Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Bugün TV Ana Haber Bülteni’ne konuk oldu. Gündeme ilişkin açıklamalar yapan Dumanlı, havuz medyası olarak tabir edilen yayın organlarında, kendi ismi ve kardeşi üzerinden yapılan algı operasyonuna yönelik haberlere cevap verdi. "Kardeşim üzerinden algı operasyonu yapıyorlar" diyen Dumanlı, peşlerini bırakmayacağını belirtti.
İşte Dumanlı'nın açıklamalarından satır başları:
- Gazete yayınlarına baktığım zaman yüreğimi yakan şeyler oldu. Albayrak ailesi, size yapılan haksızlıklara karşı hukuk mücadelesi verilmişti, biz de sizi desteklemiştik. 28 Şubat sürecinde. Kardeşim, siz belli bir dönemde mağdur oldunuz, daha ortada bir şey yok, usulsüz taltif iddiasıyla gözaltına alınan emniyet müdürleri içerisinde benim de kardeşim varmış. Hâlâ benim tanıdığım gibiyseniz, hadiselere böyle yaklaşamazsın.
- Bir algı operasyonu yapılıyor. Sadece o değil. Bunlar çok ayıp. Arkadaşlık yaptığımız insanlar 9 aydır, Allah'a inançlarını, ahiretlerini riske edecek şekilde, bile bile insanlara iftira ediyorlar. Siz nasıl bir vicdanınızı kaybettiniz ki? Herhalde vicdanınızı şöyle rahatlatıyorsunuz. Harp hâli.
- Annem hiç istememişti kardeşimin polis olmasını. 80'li yıllarda bir polis tipi vardı. Gittiği restoranda yemek yer, parasını ödemez vs gibi. İdeolojik olarak kamplaşmış polisler vardı. Bir sene rahmetli annem tehir etti bunu ama sonunda kardeşim annemi ikna etti, polis oldu. 22 yıldır polis. 22 yılda bir kerecik soruşturma geçirmemiş. Kaç iktidar geçti. Bu tür yalanlarla insanları yıpratmaya gerek yok. Sicili hem pekiyi, 12 kere takdirname almış.
- 2007'de Afganistan'da görev yaptı, Afganistan emniyetini yetiştirenler arasında yer aldı. NATO'dan 2007'de üstün hizmet madalyası aldı. Dünya namına bir evi olmaz mı bir insanın. Benim kardeşimin bir evi yoktur, arabası 2005 model Nissan. Kaç kez değiştirmesini söyledim. 17 Aralık'tan sonra 3 kez sürgün ettiler kardeşimi.
- Benim de dünyada bir tek evim, bahçem yok. Bunu bir fedakarlık olarak söylemiyorum, hayat tercihidir benim için. Eğer Star'ı, Sabah'ı, Yeni Şafak'ı yöneten arkadaşlar, yüreği varsa aynı şeyi söylesinler. Buyurun son 5 yıllık, 10 yıllık mal varlıklarımızı ortaya koyalım. Milyarder oldunuz ama satılık kalem olmak zorunda değilsiniz. Nargilelerini tüttürürken sabaha kadar, fikrin fahişesi mi olursunuz, zamparası mı olursunuz, beni ilgilendirmez. Ama iftira etmeyin.
'BİZ DE HARAM YEMEDİK' DEYİN
- Eski mücahitler, 'haram lokma yemedim' lafı dokunduysa size, aynı cümleyi siz de söyleyin. Deyin, 'haram lokma yemedim'. O zaman vatandaş da sorsun, 'bu villalar, bu konaklar nereden geldi?'. Kardeşim bir sürü genel müdür var. Allah için genel müdürlük yaparken 10 milyar dolarlarla alınabilecek villayı kim alabiliyor. Kamu TV'sinde bir şeyler yapıyor musunuz, bazı havayolları, karayolları, kamu ajanslarından vs.. sizi neyle nemalandırıyorlar da bizim söylediğimiz 'haram lokma yemedik' lafına takılıyorsunuz.
- Bir polis memuruna bir maaş taltif yapıldığı zaman 45 lira ile 70 lira arasında bir miktar yansıyor. Ayakkabı kutularında yakalananların yanında ya da İranlı'nın verdiği bir bahşiş değildir bu taltifler.
- Biz niye yıllarca internet andıcı diye bir davayı tartıştık. Aynen yapılan buydu. Ben kardeşimin gözaltına alındığın yurtdışındayken, MİT'le irtibatlı olduğu iddia edilen ve inkar edilmeyen birtakım internet sitelerinde ve twitter hesaplarında gördüm. Devlet işini böyle mi yapıyor?
- Hukuk herkese lazım. Hukuksuzluk yapan önünde sonunda yaptığının cezasını çeker. Burada değilse ahirette çeker.
- Bu davayla ilgili en kritik merhale, emniyet müdürlüğündeki insan kaynaklarıydı. İnsan Kaynakları ne yapıyor, taltif istenen emniyet müdürleri ve amirleri neredeydi, ne yapıyordu, olayla ilgileri var mıydı vs bir süzgeçten geçiyor ve komisyona gidiyor. Taltif ön komisyonuna gidiyor. Benim kardeşimin çalıştığı daire, isimleri belirlemiyor, hatta çoğu kez bilmiyor.
- Benim kardeşimin bu dosyadaki dahli nedir ki gözaltına alıyorsun, suçlu gibi gösteriyorsun? İnsan Kaynakları işine bakan emniyet amiri soruşturmaya neden dahil değil?
- Savcı beye buradan sesleniyorum, burada sen valiyi, il emniyet müdürünü, ilk öneren amiri çağırmıyorsun ama doğru-dürüst bu hadisede kişilerle ilgili karar verecek konumda olmayan daireyi çağırıyorsunuz.
'SOYADI DUMANLI OLAN BİRİ VAR, ONU ALIN'
- Ben 'Soyadı Dumanlı olan biri var, onu alın.' denildiğini biliyorum aylar öncesinden. Şerefli bir polisin, bir iğnesi bir ipliği olmayan emniyet mensubunu, sırf kardeşim olduğu için sen alacaksın. Ben bekliyordum ama böyle saçma bir davadan beklemiyordum. Hukuk somut suça bakar.
- Elimdeki dosyalarda yaptığım incelemelere göre emniyet mensuplarına yılda 200 milyon taltif yapılıyor, 250 bin personele. 2014 yılının, bu senenin ilk çeyreğinde 155 milyon liralık taltif yapmışlar. Şu an görev yapan komisyon başkanı da kendi ismini yazdırmış. Eğer bu bir suçsa bugün bu işi yapanlar da bir suç işliyor.
- Çevik Kuvvet'e 5 maaş taltif denilmiş. Ne zaman, Gezi Olayları'ndan sonra. Bütün karakollara 3 maaş taltif yapılmış. İstanbul, Ankara, Diyarbakır, İzmir gibi büyük şehirlerde polis daha çok çalışıyor, devlet bu insanların aldığı maaşları yetersiz bulduğu için taltif yapıyor.
- Allah'tan korkun, 12 bin lira İranlı soytarının lokantaya bıraktığı bahşiş değildir. Ben buna dört dörtlük bir algı operasyonu dedim ama bu bir kirli operasyondur.
- Seyfullah Hacımüftüoğlu bey imzayı atıyor, Efkan Ala'nın o dönem yardımcısı, 'ceza gerektiren bir şey yok' diye. Diğer imza, Mehmet Kılıçlar beye ait. Ankara Valisi şimdi. Muhafazakar ama çok şey kaybetmiş, vicdanını, aklını kaybetmiş arkadaşlarıma soruyorum, sen şu anki Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliği'nin, şu anki Ankara Valisi'nin 'ceza gerektiren bir şey yok' diye altına imza attığı şeyi sen nasıl suçmuşsun gibi veriyorsun?
- Bizim millete söylediğimiz, beyin yıkama maksadıyla çıkarılan bu evrak-ı perişan algı operasyonu yapıyor, yalan söylüyor. Şu gazeteyi çıkaran arkadaşlara soruyorum, elinize hesap makinesini alın, ayakkabı kutularıyla bu rakamları bir kıyas edin. Madem bu kadar hassassınız. Bu villalar, konaklar, paralar...
- Olay bir kere bu değil. Kimlere ne taltif yapılmış? Eğer taltif almak suçsa, şu an bu fiili o görevi yapanlar işliyor.
- Bugün Gazetesi güzel yazmış, taltif komedisi. Bu niye bir komedi? Aşamaları söyleyeyim, her ilde, ilçelerde taltif inceleme komisyonu var. Bu il emniyet müdürlüğüne gidiyor, daha sonra valiliğe gidiyor. Vali bey üzerinde çalışıyor, 4. aşama Emniyet Genel Müdürlüğü İnsan Kaynakları. İnsan Kaynakları, elindeki sistemde tek tek her polisin sistemine girerek ayıklıyor, daha sonra 5. aşama olarak Taltif Ön Komisyonu'na gönderiliyor. O da kendisine gelen listeyi filtre ediyor ve 'bu olayın değeri bu mudur, karşılığı ne olabilir'e bakıyor. Bu komisyonun isimlerle ilgisi yok, bilmiyor bile. Burada sen valiyi, il emniyet müdürünü, ilk öneren amiri çağırmıyorsun ama doğru-dürüst bu hadisede kişilerle ilgili karar verecek konumda olmayan daireyi çağırıyorsun.
"TÜRKİYE'Yİ TIMARHANEYE DÖNÜŞTÜRÜR BU DÜŞÜNCE"
- 'Haram yemedik' diye bağıran polislerden rahatsızsanız siz de on misli sesinizi yükseltip 'Biz de haram yemedik' deyin. Biz de alkışlayalım.
- Hangi güç ve hakla toplumun bir bölümünün kökünü kazımaya çalışıyorsunuz? Bunun sonu yok. Her cemiyet, her tarikat bir gün paralel yapı diye suçlanabilir.
- Türkiye'yi tımarhaneye dönüştürür bu düşünce. Türkiye'nin eşit vatandaşları var. Etnik, dini tercihleri var. Kimsenin buna karışmaya hakkı yoktur, haddi de değildir.
- Eleştiriyorsanız Marmaray'dan geçmeyin diyor internet sitesinde. Sen vatandaştan aldığın vergiyle köprü, hava alanı yapıyorsun. İnsanlar tenkit edebilir. Buna karşılık 'O zaman geçme' denmez.
"DÜNYA TARİHİ DEĞER ÜRETENLERİ ANLATIR, DEĞER TÜKETENLERİ DEĞİL"
- Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi', 13.asra gitseydi ana haberleri'>Mevlana olurdur, Mevlana gelseydi Fethullah Gülen olurdu. İslam tarihinde bunun örneği çok. Bediüzzaman'a yapılmadık zulüm kalmamıştır.
- Siyaset nasıl hayatın tam göbeğine oturmuş? Hakikaten Bediüzzaman Hazretleri'nin 'Allahumme ecirna min şerri siyaset' duasını daha iyi anlıyorum.
- Ben bu dönemi biraz vicdana çağırma dönemi olarak görüyorum. Türkiye Fethullah Gülen'in kıymetini bilmiyor. Bu toplumun böyle bir sorunu var. Hayatını kaybetmeden kıymet bilmiyor. Yarın bir gün vefat ettiği zaman kıymetini anlayacaksınız. Dünya tarihi değer üretenleri anlatır, değer tüketenleri değil.
- Düşüncelerine katılmazsın ama iftiraya gerek yok, insanı üzen bu.
"MESLEĞİMİZİ DEVLETTEN ÖĞRENMEK ZORUNDA DEĞİLİZ"
- Ben Cumhurbaşkanı'na yakıştıramıyorum zamanında mesleğinde taviz vermeden arkadaşlık kurmuş biri olarak. Gazeteci herhangi bir devlet kurumundan, yöneticisinden akıl almamalı. Mesleğimizi devletten öğrenmek zorunda değiliz.
- Cumhurbaşkanı olduğunda bir yazı yazdım. 'Yeni bir sayfa açın' diye. Korkumdan değil. Tek korkulacak şey vardır, korkunun kendisi. Makamlar değişti, gelin yeni bir sayfa açılmalı dedim. Bu ülkeyi böyle germenin bir manası yok. Üslup bozmaya gerek yok. Üslup bozmaksa mesele, herkes bozabilir. Ama doğru değil.
- Cumhurbaşkanıyla eski hukuku olan bir insan olarak diyorum, artık yeter. Onca yalan, iftira, dedikodu, somut bir şey söyleyemedi. Bugün hepsinin içine Nuh Mete Yüksel kaçmış. Nuh Mete beyin çöplüğe attığı iddiaları bugün arkadaşlar yazıyor. Haşhaşi dediğiniz insanlar sigara bile içmeyenler, içki götürmemiş insanlardan bahsediyorsunuz. İçen insanlara bir şey söylemiş olarak demiyorum. Buna bir an önce son vermek lazım.