İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'ndeki
duruşmada,
tutuklu sanık Birol Başaran'ın avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz'ün dönüşümlü yaptıkları savunmanın ardından, sanıkların beyanlarının alınmasına geçildi.
Tutuklu sanıklardan
emekli Albay Uğur, devletin kritik görevlerinde
hizmet etmiş biri olduğunu belirterek, tutuklu olmasının
terör örgütlerini mutlu ettiğini söyledi.
Uğur, Mustafa
Balbay'ın Jandarma
İstihbarat Dairesi başkanının odasında yaptığı ve kendisinin de katıldığı görüşmenin gizli olarak
kayıt altına alınmasının sürekli olarak gündeme getirilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, ''Görüşmeleri kaydettiren makamın bunu gelecekte atılabilecek iftiraları önleme amaçlı yaptığını
yemin ederim şu anda burada gördüm. O görüşme iyi ki kaydedilmiş'' diye konuştu.
''
Ergenekon''
soruşturması kapsamında, eski kuvvet komutanlarından emekli Oramiral
Özden Örnek, emekli
Orgeneral Aytaç Yalman ve emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'nın ifadesinin alındığını hatırlatan Uğur, ''Üç eski kuvvet komutanı ifade verdi. Sözde
darbe hazırlığının mimarı olarak gösterilen bu insanlar
savcılık sorgularının ardından
mahkemeye bile sevk edilmeden serbest bırakıldı. Peki ben niye tutukluyum? Darbe hazırlığı mı yaptım? Kara, Deniz, Hava
Kuvvetleri Komutanları olmadan darbe mi olacak? Komutanlar serbestken ben niye tutukluyum?'' şeklinde konuştu.
Mustafa Balbay da duruşma salonunun asma tavanının bir kısmının düşmesi, bayram tatili gibi nedenlerle 19 Kasım'da başladığı savunmasının 14 Aralık'taki duruşmada tamamlandığını söyledi.
''Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in mesajlarını diğer sanıklara ilettiği'' iddiasının bulunduğunu ifade eden Balbay, Sezer ile çok az gazetecinin başardığı bir ilişki kurduğunu, ancak bunun iddianamede suç olarak yer aldığını söyledi.
Balbay, savcı Nihat Taşkın'ın sorularını yöneltirken, ''Cumhurbaşkanı Sezer'in böyle bir oluşumun içinde yer almadığını gördük'' dediğini dile getirdi.
Üye
Hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun
vakıflarla ilgili yaptığı açıklamaya değinen Balbay, ''300 yıllık bir vakıf geleneğinden olduğunu, kendisinin de yeri geldiğinde çalıştığını anlattı. Kendisi de iyi bilir. Bir vakfın suç işlemesi çok zordur. Sürekli denetime tabi tutulur. Bir suç tespit edilirse bütün vakıf üyeleri bir daha bir vakfa üye olmamakla cezalandırılır.
Cumhuriyet Vakfı da
Cumhuriyet Gazetesinin isim hakkını elinde bulunduran böyle bir vakıf. Cumhuriyet Vakfı,
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli üzerine kurulmuş. Suç merkezi olarak gösterilmesini kabul edemiyorum'' diye konuştu.
-''HEM MAĞDURUZ, HEM ÖRGÜT ÜYESİ''-
Kendisinde kişilerle ilgili hiçbir
belge olmadığını ifade eden Balbay, ''Küçük insanlar insanlarla, sıradan insanlar olaylarla, büyük insanlar davalarla ilgilenir. Ben büyük insan olduğumu söylemiyorum, ama
küçük insan değilim. Kişilerle hiçbir zaman uğraşmadım. Kitaplarımın ana konusu davalarla ilgili'' şeklinde konuştu.
Eski kuvvet komutanlarının ifadelerine başvurulduktan sonra serbest bırakıldıklarını hatırlatan Balbay, ''darbe iddialarıyla ilgili olan asıl kişilerin serbest bırakıldığını'' savundu.
Gazeteci olarak, olup bitenleri topluma aktaran bir kişi olduğunu belirten Balbay, ''O dönem bunlara muhatap olan hükümet ne yapmış? İddia makamı eğer bu kadar
samimiyse, darbeyi yapanlarla ilgili ne yaptı? Mağduru olanlarla ilgili ne yaptı'' diye konuştu.
Cumhuriyet Gazetesine 2006 yılının
Mayıs ayında 3
bomba atıldığına dikkati çeken Balbay, ''Mağduruz, saldırıya uğradık. Cumhuriyet Gazetesi müdahil olarak davaya katılıyor. Mağdurlar, böyle bir örgüte üye olmakla suçlanıyor. Kara mizah gibi. O dönemi aydınlatmaya çalışan bir gazeteciyle ilgili böyle ağır bir
suçlama reva mıdır?'' şeklinde konuştu.
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a yönelik suikast iddiaları olduğunu belirten Balbay, bu olay nedeniyle Aleviler kadar üzgün olduğunu kaydetti.
Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan ''Genç Subaylar Tedirgin'' başlıklı habere değinen Balbay,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
İlker Başbuğ'un dün yaptığı açıklamanın bazı gazetelerde ''Rahatsızmış'' şeklinde yer aldığını ifade etti. Balbay, ''Bu başlıklarla şimdi Türkiye'de
kaos ortamı mı yaşatılmaya çalışılıyor?
Genelkurmay Başkanı savaş gemisine binip, ülkesine ilişkin görüşlerini ortaya koyuyor. Geçmişte buna benzer durum yaşandığı için ben 10 aydır tutukluyum'' dedi.
Balbay, konuşmasının sonunda çocuğunun ilk adımlarını cezaevindeki camekanın arkasından gördüğünü, onunla ilk oyunu birbirlerine dokunamadan gerçekleştirdiklerini ifade ederek, tutukluluğuna son verilemesini istedi.
Balbay'ın konuşması sırasında Silivri'deki
sağanak yağışın sesinin duruşma salonunda şiddetli hissedilmesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal
Şengün, espri yaparak, ''Çatı yıkılmadan toparlayın'' dedi.
-''KOMUTANLARIN İFADESİ İSTENSİN''-
Tutuklu sanık
Adil Serdar Saçan da 1978'de polis kolejine girdiğini, 2003 yılına kadar da
emniyet teşkilatına hizmet ettiğini söyledi.
Saçan, ''Burada arkadaşlarımız gerek emniyet, gerek TSK, gerek MİT gibi tüm teşkilatları töhmet altında bırakacak beyanlarda bulunuyorlar. Emniyete hizmet eden bir kişi olarak bunlardan rahatsızlık duyuyorum'' dedi.
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında eski kuvvet komutanlarının ifadelerinin alındığını hatırlatan Saçan, mahkemenin uygun görmesi halinde bu ifadelerin savcılıktan istenmesini talep etti.
Saçan, bu kişilerin, ''darbeyi yapacak kişiler'' olarak kamuoyunda duyulduğunu belirterek, ''İddianamenin özü darbe yapmaksa onların ifadeleri önemli.
Savcılık gizli soruşturma nedeniyle göndermeyebilir. En azından mahkemenin bu ifadeleri inceleyerek, bizim durumumuzu g
özden geçirmesi gerekir'' şeklinde konuştu.
Duruşma, mahkeme heyetince taleplerin alınmasıyla devam ediyor