En fazla büyüyen, Türkiye olacak

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Atlantik Konseyi tarafından düzenlenen ''2. Karadeniz Enerji ve Ekonomi Forumu''na katılanlar onuruna Conrad Otel'de verilen akşam yemeğinde konuştu.

En fazla büyüyen, Türkiye olacak

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, siyasi olarak Türkiye'yi en çok endişelendiren konunun İsrail-Filistin çatışması olduğunu belirterek, ''Bu, bölgedeki en önemli endişe kaynağı'' dedi. Babacan, Türkiye'nin çok geniş coğrafi bölgede pek çok ülkeyle güçlü ilişkileri bulunduğunu, Asya ve Avrupa ile ilişkilerin yanı sıra giderek Afrika'ya, Orta Asya'ya, Hazar'a, Akdeniz'e, Karadeniz'e ve Ortadoğu'ya erişimi olan bir ülke haline geldiğini kaydetti. Bölgede istikrarın yanı sıra işbirliğinin önemine işaret eden Babacan, burada görüştükleri konuların pek çoğunun sürdürülebilir istikrar ve işbirliğiyle ilgili olduğunu, bölgedeki tüm ihtilafların barışçı bir şekilde çözümlenmesi gerektiğini kaydetti. Babacan, ''Türkmenistan ve Azerbaycan arasındaki problemlerin yanı sıra, Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkileri nasıl normalleştirebiliriz?'' diye sordu. Bölgede güvenliğin önemine işaret eden Babacan, ''Enerji projelerini nasıl güvenli hale getirebiliriz? Bu bölgede yapılan projelerin bölge insanları tarafından kabul edilmesi gerekir. Enerji güvenliği pek çok ülke için önem kazanıyor. Kaynakların çeşitliliği, hedef kitleler için pazarların çeşitliliği önem taşıyor. Bütün yumurtaları aynı sepete koymamak gerekir. Çeşitli enerji kaynaklarının bulunması gerekir. Yaklaşımımız bu yönde'' diye konuştu. -''KAMU BORÇLARI''- Babacan, küresel ekonominin büyümesine karşın risklerin hala yüksek olduğunu, işsizliğin yüksek düzeyde seyrettiğini, büyük ekonomilerde kamu açıklarının büyük sorun olduğunu, finansal sektörün hala kriz öncesindeki durumuna gelemediğini, pek çok banka ve finans kurumunun kendi ülkelerindeki merkez bankaları ve hazinelerinden destek alarak ayakta durduğunu anlattı. Türkiye'de 2003-2006 arasında bankacılık sektöründe yapılan reformlar nedeniyle bankaların krizi sorunsuz atlattığını ve bu süreçte kriz öncesiyle aynı garanti sistemlerinin devam ettiğini, sermaye oranının yüzde 19 düzeyinde olduğunu söyleyen Babacan, Türkiye'nin krize düşük kamu borçları ve borç açığıyla girdiğini kaydetti. Babacan, geçen yıl Haziran ayından itibaren de mali konsolidasyona başladıklarını, pek çok Avrupa ülkesinin geçen yıl yaptığından farklı davranarak mali olarak kemerleri sıktıklarını ve 3 yıldır da programı adım adım uygulayarak kamu borçlarını kontrol altına aldıklarını söyledi. -''EN FAZLA BÜYÜYEN ÜLKE TÜRKİYE OLACAK''- Türkiye'nin kredi reytinginin yükseldiğini, iki aşama birden kredi reytingi yükselen tek ülkenin Türkiye olduğunu ve risk ölçümlerinde de en düşük düzeyde bulunulduğunu vurgulayan Babacan, şunları kaydetti: ''Bütün bunlar büyüme getirdi ve etkileyici ölçekte bir büyüme ortaya çıktı. Geçen yılın son çeyreğinde başlayan büyüme, bu yılın ilk yarısında yüzde 11 oldu. Bütün yıl yüzde 6.5, yüzde 7'lik bir büyüme öngörülüyor. 2012'de bütün Avrupa'da en büyük büyüme hızına sahip ülke Türkiye olacak. AB, OECD, IMF ve pek çok uluslararası kurumun dile getirdiği bir tahmin bu. Aynı zamanda işsizlik oranları da azalıyor. İşsizlik 2009'un ikinci çeyreğinden 2010'un ikinci çeyreğine kadarki bir yıl içinde 2.8 oranında azaldı. Yeni istihdam olanakları halka açıldı. Sermaye akımları görüyoruz. Bu da liranın kıymetlenmesine neden oluyor. Türkiye'deki tablo Avrupa'dan çok farklı. OECD Genel Sekreteri hazırladığı raporda Türkiye'yi çölün ortasındaki bir vaha gibi gördüklerini açıkladı. Bu başarı bölgede çok dikkat çekiyor. Birçok ülkeye reform süreçlerinde yardımcı olduk. Yunanistan ve Suriye'ye yardımcı oluyoruz. Irak'ta çok aktifiz. Irak'ın politikasına yeni bir biçim kazandırmak için aktifiz. Afganistan'da çok aktifiz. Onların demokratikleşme sürecinde yardımcı oluyoruz. Genelde dış politikamız fevkalade güçlü ve geniş çapta ilerliyor. Ülke içindeki başarılar, bölgedeki diğer ülkelere ilham kaynağı oluyor.'' -''GÜÇLÜ BİR TEK PARTİ HÜKÜMETİ''- Babacan, bütün bunların arkasındaki sır sorulduğunda cevabının ''öz güven'' olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Güvendiğiniz zaman ekonomiyi yönetmek