmiştir?'' sorusunu yönelten Fisk, Yeni Zelanda'da bir kilisede tanıştığı
yaşlı bir kadının babasını Gelibolu'da kaybettiğini kendisine anlatırken, ''Babam için onlar Müslüman değil, sadece birer düşmandı. O, Müslümanlara karşı değil, yalnızca ülkesi için savaşıyordu'' dediğini aktardı.
Aynı yaşlı kadının yaşadığı yerdeki Müslümanların sayısının artışından şikayetçi olduğunu da belirten Fisk, 11 Eylül'ün gölgesinin artık her yerde hissedilmeye başlandığını yazdı.
Atatürk'ten ''Laikti, sigara tiryakisiydi ve
Arapça harfleri, peçeyi kullanımdan kaldırmıştı, halifeliği lağvetmişti ancak bir Müslüman'dı'' diye söz eden yazar, Atatürk'ün evlatlarını Gelibolu'da yitiren Avustralyalı ve Yeni Zelandalı aileler için sarf ettiği sözlerin önemine işaret etti.
Atatürk'ün
yabancı orduların ölen askerleri için, ''Şimdi dost bir ülkenin topraklarında yatıyorsunuz.
Huzur içinde uyuyun. Bizim için Mehmetler ile Jonny'ler arasında bir fark yok'' dediğini, yabancı şehitlerin annelerine de ''Oğullarını uzak ülkelerden buraya gönderen anneler siz de gözyaşlarınızı silin. Oğullarınız şimdi bizim bağrımızda huzur içinde yatıyor. Canlarını bu ülkede kaybederek, onlar artık bizim de evlatlarımız oldu'' mesajı gönderdiğini kaydeden Fisk, ''Merak ediyorum, acaba
Usame bin Ladin bu konuda ne düşünüyor?'' diyerek yazısını noktaladı.