Lüksemburg'da
pazartesi gününe AB üyesi
ülkelerin dışişleri bakanlarını ayda bir buluşturan Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi ile başlanacak. Toplantının, dönem başkanı
Avusturya tarafından hazırlanan ve genel işler kısmını ilgilendiren resmi
gündeminde AB devlet ve hükümet başkanlarının Brüksel'de 15-16 haziranda yapacakları zirvenin hazırlıkları ve göçmenlere karşı izlenecek ortak
politika bulunuyor.
Dış İlişkiler Konseyi kapsamında da
Ortadoğu barış süreci,
Afrika, Batı
Balkanlar,
Lübnan,
Irak ve
İran konuları ele alınacak. AB dışişleri bakanlarının en önemli gündem maddesini, aynı gün
Türkiye ile yapılması planlanan Ortaklık Konseyi,
Hükümetler Arası
Konferans, fiili
müzakerelerin bilim ve araştırma faslında başlatılması ve tüm süreç tamamlanıp
katılım anlaşması imzalanana kadar geçici olarak kapatılması oluşturuyor.
İlgili fasılda Brüksel'deki AB Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) düzeyinde üzerinde uzlaşma sağlanamayan AB ortak tutum belgesinin hazırlanması,
Kıbrıs Rum kesiminin ısrarlı tutumuyla siyasi düzeyde dışişleri bakanlarına bırakıldı. AB dönem başkanı Avusturya'ya yakın kaynaklar, bu sonuçtan üzüntü duyulduğunu, diplomatik çabaların hafta sonunda da sürdürüleceğini ve kendi görev sürelerinde Türkiye ile en azından 1 fasılda müzakere sürecinin tamamlanmasının öngörüldüğünü belirtiyor. AB içinde yalnız kalmış bir görüntü verse de süreci şimdiye dek belirsiz tutmayı başaran Kıbrıs Rum kesiminin, hem Türkiye, hem AB iç siyasi şartları açısından iyi bir zamanlama yakaladığını düşündüğü, Türkiye ile AB arasında en üst düzey karar organı olması dışında fazla anlam taşımayan Ortaklık Konseyi ile ilgili ortak tutum belgesi üzerinde uzlaşma görüntüsü verse de benzer isteklerle masaya oturduğu bilim ve araştırma faslının ortak tutum belgesinde bunu yapmamış olmasının, son dakikaya kadar pazarlık gücünü tutma arzusunu yansıttığı ve fiili müzakerelerin başlangıcında süreci siyasi çıkarlarıyla doğrudan bağlantılı hale getirme isteğiyle hareket ettiği belirtiliyor.
COREPER toplantılarında sık sık pozisyon değiştiren Rum tarafı, daha önce bu yönde bir prensip uzlaşması yakalanmış olmasına rağmen bilim ve araştırma faslında müzakerelerin aynı gün kapatılmasına karşı çıkarak, Türkiye'nin
liman ve havaalanlarını kendi gemi ve uçaklarına açmasına, siyasi ilişkilerin normalleştirilmesine ve uluslararası kuruluşlara üyeliğinde karşılaştığı engellerin kaldırılmasına endekslemek istemiş, dönem başkanı Avusturya tarafından sunulan tüm yapıcı önerileri ilginç gerekçeler ileri sürerek reddetmişti.
ORTAKLIK KONSEYİ
Krize dışişleri bakanları seviyesinde çözüm bulunması durumunda aynı gün Lüksemburg'da TSİ 17.30'da yine aynı seviyede Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplanacak. COREPER seviyesinde uzlaşılmış olsa da AB dışişleri bakanları
tarafından değiştirilmesi mümkün olan toplantıyla ilgili AB ortak tutum belgesinde, Türkiye'nin reformları hızlandırması,
sivil-asker ilişkilerini normalleştirmesi, dini azınlıklara daha fazla
özgürlük sunması,
Gümrük Birliğini 10 yeni AB üyesine genişleten Ek Protokolün eksiksiz uygulanması, komşu ülkelerle ilişkilerin normalleştirilmesi ve AB-NATO işbirliğinin engellememesi gibi talepler yer alıyor.
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül, Dönem başkanı Avusturya'nın
Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik ve AB
Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'in ortak basın toplantısıyla noktalanacak Ortaklık Konseyinin ardından bilim ve araştırma başlığında muhtemel fiili müzakereler için Hükümetler Arası Konferans toplanacak. İlgili AB müktese
batının sınırlı olması nedeniyle, süreç tüm başlıklarda tamamlanıp katılım anlaşması imzalanıncaya kadar bilim ve araştırma faslının geçici olarak kapatılması aynı gün içinde mümkün olacak.
Diğer
aday ülke
Hırvatistan da planlamaya göre Türkiye'nin ardından Lüksemburg'da bilim ve araştırma faslının müzakerelerini tamamlayacak. Türkiye'nin aksine Hırvatistan'la müzakerelerde AB ortak tutum belgesi üzerinde uzlaşma bulunuyor.
AB kaynakları, eğitim ve kültür faslında ise Türkiye'nin tutum belgesini sadece 2 hafta önce AB'ye ulaştırdığına ve AB Komisyonuyla üye ülkelerin gerekli çalışmayı tamamlamadığına dikkati çekerek, müzakerelerin çok büyük ihtimalle Finlandiya'nın dönem başkanlığına kaldığını belirtiyor.