çok kolay. Burada güven sadece ekonomik alanda değil, siyasi durum için de çok önemli. Öngörülebilirlik, hükümetin ne yapıp ne yapmayacağını önceden görmek... Küresel ekonomi açısından risk noktası zayıf hükümetlerdir. Pek çok gelişmiş ülkede çok zayıf hükümetler var. Çok zayıf kararlar alıyorlar. Halbuki zor dönemlerde güçlü kararlar alarak, güçlü adımlar atmak gerekir. Türkiye'de güçlü bir tek parti hükümeti var ve halkımızdan destek alıyoruz. Son referandumda da bunu bir kez daha gördük. Referandumda demokrasimizin kalitesini artırdık. Artık demokrasimizin sivil demokrasi olduğuna eminiz. Son referandum, ilave adli reformlar yapılmasının da kapısını açtı. Biz gerçek bir hukuk devleti olmak istiyoruz. Ekonomi alanında çok şeyler yaptık, ama hukuki reformlarda geri kalmıştık. Pek çok şeyi yapamamıştık. Bu reformdan sonra Anayasamızda büyük değişiklikler olacak ve bugün Türkiye'de artık kapılar daha fazla reformlar için açılmıştır.'' -TÜRKİYE'NİN EKONOMİK VE SİYASİ ENDİŞELERİ- Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Babacan, ''Bölge riskli bir bölge. İran, Irak var. Muhtemel sorunlar çıkabilir. Sizi en çok ne endişelendiriyor?'' yönündeki soruya, ''Ekonomik görünüme bakıldığında bizi en çok endişelendiren AB'deki durum, Avro bölgesindeki durum. Çok büyük bir kamu borçlanması ortaya çıktı kriz boyunca. Avrupa genelinde de demografik yapıda bir bozulma var. AB ile o kadar iç içeyiz ki hem ticaret hem finans bakımından neredeyse bir bütün haline geldik. Dolayısıyla AB'deki bütün sorunlar bizi de etkiliyor. Ayrıca ABD'deki olacaklar da bizi etkiler. Ani batışlar ve ekonominin istikrarı, dünyada ABD ekonomisine çok bağlı. Dolayısıyla bu da bizi endişelendiriyor. Mali olarak ABD'de olan her şey hem AB'yi hem de Türkiye'yi etkileyecektir'' yanıtını verdi. Babacan, Türkiye'nin kendisini farklı senaryolara göre hazırladığını, belli önlem ve paketleri bulunduğunu belirterek, senaryolara göre hazırladıkları önlemleri uygulayacaklarını söyledi. Ali Babacan, ''Siyasi olarak bizi en çok endişelendiren İsrail-Filistin çatışmasıdır. Bu, bölgedeki en önemli endişe kaynağı. Ayrıca İran'ın nükleer programıyla ilgili süregelen tartışmalar da bizi endişelendirir. İran endişe kaynağı. İran'ın nükleer programı pek çok tartışmanın merkezinde yer alıyor. Yapılanlar, uygulanan politikalar, bugünkü durum, şu anda gittiğimiz yol bizi endişelendiriyor. Çünkü sorun çözmenin en önemli yolu diplomasidir. Ancak diplomasinin yeterince çalışmadığını gözlemliyoruz. Yaptırımlar ve bir savaş ihtimali bizi endişelendiriyor. Bundan dolayı da Türkiye diplomasinin daha aktif olması için çalışıyor. Diplomatik yolları deniyoruz. Çünkü diğer yollar çok tehlikeli'' diye konuştu. -''GÜVENİN TESİSİ''- Babacan, ''Güvenin nasıl tesis edildiği'' yönündeki bir soruya karşılık da güven tesis etmenin uzun sürdüğünü, ancak tesis edildikten sonra kolayca korunabildiğini söyledi. Önce halkın kendi elindekini harcayabileceğine güven duyması gerektiğini ifade eden Babacan, ancak o zaman halkın harcama yapacağını, şirketlerin güven duymaya başladığında yatırım yapmaya, bankaların da kredi vermeye başladığını söyledi. Kredi verecek kadar güçlü bankaların olması gerektiğini, Türkiye'nin kredi hacminin bir yıllık dönemde üçte bir oranında arttığını ifade eden Babacan, şunları kaydetti: ''Güvenin tesis edilmesi nasıl oluyor? Verdiğiniz sözleri tutarak oluyor. İnandırıcı hedefler belirleyip, bunları yerine getirerek oluyor. Aynı zamanda devamlılıkla da oluyor. Sıkça hükümet değiştirdiğinizde ya da sık seçim yapıldığında devamlılıkta sorun oluyor. Çünkü sözlerin yerine getirilmesi için de vakte ihtiyaç var. Bundan dolayı borsa referandum sonuçlarına çok iyi bir yanıt verdi. 2011'de yapılacak seçimlerde de tek parti hükümeti olarak devam etmemiz çok yüksek. Hükümet değişikliği ihtimali olunca, siz ne söz verirseniz verin, yerinize gelecek iktidar bunu tutmayabilir. O nedenle devamlılık çok önemli. Seçim beyanlarımızın hepsinde devamlılığın işaretlerini bulursunuz. Özel sektör ile çok iyi bir güven ilişkimiz var. Özel sektör, hükümetin kendisini desteklediğini biliyor. Bürokrasinin azaltılması ve politikaların eşit şekilde uygulanması önem taşıyor.''
<< Önceki Haber En fazla büyüyen, Türkiye olacak Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER