Dernek,
Mozambik'te kocaları tarafından terk edilmiş ve hayattan beklentisini birazcık pirinç olan binlerce kadının yüzünü güldürdü.
Mozambik ne ifade ediyor bizim için? İsmi kulağımıza tuhaf gelen
Afrika ülkelerinden biri.
Zambiya,
Uganda,
Tanzanya gibi... Onun dışında?..
Fakir insanlar yaşıyordur herhalde orada, bahtı kara insanlar... Şu açlıktan ölmek üzere olan çocukların fotoğrafı orada mı çekilmişti acaba?
Evet, burada da fakir insanlar yaşıyor ama hayır, kimse açlıktan ölmüyor. O zaman biz Kimse Yok mu'nun peşine takılıp niye geldik Mozambik'e? Geldik çünkü burada, hayattan en büyük beklentisi 'birazcık pirinç' olan milyonlarca kadın var. Babasını tanımayan milyonlarca çocuk... Sofraya konulacak bir tabak pirinç lapası varsa ne âlâ; ama yoksa... İşte gerçek fakirlik bu. Bir tabak yemek bulamamak... Karamsarlığa mahal yok. Dünyanın öteki ucunda, Samsunlu işadamları Mozambikli fakirler için
yardım toplayabiliyor ve toplanan 20 bin dolar başkent Maputo'da 12 kiloluk paketler halinde tam bin 250 aileye ulaştırılabiliyor. Ve geçen yıla kadar Türkiye'nin adını bile duymamış bir kadın, "Biz Türkleri yardımseverlikleriyle tanıyoruz." diyebiliyor. O Türkler, sadece yardım dağıtmak üzere giden Türkler değil elbette. 'Mozambikli Türkler' de var orada. Türk okullarının öğretmenleri, Afrikalının zihnindeki 'beyaz' algısını altüst etmiş. Onlar, "Siyah beyaz yoktur, yalnızca insan vardır." diye yola çıkmışlar. Orada doğan çocukları ise 'çikolata kardeşlerinden' farklı olduklarının bile farkında değiller.
Mozambik'te yardım paketlerinin ulaştırıldığı 21 beldeden biri Maşava. Burası,
Müslümanların yoğun yaşadığı bir
bölge ama söz konusu insanî yardım olunca Müslüman-Hıristiyan ayırt etmeyen Kimse Yok mu, Hıristiyanların çoğunlukta olduğu Matola ilçesini de
ihmal etmiyor.
"Hayattan en büyük beklentim, birazcık pirinç." diyen Diyolinda Mazivi burada yaşıyor işte. Kızı
vefat eden Diyolinda, dizlerinin ağrımadığı günlerde başının üzerinde taşıdığı sepete biraz
mandalina koyar ve onları satmak için dolaşırmış. Şimdi bu görevi 6 ve 8 yaşlarındaki iki torunu üstlenmiş. Onlar yine de talihli sayılır; çünkü satmak üzere
meyve sebze bulamayan kadınlar da var. Kocası tarafından terk edilen ve 8 çocuğuyla sokakta yaşayan Luiza Juau'ya, "Mutfağında ne var?" diye soramıyoruz bile. "Bir odaya ihtiyacım var, biraz da patates ve pirinç lazım." diyor sessizce.