Emine Erdoğan, Hotel Le Plaza'da düzenlenen
ödül töreninde yaptığı konuşmada, ''Şahsıma tevdi edilen bu ödülü bulunduğu coğrafyada her zaman barışın, özgürlüğün ve
demokrasinin öncüsü olan
Türkiye'nin tüm kadınlarına ithaf ediyor,
ülkemin tüm kadınları adına büyük bir gururla teslim alıyorum'' dedi.
Zor olan barış,
özgürlük ve demokrasi mücadelesinin kadınlar için daha da zorlaştığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Zira barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesi için yola çıkmış kadın, o incecik omuzlarında, eğitimsizliğin, ayrımcılığın, yoksulluğun, şiddetin, törenin ağır yüklerini, bunlarla mücadelenin ağır sorumluluğunu taşımaktadır. Kabil'deki, Bağdat'taki, Tiflis'teki, Darfur'daki kadının barış mücadelesi aynı zamanda bir onur mücadelesidir.
Kahire ve Tunus'taki kadının demokrasi mücadelesi aynı zamanda bir
adalet mücadelesidir. Gazze'deki kadının mücadelesi, özgürlük mücadelesi olduğu kadar bir evlat mücadelesi, bir ekmek, bir var olma mücadelesidir. Bizler bir kadın ve bir anne olarak, gözlerini hayata ilk defa açan, ilk defa ışığı gören, gözleri gelecek için umutla parlayan bebekleri gördük. Bizler ilk nefese, ilk ağlayışa, ilk tebessüme yakından şahitlik ettik. Hiç şüphesiz hayatın, nefes alıp vermenin, hayata sımsıkı bağlanmanın, bir tebessümün değerini en iyi kadınlar bilir, en iyi biz biliriz. İşte ondandır ki yeryüzünün neresinde olursa olsun huzur ve barış iklimi tehdit altında olan, özgürlüğüne kastedilen, demokrasi kendisi için lüks görülen her insanın derdi bizim derdimiz, mücadelesi,
evet, bizim mücadelemizdir. Bu mücadelede çifte standardı, ayrımcılığı, özel şartları ve özel coğrafyayı kesinlikle reddettiğimizi, reddetmemiz gerektiğini bilmenizi isterim.''
Mevlana'nın ''Parmaklarınla iki gözünü kapat, dünyadan hiçbir şey göremezsin. Sen görmüyorsun diye bu alem yok değildir'' sözlerini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bizler, görmenin, şahit olmanın, hissetmenin ağır sorumluluğunu taşıyoruz. Pakistan'da deprem ve sel felaketinden etkilenmiş, Bangladeş'te yoksulluğa mahkum edilmiş, Filistin'de yavrusunu, Irak'ta eşini, Bosna'da umudunu, Darfur'da geleceğini yitirmiş nice kadınlar gördük. Doğuda ve batıda istismar edilmiş, ruhu ve bedeni örselenmiş kadınlara şahit olduk. Hepsinin ortak yanı, insan ve kadın olmaktı. İşte onun için, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin sınır tanımadan, ülke,
bölge, coğrafya engeline takılmadan kararlı şekilde sürdürülmesi gerektiğine inanıyorum. Kuzeylinin sahip olduğu hakları güneylinin de hak ettiğini, batıdaki evrensel standartlara doğudakinin de ziyadesiyle layık olduğunu görmek, hissetmek zorundayız.
21'inci yüzyılda, küreselleşen dünyada insanlara kafataslarına, derilerinin rengine, inançlarına ve şekillerine göre barış, özgürlük ve demokrasi derecelendirmesi yapmak çağ dışıdır ve ırkçı bir yaklaşımdır. Bir
halk için demokrasiyi hak görüp bir başkası için 'daha
erken' demek demokrasinin özüne aykırıdır. İnanıyoruz ki dünyanın neresinde olursa olsun tüm kadınlar hak ve özgürlüklerin en gelişmişine, sosyal ve siyasi imkanların en fazlasına, demokratik kazanımların her türlüsüne ziyadesiyle layıktır. Bulunduğumuz coğrafyadaki kadınların hakları da güç dengelerine, çıkar hesaplarına, kimi rejimlerin güvenlik kaygılarına feda edilmemelidir.''
''TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ İLERİ STANDARTLARA ULAŞTI''
Emine Erdoğan, Türkiye'nin, kadınların da ön saflarda yer aldığı, uzun ve zorlu bir mücadelenin ardından bugün ileri standartlarda bir demokrasi iklimine ulaştığını belirterek, ''Tüm farklılıkların, tüm fikirlerin, farklı
yaşam tarzlarının birbirine saygı ve hoşgörü içinde olduğu, geleceğin ortak idealler çerçevesinde şekillendiği bir demokrasi ve kardeşlik zeminini inşa ettik ve her geçen gün temelleri güçlendiriyoruz'' dedi.
Türkiye'nin nüfusunun çoğu
Müslüman olan, demokratik, aynı zamanda AB
katılım müzakerelerini yürüten bir ülke olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''Bu boyutuyla bölgemizde, bulunduğumuz coğrafyada farklı bir yerde duruyoruz'' diye konuştu.
Son dönemde Türkiye'de kadın hakları alanında son derece önemli adımlar atıldığını belirten Erdoğan, ''Anayasada yapılan değişikliklerle kadınlara ve haklarına yönelik pozitif ayrımcılık getirildi.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için caydırıcı önlemler alındı. Kadınların istihdama ve
ekonomik faaliyetlere katılımı
desteklendi, yasal düzenlemelerle çalışan kadınların hakları genişletildi'' dedi.
Emine Erdoğan, TBMM'de kurulan Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun yanı sıra
Avrupa Birliği Katılım Öncesi
Mali İş Birliği Programı ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Ulusal Eylem Planı gibi girişimlerle sorunların üzerine cesaretle gidildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''En büyük adım ise eğitimde atıldı. Ailelerin çocuklarını okutması için maddi destek sağlandı. Bu maddi destek doğrudan annelere verildi ve kız çocuklar için erkek çocuklardan daha fazla ödeme yapıldı. Öncülüğünü yaptığım Haydi Kızlar Okula kampanyasıyla 350 bin
kız çocuğu ve kadını okulla buluşturduk. İlköğretimde okullaşma oranı yüzde 99 oranını aşarken şu anda 'haydi kızlar liseye' diyerek ortaöğretimde okullaşma oranını yüzde 100'e ulaştırmayı hedefliyoruz. Kadınların siyasette aktif görev alması güçlü şekilde destekleniyor. Meclisimizde kadın milletvekili oranı 8 yıl önce yüzde 4 iken bugün yüzde 9'a ulaştı. Özellikle yerel ölçekte kadınların inisiyatif alması için her türlü
teşvik uygulanıyor. Yüksek yargıda görev alan kadın oranında Türkiye Avrupa'nın ilkleri arasında yer alırken kadın büyükelçiler oranında yüzde 9'la Avrupa ortalamalarına yaklaşmış bulunuyoruz. Kadın istihdamının artırılması için de çalışmalar yapılırken bugün başarılı Türk iş kadınları küresel ölçekte tanınır hale geliyor.''
Erdoğan, Türkiye tecrübesinin ''küresel barış, evrensel adalet, huzur ve istikrar adına bir umut ışığı yaktığını'' kaydederek, ''Son dönemde çok daha güçlü şekilde gerçekleşen reformlarla inanıyorum ki barış, özgürlük ve demokrasi mücadelemiz de güç kazanacaktır'' dedi.
Crans Montana Forumu Başkanı Carteron ise Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ''dünya çapında devlet adamları'' olarak nitelendirerek, Tütkiye'nin küresel barış ve istikrara büyük katkıda bulunduğunu söyledi.
Türkiye'nin demokrasi ve
İslam'ın birlikte yaşayabileceğini dünyaya gösterdiğini ve İslam dünyasında
model haline geldiğini belirten Carteron, gittiği her yerde Türkiye eksenli tartışmalara şahit olduğunu ve Türkiye'nin önemini daha iyi anladığını kaydetti.
Carteron, Emine Erdoğan'la birlikte
Fildişi Sahilleri Devlet Başkanı'nın eşi Dominique Folloroux-Ouattara'ya
2011 Vakıf Ödülü takdim etti. Diğer devlet ve hükümet başkanlarının eşlerinden Arnavutluk'tan Teuta Topi'ye, Karadağ'dan Svetlana Vujanovic'e ve Kongo'dan Chantal Muzito Ngalula'ya forum madalyaları verildi.
Ödül töreninde,
sanatçı Ömer Faruk Tekbilek konser verdi.