“Siyasetçilerimiz hakim olmadıkları konular hakkında yorum yapmaktan geri durmalıdır.” dedi. Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Ali Karamanlı da bütün İslam tarihçilerinin Peygamberimiz’in (sas) Mekke’ye girerken sakalı eğilmekten devesinin başına değecek kadar mütevazi olduğunu rivayet ettiğini anlattı. İslam tarihi esasları, Kur’an tefsiri ve ayetlerine bakıldığına Efendimiz’in hayatının hiçbir döneminde gurura kapılmadığının görüldüğünü vurgulayan Karamanlı, “Dolayısıyla Efendimiz’e gururlandığından dolayı bir ikaz yapılmadığını görüyoruz. Hiçbir kaynakta bu şekilde bir bilgi yok.” diye konuştu. Siyasetçilerin zaman zaman emin olmadığı konularda bu şekilde yorumlarda bulunabildiğini ancak onların bu sıkıntılı yorumlarına cevap verenin olmadığını ifade etti.
"KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ"
Ala'nın garip sözlerine bir tepki de İlahiyatçı Mustafa Yılmaz'dan geldi. Yılmaz, Peygamber Efendimiz'e gurur isnadının kesinlikle kabul edilemez olduğunu söyledi.
İlahiyatçı Yılmaz, Ala'nın konuşmasında geçen ayete de açıklık getirdi. O emrin şahsen Peygamber Efendimiz'e değil, onun mübarek şahsı üzerinden ümmete verildiğini belirtti.
Yılmaz, Efendimiz'in Mekke'ye gururla değil tevazu içinde girdiğini şu sözlerle anlatı: "Allah Allah Resûlü (s.a.s.) Mekke'yi feth ettiğinde Mekke'ye girerken, Mekke'yi teşrif ederken tevazundan başını öne eğmiştir. Ve oradaki insanlara kendisine daha evvel çeşit çeşit işkence yapan, eza yapan, zorluk çıkaran insanlara katiyen sert bir muamelede bulunmamıştır. 'Bugün size kınama yoktur' demiştir.' Hepiniz serbestsiniz' demiştir. Allah Resûlü'nün (s.a.s.) bu tavrını gören bu özel seçkin mümtaz tavrını gören Mekke halkı o zamana kadar Müslüman olmamışsa Allah Resûlü'nün bu tavrından dolayı İslamiyet'i seçmişlerdir."
AKP Gençlik Kolları’nın İstanbul Eyüp’te düzenlediği sahur programına katılan İçişleri Bakanı Ala, seçim zaferlerinden gururlanmamaları gerektiğini söylemişti. Hızını alamayarak Hz. Muhammed’in (sas) Mekke’nin fethi sırasında gurura kapıldığını ve Allah tarafından ‘İstiğfar et, Allah tövbeleri çokça kabul edendir.’ diye ikaz edildiğini iddia etmişti.