Meslekten ihracı istenen
Eminağaoğlu hakkında '
Ergenekon soruşturmasını etkilemeye teşebbüs'ten 7 yıla kadar
hapis cezası isteniyor.
Hukukçulara göre kendisinin de meslekten ihracı istenen
Kaçmaz'ın bu
davaya bakması mümkün değil. Kaçmaz'ın,
Adalet Bakanlığı'nın yürüttüğü soruşturmayı '
yasa dışı' olarak niteleyerek ihsas-ı rey'de bulunduğunun altı çiziliyor. Kaçmaz'ın Adalet Bakanlığı
müfettiş raporları üzerine hazırlanan iddianamede
sanık, soruşturmayı yürütenleri
bakanlık ve
Yargıtay'a şikâyet etmesiyle müşteki, Eminağaoğlu dosyasında hâkim ve
YARSAV Başkanı'nın talebiyle TİB'de incelemeleri yaptıran savcı konumunda bulunduğuna işaret ediliyor. Hukukçular, Kaçmaz'ın 4 kimlikli tavrının tarafsızlığına gölge düşürdüğünü savunuyor ve soruyor: "Bir kişi, hem sanık, hem müşteki, hem
yargıç hem de savcı olabilir mi?"
Eski
Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı
Reşat Petek, "
Sincan 1. Ağır
Ceza Başkanı hakkında reddihâkim sebeplerinin düşünülmesi lazım. Kaçmaz'ın meslekten ihracını isteyen Adalet Bakanlığı'nın tarafı olduğu bir davada tarafsız olarak karar veremeyeceği anlaşılıyor." diyor. Kaçmaz'ın kimse girişimde bulunmadan davadan çekilmesini isteyen Petek şöyle devam ediyor: "Gerek
Osman Kaçmaz gerekse YARSAV Başkanı hakkındaki soruşturmaya izin veren ve
hazırlık aşamasını yapan Adalet Bakanlığı hakkında bir husumet veya karşı düşünceli iki taraf izlenimi ortaya çıkmıştır. Bir hakimin tarafsız olarak önüne gelen davayı inceleyebilmesi için gerek şikâyetçi olarak gerek yasadan kaynaklanan sebeple resen önüne gelmesi halinde bu konuyu önüne getiren makamla davalı-davacı olma durumu kendiliğinden doğacağından davaya bakan hakim taraf konumuna düşüyor."
Kaçmaz'ın yasalara göre tarafsızlığını korumasının mümkün olmadığını belirten Petek, CMK'ya göre bu durumdaki bir hakimin kendiliğinden çekilmesi gerektiğini vurguluyor. Petek, "
Hakimin ister samimi arkadaşı, ister akrabalık bağıyla oluşmuş bir dostluğu veya hangi sebeple oluşmuş olursa olsun bir husumeti varsa artık o konuda tarafsız karar veremeyeceği düşünülür. Kaçmaz'ın da Adalet Bakanlığı'yla husumeti ortada olduğundan davadan çekilmesi gerekiyor. Tanıklara bile şüpheliyle arasında bir akrabalık veya husumet olup olmadığı sorulur. Çünkü bu, beyanına itibar edilip edilmeyeceğini etkileyecektir. Tanıkta bile bu düşünülürken kararı verecek hakimde düşünülmemesi mümkün değil." ifadelerini kullanıyor. Kaçmaz, Eminağaoğlu'nun yasa dışı dinlendiği iddiaları üzerine TİB, Emniyet ve MİT yetkilileri hakkında yapılan suç duyurusu üzerine
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği
takipsizlik kararını kaldırmıştı. Delillerin kendi
mahkemesince toplanması ve değerlendirmesi kararını vermişti. Ardından Eminağaoğlu'nun iddiaları üzerine TİB'de bilirkişi incelemesi yaptırdı. Yasa dışı dinleme iddialarını araştırırken savcı gibi hareket etmesi dikkat çekti. Adalet Bakanlığı'nın hakkında meslekten
ihraç ve 2 kez
yer değiştirme cezası istediği Kaçmaz hakkındaki adli suçlara ilişkin hazırlanan iddianamede sanık pozisyonunda. Kaçmaz Ankara 7.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin son soruşturma kararını vermesi halinde 'görevi kötüye kullanma ve soruşturmanın gizliliğini ihlal' iddialarıyla
Yargıtay'da yargılanacak. Kaçmaz, hakkında yürütülen soruşturmanın yasadışı olduğunu iddia ederek, müfettişler hakkında Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve HSYK'ya suç duyurusunda bulunarak da müşteki konumuna girdi.
İkinci dinleme operasyonu kritik soruşturmaları önlemeyi amaçlıyor
YARSAV Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet
Savcısı
Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun iddiaları üzerine Sincan 1.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'ın hâkim eşliğinde
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda yaptırdığı bilirkişi incelemesinin yankıları sürüyor. Kaçmaz'ın mahkemesi, bilirkişinin 'Eminağaoğlu'nun
telefonlarının
mahkeme kararıyla dinlendiğinin' tespit edilmesine rağmen kayıtların kopyalanmasını isteyen yeni bir bilirkişi incelemesini talep etti. Sincan Ağır Ceza'nın kararında kayıtların kopyalanmasına izin verilmemesi halinde polis zoruyla tutuklama yapılması emrediliyor.
TİB'de yapılan ilk bilirkişi incelemesinde Eminağaoğlu'nun Yargıtay'daki hususi telefonunun yasal yoldan dinlendiğinin tespit edilmesine rağmen, başlatılan '
yasadışı dinleme' iddialarıyla kamuoyunu yönlendirme gayretleri dikkat çekiyor. Önce Eminağaoğlu'nun dinlenmesi için hangi mahkemelerin karar verdiği bir bir deşifre edildi. Eminağaoğlu'nu dinlenmesine karar veren mahkemelerin
İstanbul 10, 11 ve 13. Ağır Ceza Mahkemeleri olduğu açıklandı. Ardından dinleme kararını veren hâkimler suç işlemiş gibi
hedef tahtasına konuldu. Şimdi de TİB kayıtlarının kopyalanması gündemde. Kayıtların kopyalanması halinde Eminağaoğlu hakkında dinleme kararı veren mahkemeler gibi önemli soruşturmalarda karar veren hâkimler deşifre olacak. Başta
Ergenekon soruşturması olmak üzere şimdiye kadar yürütülen önemli soruşturmalarda verilen dinleme kararları tek tek açıklanacak. Bu gelişmeyle soruşturmaların önünün kesilmesinin hedeflendiği belirtiliyor. Kararların hepsi yasal olmasına karşın hâkimler için
cadı avı başlatılacağı ifade ediliyor.
İletişimin tespiti ve dinlenmesi kararları
terör ve çıkar amaçlı suç örgütlerinin ortaya çıkarılmasında büyük rol oynuyor. Başsavcı Aykut
Cengiz Engin'in dinlenmesiyle eleştirilen telefon dinlemeleriyle suça karışan çok sayıda hâkim ve savcı hakkında dava açıldı, meslekten ihraç ve hapis cezaları verildi.
Dinleme kararı veren hâkimlere emir ve talimat verilmesinin Anayasa'nın 138. maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine aykırı olduğu belirtiliyor. Bağımsızlığı düzenleyen 138. maddeye göre '
Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir
organ, makam merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez;
genelge gönderemez;
tavsiye ve telkinde bulunamaz' hükmünü içeriyor. Dinleme kararı veren hâkimlerin deşifre edilerek, hedef haline getirilmesinin de Anayasa'daki hâkimlik ve
savcılık teminatını ortadan kaldırdığı belirtiliyor.
TİB üzerinden yapılan dinlemeye 'yasadışı telekulak' nitelemesi yapılması da ayrı bir
hukuksuzluk olarak dikkat çekiyor. TİB'deki dinlemelerin tamamı hâkim kararıyla yasalara uygun olarak yapılıyor. Hâkimler Ceza Muhakemeleri Kanunu ile MİT, Emniyet ve Jandarma'nın kuruluş kanunlarındaki hükümlere göre
iletişimin tespiti ve dinlenmesi kararları veriyor. Dinlemelerin hepsi mahkeme kararıyla ve
legal yapılmasına rağmen 'telekulak' denilerek illegal gösterme çabaları ile 'dinlemeden
delil olmaz' yönündeki çabalar dikkat çekiyor.
Telekulak denilerek önemli soruşturmaların önünün kesilmek istendiği, özellikle Ergenekon soruşturmasında bazı sanıklar yönünden dinleme delillerini ortadan kaldırma amacında oldukları vurgulanıyor.
Türkiye kamuoyu, telekulak olaylarını yakından biliyor. İlk telekulak olayı 1999 yılında dönemin
Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, yardımcıları Osman Ak, Zafer
Aktaş ve Mahmut Çorumlu'nun talimatıyla Ankara Emniyeti'nin 8. katında yasadışı dinleme birimi kurduklarının ortaya çıkmasıyla yaşanmıştı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bilgisi ve onayı dışında "ikinci bir dinleme odası tesis edildiği, mahkeme kararı olmaksızın, çok sayıda telefonu dinlettikleri" müfettişlerce saptanmıştı.
Metin
Arslan- ZAMAN