Emre
Uslu, dün
sosyal paylaşım siteyi ayağa kaldırdı. "Artık burnuma kadar geldi. Yarından sonra Emniyet'te yer yerinden oynayacak..
Odatv iddianamesi çöker" dedi.
Twitter'da
Emre Uslu'yu takip edenler şaşkına döndü. Sorup merak edenlere, "yarını bekleyin" dedi. Özel yazanlara mesajı vardı. "Sırtımdaki kamburu attım. Ben artık karşı kamptayım" dedi.
İşte, Emre Uslu'nun "Yarın odatv yazım bir milat olacak..." dediği yazı:
OdaTV yazılarımın haber kaynağımı açıklıyorum...
Geçen hafta
Nedim Şener, Hanefi
Avcı, Ahmet Şık'ın
Gülen cemaati hakkında yazıkları kitapların
taslak kopyalarının OdaTV'de ne aradığını sormuştum. Buna adam gibi
cevap veremiyorlar. Bu kitapların yayımcısı mısınız yoksa aranjörü mü? Bu kitapları
Ergenekon adına siz mi yazdırıyorsunuz? OdaTV'nin cevabı şu minvalde: Biz değil virüs yazdırıyor. Sonra koca kitap nüshalarını getirip OdaTV''ye sokuyor...
Geçen hafta yazdığım yazıyla ilgili OdaTV
manşet atmış: “Emre Uslu'nun haber kaynağı deşifre oldu”
Polis yaz demiş ben yazmışım: “‘Şener'in kitabı sizde ne arıyor' sorusu OdaTV çalışanı Barış Terkoğlu'na sorulmuş ama biz cevabı bilemiyoruz, zira iddianamede yok. İşte bu satırlar yalan olmanın ötesinde bazı bağlantıları anlamamızı sağladı. Ne Terkoğlu ne de avukatlar bu soruları gördü. İddianamede Uslu'nun kastettiği sorunun yer almamasının nedeni hiç sorulmamış olması. İşte bu hikâyeyi bilmeyen
komiser Uslu'nun elinde anlaşıldığı kadarıyla polisin hazırladığı sorular var. Bu sorular sorulduğu halde cevabının iddianamede olmadığını sanıyor. Kısacası Uslu'yu besleyenin polis arkadaşları olduğu, ona hazırladıkları ancak hiç sorulmayan soruları verdikleri, yazısından somut olarak anlaşılıyor.” seklinde yazdilar.
İtiraf ediyorum OdaTV beni çok kötü yakaladı. Bu durumda ben de kaynağımı açıklıyorum:
Selahattin Günday. OdaTV soruşturmasının başındaki Emniyet amiri. Gizli görevle DHA'ya sızdı. Bu kapsamda 17
Şubat 2011 günü bir haber yapıp
Milliyet gazetesindeki polis muhbirleriyle
işbirliği içinde o haberin Milliyet'te çıkmasını sağladı: “
Gazeteci Nedim Şener'in ‘Ergenekon Belgelerinde
Fethullah Gülen ve
Cemaat' isimli kitabı da sorguda Terkoğlu'na sorulduğu belirtildi. Terkoğlu'na ‘Söz konusu bu kitabın tamamı sizin bilgisayarlarınızda doküman olarak yer aldığı görüldü. Bu kitap neden bilgisayarınızda yer alıyor?' sorusunun sorulduğu öğrenildi.”
Not: Siz okurların anlarsınız ama Odatv'nin yazarları anlamaz diye açıklama yazayım. Geçen hafta milliyet gazetesinde yayımlanan bir haberi de kullanıp, Gülen cemaati aleyhinde yazılan kitapların taslak metinlerinin neden hep Odatv'den çıktığını sorgulayan bir yazı yazdım. Elbette Odatv yazımdaki sorulara cevap vermek yerine çamur atma yolunu seçti. Milliyet gazetesinde çıkmış bir haberi sanki polis kaynaklarımdan almışım gibi haber yapıp, Arşimet gibi bağırarak bulduuuuuuk Emre Uslu'nun polis kaynağını bulduuuuk diye bağırmaya başladılar. Oysa polis kaynağı filan yoktu ortada. Polisten geldi dedikleri bilgi Milliyet gazetesiyle bir çok gazete ve internet sitesinde çıkmış bir haberdi. Haberi yapan da DHA muhabiri Selahattin Günday.
Yani işin özeti Selahattin Günday diye bir
emniyet amiri filan yok. Bu sefer de
Karanlık odacılar Selahattin Günday diye emniyet amiri polis aramaya kalkmasın. Onlar bulduuuk Emre Uslu'nun kaynağını bulduuuuuk diye bağırınca ben de ”kaynağımı” açıklayayım dedim.
Peki bunu neden yaptım. Neden Twitter'den yeri göğü birbirine kattım? İstedim ki kara odanın karanlık yüzünü görün. Bunların gazeteci değil bir misyon adamı olduğunu buz gibi örnekle görün istedim. Asılsız bilgileri nasıl çarpıtıp insanları karalıyorlar görün istedim. Medyada çarşaf çarşaf yer almış bir haberi bile ”polis yaz diyor Emre Uslu da yazıyor” şekkinde pervasız yalancılıkla kullananların yüzlerindeki maskeyi düşüreyim siz de tükürün arsız yalancıların yüzüne istedim. Daha çok da bu karanlık odaklara inanan gariban ulusalcı insanlara bu Yalancıların yüzünü çarpıcı bir şekilde göstereyim istedim. Önce bir merak yaratıp sonra da bu alçak yalanları yüzlerine çarpayım siz de görün istedim. Tabi ki görmek isteyene.
Emre Uslu'nun yazısı
Taraf Gazetesi'ndeki köşesinde yayımlanmadı. Nedenini
Zaman Gazetesi Yazarı Nedim
Hazar twitter'daki şu ifadelerle belirtti: 'Emre Uslu Oda TV'ye Nedim şener üzerinden golü atmış. Ama yazının o bölümü yer darlığından sadece internete konmuş.'