5651 sayılı ‘İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da önemli değişiklikler yapan ‘torba yasa’ tasarısı, “sorunlu alanları özgürlükleri gözeterek düzenleme” amacını ilan etse de, bunun zıttı sonuçlara yol açacak hükümlerle dolu.
Örneğin, kişisel hakkı ihlal olduğunu iddia eden kişi bir mahkeme kararı aldıktan sonra “aynı mahiyette” kişisel hak ihlali iddialarında başkaca bir mahkeme kararı almaksızın istediği kadar web sitesini kapattırabilecek. (5651 sayılı kanunun 9 uncu maddesine eklene 8. Bend) Çünkü söz konusu düzenlemede “aynı” denmiyor, “aynı mahiyette” deniyor. Söz konusu ihlalin mahkeme kararında belirtilen “aynı mahiyette” olduğuna kim karar verecek, bu durum nasıl denetlenecek, bu da belli değil. Bu durumun sansür dışında sonuçlara yol açması pek mümkün değil.
Telekominikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Başkanının kararları ile kapanan internet siteleri için sadece “sulh ceza mahkemesine gidilebilir” diye ucu açık bir hüküm getirilmiştir. Mahkeme ne kadar zamanda karar verecek, ne kadar süre beklenecek muğlaktır.
TİB Başkanı tarafından uygulatılacak kapatma kararına karşı hiçbir otomatik denetim mekanizması getirilmiyor. Mahkeme kararı aranmıyor. Veya bu karar başka bir yerde denetlenmiyor.
“Özel Hayatın Gizliliğinin ihlali” TCK’nın 134’üncü maddesinde düzenlenmiş olup, bu suç her olayda tek tek, bazen bilirkişi incelemesine başvurularak kararlaştırılacak, şikayete bağlı bir suçtur. Yani bir fiilin “Özel Hayatın Gizliliğinin ihlali” sayılabilmesi için ciddi bir incelemeye gerek vardır. Çok açık “özel hayatın gizliliğinin ihlali” sayılabilecek bir örnek vererek tüm uygulamaların bu kadar kolay tespit edilebileceğini iddia etmek hukuken mümkün değildir. Uç ve tekil nitelikteki örnekleri öne sürüp ceza hukukunun temel prensiplerinin külliyen yok sayılması, adaletsizliğin artmasından başka işe yaramaz.
Kişilerin veya kamu görevlilerinin suç olan, dolayısıyla gizli icra ettikleri rüşvet, yolsuzluk, irtikap gibi fiillerine dair bilgilerin yayınlanması, yani temel gazetecilik faaliyetinin “özel hayatın gizliliği”ne ilişkin bu denetimsiz hükümlerle engellenmesi işten bile değildir. Getirilen denetimsiz kapatma gücü, Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google, facebook, twitter gibi sosyal mecralar dahil, içerik üreten ve yayan ya da yayılmasına aracı olan sitelerin “özel hayatın gizliliğinin ihlali” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” gerekçeleriyle kapanmasının yolunu açıyor. O kadar ki, TİB “haklarım ihlal ediliyor” diye başvuran herkesin talebini kabul etmek, yani önce o siteyi kapatmakla memur ediliyor.
Karar olmadan uygulama
Mahkeme kararsız çok geniş alanlarda hak iddiaları ile ilgili hüküm verilerek erişim engellenebilecek. Ayrıca 5651 sayılı kanunun 9/A maddesinin 1,2,3,4,5,6,7n ci fıkraları kapsamında erişimin engellenmesi tam bir sansürdür. Bu, TİB Başkanı’nca yapılan engelleme gibi bir tür yargısız infazdır:
Herhangi bir özel veya tüzel kişi ile kurum veya kuruluş “hakkım ihlal oldu” şu siteyi kapatın diyince TİB hiçbir incelemeye girmeden doğrudan web sitesini kapatacak. Yani yargısız infaz kanun emri.
TİB kendisine yapılan başvuruda hak ihlali yapılıp yapılmayacağını incelemeyecek sadece şekli olarak bakacak. Şekli olarak talep uygunsa erişimin engellenmesi uygulanacak. Sonra 3 gün içinde mahkeme kararı getirmesi istenecek. Eğer mahkeme kararı getirilmezse site açılacak. Ama üç gün sonra mahkeme kararı getirmeden tekrar aynı web sitesinin kapatılmasını talep ederse TİB mahkeme kararı aramaksızın tekrar kapatma tedbiri uygulayacak. Bu durumda ilgili kişi konuyu takip ettiği sürece o web sitesi ebediyen kapalı kalabilir!
Fişleme imkanı
Erişim Sağlayıcılarda (TTNET, Süperonline, Türkcell gibi), yer sağlayıcılarda (Türk Telekom, Vodafone Net gibi), toplu kullanım sağlayıcılarda (internet kafeler) gibi. Tüm trafik bilgilerini, abonelerin hangi sitelere girdiğini, nerelere baktığını, hangi e-mailleri attığını vs. 2 yıl borunca tutacak. Bu veriler her istendiğinde TİB’e, emniyete, MİT’e verilecek.
Bu verilerin tutulması hala “Kişisel verilerin korunması”na ilişkin bir mevzuatı olmayan ülkemizde ciddi suiistimallere sebebiyet verebilecektir. Girilen sitelerin analizinden kişinin siyasi , kişisel vs. tüm analizleri yapılabilecektir. İnternete giren kişilerin güvenlikleri tehlikeye atılmaktadır.
TİB bir sansür devine dönüşüyor
TİB çalışanlarına MİT personeline sağlanan dokunulmazlık zırhı getiriliyor. Ulaştırma Haberleşme ve Denizcilik Bakanı müsaade etmediği sürece haklarında ceza davası açılamayacak.
TİB’e mevcut personelinin iki katı oranında personel tahsisi ediliyor. (Mevcut personel sayısı yaklaşık 190 kişi olan TİB’e YAKLAŞIK 290 Personel tahsis ediliyor. 45 yeni kadro veriliyor. 75 tane yaklaşık 15.000 TL maaş alacak sözleşmeli personel imkanı getiriliyor.
Kurum personelinin %20’si kadar geçici personel istihdam imkanı getirildi. Yaklaşık 170 civarı. (Kanunda Kurum BTK’dır. TİB Başkanlık olarak anılmaktadır. Burada Kurumun personel sayısı esas alınmıştır. Kurumun personel sayısı 850’nin üstündedir.)
Toplam: yaklaşık 290 kişi.
Söz konusu sayı, mevcut TİB personelinin yaklaşık iki katıdır. Kurulmuş, tıkır tıkır işleyen bir kuruma, kurumun iki katı kadar daha personel tahsis edildiği gibi, bunlar dokunulmazlık zırhına da büründürülüyor.
AYRICA, TİB Başkanı, komisyonda bu rakamları müteaddit sorulara rağmen doğru olarak vermiyor. %20 ’den kastın Kurum personelinin %20 si olduğunu bildiği halde bunu sanki başkanlığı personel sayısının %20’si gibi yansıtıyor. Plan Bütçe komisyonu üyelerine verilen bilgiler, yanıltıcı nitelikte. TİB tarafından yapılan güvenlik gerektiren işler alınan 170 geçici personel ile yapılacak. Bu durum ciddi güvenlik açıkları da meydana getirecektir. Daimi ve önemli işler sorumlulukları bile tartışmalı personele yaptırılacak. Bu kabul edilemez bir durumdur. Ciddi güvenlik zaafları oluşacaktır. Bu durumun düzeltilmesi ve geçici personel imkanının kaldırılması zorunludur.