Peki, ayıp değil mi?
80 yılda önlenemez mi?
Hâlâ deniyor ki, 28
Şubat bin yıl sürecek.
Niye sürsün bin yıl?
28 Şubat’ın bin yıl sürmesi demek, irtica’nın bin yıl bizi tehdit etmesi demek.
*
Bir ülkede
isyan olur, işgal olur, ihtilal olur, dünya halidir.
Allah korusun
iç savaş bile olur. Her şey mümkün.
Ama kaç yıl sürer?
5 yıl, 10 yıl.
Yahu 80 yıl sürdüğü nerede görülmüş?
Türkiye, marifetmiş gibi sürekli bu iki
tehlikeyi dünya’ya ilan edip duruyor.
Asker söylüyor. Sivil söylüyor.
Medya, üniversite, yargı... kim varsa aynı şeyi söylüyor.
- İki büyük tehlike:
İrtica ve bölücülük.
Tamam, anladık da, kim bitirecek bu iki tehlikeyi? Kimdir bunun görevlisi, sorumlusu, bekçisi... Velhasıl nedir bunun köklü çaresi?
Bin yıl sürecekmiş.
Ben niye bin yıl bekleyecekmişim?
Atatürk bize bin yıl avans mı verdi?
Olamaz. Atatürk’ün Türkiye’si, bin yıl
iğne üstünde oturamaz.
*
Bir
Kıbrıs dâvası 40 yıl sürüyor, bir
Yunanistan ihtilafı 70 yıl sürüyor, bir soykırım tartışması 90 yıl sürüyor.
Ama yeter canım.
Eruh’ta ilk kurşun atılalı 23 yıl oldu...
Kubilay katledileli 78 yıl.
Peki, bölücülük ve irtica tehlikesi hâlâ önlenemiyor mu? Türkiye bu kadar âciz mi?
Aynı filmi seyretmekten, aynı plağı dinlemekten bıktık usandık artık.
Rauf Tamer/Posta