En pahalı elektriği Türk sanayicisi kullanıyor

TİSK tarafından hazırlanan raporda, AB ve OECD ülkeleri ile yapılan kıyaslamanın, en pahalı elektriğin Türk sanayi tarafından kullanıldığını ortaya koydu

En pahalı elektriği Türk sanayicisi kullanıyor

Konfederasyonun raporunda, Türkiye'deki elektrik fiyatlarıyla ilgili değerlendirme ve beklentilere yer verildi. Raporda, sanayinin enerji ihtiyacının güvenilir kaynakla, kesintisiz ve asgari maliyetle karşılanmasının Türkiye'nin sürdürülebilir ekonomik ve sosyal kalkınmasının, işletmelerin dünya pazarlarında rekabet edebilmesinin vazgeçilmez koşulu olduğu vurgulandı. Türkiye'nin enerji tüketiminin üretimini aştığına dikkat çekilen raporda, yapılan projeksiyonlara göre mevcut eğilimler dikkate alındığında ekonominin yıllık ortalama yüzde 6 oranında büyümeye devam etmesi durumunda 2008 yılının yaz aylarında pik saatlerdeki ihtiyacı karşılamada sorunlar yaşanmasının, 2009 yılından itibaren de ülkede ciddi bir enerji açığı beklendiği kaydedildi. ''Enerji fiyatları günümüz koşullarında Türkiye'de ekonomik büyüme, ihracat, rekabet gücü gibi pek çok önemli konuyu derinden etkilemektedir'' denilen raporda, şu ifadelere yer verildi: ''AB ve OECD ülkeleri ile yapılan kıyaslama ise en pahalı elektriğin Türk sanayi tarafından kullanıldığını ortaya koymaktadır. Öte yandan, dünyada elektrik enerjisi maliyetleri kilowatt saat başına 5-5,5 sent olmasına karşılık, Türkiye'de 8,6 senttir. Bu maliyet yüksekliği, petrol ve doğalgaz fiyatlarında son zamanlardaki hızlı artışın yanı sıra elektrik şebekemizdeki yüzde 18'lere varan kayıp, kaçak oranlarının yüksekliğine bağlanmaktadır. Dünyanın en yüksek kayıp kaçak oranına sahip mevcut sistem, kaçak elektriği kayıtlı çalışan işletmelerin finanse etmesine neden olmaktadır. Ayrıca sanayileşmiş ülkelerin çoğunda hükümetler sanayinin kullandığı elektrikten vergi almazken, Türkiye'de 1995'te yüzde 13,9 olan elektriğin sanayiye satış fiyatı içindeki vergi oranı 1999'da yüzde 15,3'e, 2003'te yüzde 16,1'e ve 2007'de yüzde 18,5'e yükselmiştir.'' Raporda, mevcut sistem nedeniyle sanayicilerin yüklendiği ek maliyetlerin yanı sıra rakip ülkelerin enerji alanında sanayilerine verdiği desteklerin, Türk sanayisinin dünya pazarları ile rekabette ne kadar dezavantajlı olduğunu ortaya koyduğu ifade edildi. -ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK- TİSK'in raporunda ayrıca, enerjide dışa bağımlılık oranının yüzde 72'ler seviyesine geldiği belirtildi. Özellikle son yıllarda sanayinin doğalgaza bağımlılığının arttığına işaret edilen raporda, komşu ülkelerden alınan doğalgazdaki kısıntıların zaman zaman üretimde kesintilere ve aksamalara neden olduğu kaydedildi. Raporda, elektrik üretiminde doğalgazın payının AB'ye dahil ülkelerde yüzde 20'lerde iken Türkiye'de bu oranın yüzde 47,3'e yükseldiği bildirilerek, bu sürecin devamı durumunda 2020 yılı itibarıyla doğalgazın elektrik üretimindeki payının yüzde 70'e çıkmasının beklendiği öngörüsüne yer verildi. Artan nüfus ve gelişen ekonomilerle enerji talebinin sürekli büyüdüğü vurgulanan raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu: ''Önümüzdeki 20 yılda dünya toplam enerji talebinde yüzde 50 artış beklenmektedir. Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişen ülkelerde ise bu talep artışı yüzde 100 civarında olacaktır. Bu nedenle, tüm dünya ülkeleri geleceklerini garanti altına alacak şekilde, enerjide arz güvenliğini ve sürdürülebilirliğini sağlayacak tedbirler peşindedir. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlığının hızla arttığı ve gelecek yıllarda ülkemizin enerji ihtiyacını karşılayamayacağı yönündeki görüşlerin ağırlık kazandığı şu günlerde, sektör kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve devletimizin ilgili kurumlarının yaşanan ve yaşanması muhtemele sorunların çözümüne yönelik, enerji üretiminde ulusal kaynakları ön plana çıkaracak, Türk sanayicisinin endişelerini bertaraf edecek, ulusal enerji stratejisi zorunluluk haline gelmiştir.'' 'Nükleer santrallerin kurulması yönünde alınan karar ve başlatılan hazırlıkların son derece isabetli olduğu'' belirtilen raporda, nükleer teknolojinin, ülkenin elektrik talebinin güvenle karşılanmasına önemli katkıda bulunacağı, ucuz elektrik sağlayacağı, ileri teknoloji ve bilimsel alt yapı gelişimine ivme kazandıracağı, sanayi için bir itici güç oluşturarak, yeni istihdam alanları açacağı savunuldu. Raporda, ''Yaşadığımız darboğazdan kurtulmanın temel yolu nükleer enerji yatırımlarını bugün başlatıp, uzun vadeyi garantiye almaktır. Nükleer ve hidroelektrik santrallerin kurulması 4-5 yılı bulacağından termik santraller süratle rehabilite edilmeli, rüzgar santralleri ve hibrit santraller devreye sokulmalıdır'' görüşüne yer verildi. AA
<< Önceki Haber En pahalı elektriği Türk sanayicisi kullanıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER