Bu sözler
Balıkesir’de elektrik çarpması sonucu hayatını kaybeden İbrahim Öneş’in gözü
yaşlı annesi Fatma Öneş’e ait.
Anne Öneş, geçimini sağlamak için gittiği Balıkesir’den
Ramazan Bayramı için dönmesini beklediği oğlunun tabutunu aldı. İş
kazası sonucu hayatını kaybeden Öneş, geride gözü yaşlı bir anne, 2 çocuk ve dul bir eş bıraktı.
Erzurum’un Uzundere ilçesine bağlı Ulubağ köyünde hemen her hanede bir ya da iki kişi elektrik işleri ile uğraşıyor. 250 haneli köyden çıkanlar Türkiye’nin çeşitli yörelerinde elektrik üzerine çalışan 80 şirket kurmuş. Direkten düşen, elektrik işinde çalışmak için giderken
trafik kazası geçiren ve elektrik çarpması sonucu her yıl bir ya da iki cenazenin geldiği köyde bugüne kadar 50 kişi hayatını kaybetmiş. 30 kişi de
iş kazası sonucu
sakat kalmış. Şimdi köyde, özellikle anneler çocuklarının artık elektrikçi olmasını istemiyor. Babadan oğula geçen elektrikçilik mesleğini devam ettiren köylüler
Zonguldak,
Ardahan, Balıkesir ve
Bolu gibi illerde çalışıyor.
Elektrik tesisatı kurulum,
bakım ve onarım işlerini yapan köylülerin çoğu ilkokul mezunu. Köylüler kalfa olarak başladıkları işlerinde ustalaştıktan sonra şirketleşiyor. Firmalar kendi köyleri başta olmak üzere Erzurum’un birçok köyünden götürdükleri kişiye
iş imkanı tanıyor. Dikkatsizliğin telafisinin olmadığı elektrik işinde kaza sonucu şimdiye kadar birçok
ocak sönmüş. Köyde, eşini, çocuğunu kaybedenler, yetim ve öksüz kalanların ağıtları yankılanıyor neredeyse. En son Giresun’da elektrik hattı çekerken direkten düşüp hayatını kaybeden Ahmet Acar’ın (27) yasını tutuyor köylüler. Bir hafta önce meydana gelen üzücü olayı
baba Dursun Acar’ın gözyaşları özetliyor. Ulubağ mezarlığında çocuğunun mezarı başında ‘Sen verdin sen aldın Allah’ım’ diyerek ağıtlar yakan baba Acar, geçimini sağlaması için gönderdiği oğlunu bir daha kucaklayamayacak olmanın üzüntüsü içerisinde.
Ulubağ köyünde her evde bir elektrik hikayesi var; elini öperek yolcu ettiği babasını bir daha göremeyen çocuklar, kocasını beklerken son kez tabutuyla karşılayan eşler, ölen çocuğunun hasretini geride kalan hatıralarıyla gidermeye çalışan anneler. Firdevs Öneş’in oğlu İbrahim Öneş, kardeşi Hüseyin Doğan ve yeğeni Zakir Akyüzkal 1998’de Zongultak’ta elektrik işini tamamladıktan sonra memleketi Erzurum’a dönerken araçla kaza yaparak hayatını kaybetmiş. 8 yıl önce yaşanan bu olayı hâlâ unutamadıklarına dikkat çeken Firdevs Öneş, “Ölenlerin hepsi benim canımdı. Çocuğum arkasında iki yetim bıraktı. Şimdi bu çocuklara biz bakıyoruz.” diyor. Ümmühan Tokel de (28) Zonguldak’ta tanışarak Mehmet Tokel ile evlenmiş. Gelin olarak Erzurum’a gelen Ümmühan Tokel, eşinin 2002 yılında çalışmak için gittiği Bolu’da elektrik çarpması sonucu hayatını kaybettiğini anlatıyor. Eşinin geride iki yetim bıraktığına dikkat çeken Tokel, “Elektrik direkleri kaldırılmalı. Elektrik hatları
toprak altında olmalı. Köyümüzdeki çoğu kişi elektrik çarpması sonucu öldü. Böyle devam ederse yakında köyümüzde kimse kalmayacak. Çok ocaklar sönecek.” diyor. Yaşanan acılar köydeki gençleri elektrikçilik mesleğinden de soğutmuş. Her yıl annelerin ağladığını anlatan 12 yaşındaki Mustafa Öneş “Büyüklerimiz elektrik çarpması sonucu ölüyor. Bu şekilde çalışarak ömrümüzü çürütmek istemiyoruz. Okuyup öğretmen, doktor olup hayatımızı kurtarmak istiyoruz.” diyerek yeni neslin mesleğe bakışını özetliyor.
Ulubağ köyünde elektrik çarpması yaklaşık 30 kişiyi de sakat bırakmış. Beli kırılan, ayağı tutmayan ve kolu kopan köylülerin hayatı tekerlekli sandalyeye mahkum. Gençlere ‘elektrikçi olmaktansa boş gezin’ tavsiyesinde bulunan kazazedeler en çok sigortasız
işçi çalıştıran firmalardan şikayetçi.
Muzaffer Aktaş, Ardahan’ın Göle ilçesinde elektrik çarpması sonucu direkten düşerek, eli kolu ve ayağı kırılanlardan. Günlük 30 ile 50 YTL arasında değişen yevmiye karşılığında çoğu gencin elektrikçilikle uğraştığını söyleyen Aktaş, “Bizim burada maaşa kanıyorlar. Bin 500 YTL maaşa kanıp sigortasız çalışıyoruz. Sakat kalınca da bize
bakan olmuyor.” diyor.
ÖMER SARI / TURKUAZ - ZAMAN