Birlikte kafa yormak istiyorum.
Bir kere
Türkiye`nin Malezya'ya benzediğine eliniz mahkûm inanırdınız. Sonra da başlardınız
“bundan sonra ne yapacağız?” diye kara kara düşünmeye. Bir türlü çıkamazdınız işin içinden. Yer bitirirdiniz kendi kendinizi.
Bütün okulların ağzına kadar başı örtülü kızlarla dolu olduğunu sanardınız.
Örtülülerin açıklar üzerinde terör estirdiğini(!) öyle çok duyardınız ki, sonunda inanırdınız. Yıllar yılı özgürlükleri savunarak, ne denli yanlış yaptığınıza kanaat getirirdiniz. Hatta hatta despotlaşırdınız.
İnsanların sokaklarda gerçekten
oruç tutuyor / tutmuyor kavgaları yaptığını, birbirlerini gırtlaklamalarına ramak kaldığını sanardınız. Öyle endişelenirdiniz ki yazılıp çizilenlerden,
hasta olup oruç tutamasanız “beni de döverler” kaygısıyla ağzınıza bir lokma koyamazdınız.
Memlekette
içki satılan yerlerin hükümet baskısıyla kapatıldığı haberleri yayılırdı sık sık. İçkiden pek de haz etmediğiniz halde
“işler iyice kötüye gidiyor” diye geçerdi aklınızdan.
Korkardınız.
Başbakan'ın ülkesinden binlerce kilometre uzakta bir meczubun işini takip ettiğini okurdunuz.
“Hoppala!!! Memleketin bütün problemler bitti de bu mu kaldı?” diye hayıflanırdınız. Lüzumsuz yere kafayı memleketi yönetenlere takar, iktidarı başarılı bulsanız bile zararlı olduklarını savunurdunuz.
‘Fatiha’ suresinin ayetlerini okuyamayan insanların çağdışı bir ayrımcılığa tabi tutulduğunu, aç, susuz bırakıldığını duyduğunuzda bile araştırmaya ihtiyaç duymazdınız artık.
“Bu adamlardan herşey beklenir” noktasına geldiğinizden, kontrolsüz hezeyanlar yaşamaya başlardınız.
Eğer bu ülkede sizi gerçeklerden haberdar eden ve yalan haberleri deşifre etmeyi,
topluma verilebilecek mühim bir hizmet kabul eden basın - yayın kuruluşları olmasaydı, akşamdan sabaha Türkiye'nin
yönetim şeklinin değişeceğinden kaygılanır, anlamsız sıkıntılara saplanırdınız.
İran’a benzeme.. Malezyalaşma.. cumhuriyeti kaybetme.. laikliksiz kalma.. mahalle baskısında
boğulma.. istemediğiniz kıyafetlere bürünme.. özgürlüklerinizi, insanca yasama haklarınızı kaybetme.. sokağa çıkamama.. endişeleri içinde kıvranıp dururdunuz.
Belki de sonunda psikolojiniz tümden bozulur,
paranoyak olurdunuz.
Eğer bugün gerçekler en yalın halleriyle ortaya konulup, bu abuk sabuk iddialar kökten çürütülebiliyorsa, bunda
duyarlı medyanın büyük payı vardır.
Sizin, ülkenizin, neslinizin ruh ve beden sağılığı için, size gerçeklerden haber veren medyaya
SAHİP ÇIKIN LÜTFEN.