Amaç;
darbe sopası göstererek, bir
toplum mühendisliği projesiyle AK Parti'yi dövmekten beter etmek,
seçim sandığına
sedye ile götürmek. Bu arada
ülke karışırmış.. bir savaş macerasına sürüklenirmiş.. insanımız kutuplaşırmış.. hiç umurlarında değil.
Şu
şehit cenazelerindeki gözü dönmüşlüğe, saygısızlığa bakın mesela.
Hükümet yuhalanıyor. En çok seveninin bulunduğu Manisa'da
Bülent Arınç gibi bir insana,
Meclis Başkanı'mıza
hakaret ediliyor. Bu bir saldırı, bu bir provokasyon. Sayın Arınç sakin davranmasa
halk birbirine girer. Zaten istenen de bu. Ve 9. Cumhurbaşkanı Sayın
Demirel, "Bunlar milletimizin reaksiyonudur" diyor. Konumu itibarıyla milleti sağduyuya çağırması gereken bir insan, saygısızlığa ve hukuksuzluğa kılıf biçiyor.
MHP lideri Sayın Bahçeli'ye seslenmek istiyorum. Terör konusunda, şiddete bulaşmama konusunda hep sağduyulu davrandı.
Cami avlusunda partisinin işaretini yapan gelenekten, edep ve adaptan yoksun adamlar var. Aynı sorumluluğu bir daha gösterip, o adamların partisiyle bir ilişkisi bulunmadığını, MHP'nin şehit cenazelerini istismar edenlerle bir işinin olmadığını açıklaması lazım.
Gerçekten bir
akıl tutulması yaşıyoruz.
Yargı, Silahlı Kuvvetler, üniversiteler ve muhalefet partileri savunulamayacak konumlara savruldular.
Bir 367 rakamı,
Anayasa Mahkemesi'ne olan güveni en alt sıralara indirdi.
Darbe tehditli
sanal muhtıralar, halkı kitlesel reflekse çağıran
bildiriler, sanki askerin hükümetle bir hesaplaşması varmış gibi bir görüntü, öncelikle Silahlı Kuvvetlerimizi yıpratıyor.
Medya önünde tartışılan
sınır ötesi operasyon konusu neredeyse 'askerden yana mısın, hükümetten yana mı?
Yoksa savaşa karşı mısın?' diye abuk sabuk bir soruya dönüştürülüyor. Sanki
terörün kesin çözümü bir sınır ötesi operasyona bağlıymış, Irak'a girilince
Türkiye Güneydoğu meselesini kesin çözecekmiş gibi bir yaklaşım var. Irak'a girmek düpedüz savaşa girmektir. Bunun bir tuzak olduğunu aklı başında herkes görüyor iken, buna karşı çıkmak neredeyse vatan hainliği ile denk tutulacak.
Önceki gün yapılan
güvenlik zirvesinde 'hükümet ile
Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki çalışmaların tam bir uyum ve eşgüdüm içerisinde yürütüldüğü' ifadesine herkesin saygılı kalması lazım. Mesela
Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine gece yarıları bildiri koyma yanlışına neden son verilmiyor? Uyum ve eşgüdümle bu davranışın ne alâkası var?
Asker sözünün eridir. Ben iddia ediyorum, Genelkurmay Başkanı'mız, güvenlik zirvesi sonuç bildirisinde yer alan yukarıdaki ifadeyi bizzat söylesin, şehit cenazelerinde kimse hükümet aleyhine gösteri yapma cesareti bulamaz. Çıksın Sayın
Büyükanıt, 'hükümetimiz,
terörle mücadelede ne istiyorsak veriyor, bize her türlü desteği sağlıyor. Terörle mücadelede asker, hükümet, yargı, polis, devletin bütün kurumları el eledir. Şehit cenazelerindeki
gösteriler terörle mücadeleyi zaafa uğratır' desin, Türkiye o saat rahatlar.
Ülke olarak,
yönetim olarak elimizde çok basit, makul çözümler olduğu halde, bir akıl tutulması ile kendimize yazık ediyoruz.
Makul çoğunluk bir istikrar abidesi gibi vakarla dik ve sakin dururken, siyaseten gözü dönmüş bir
azınlık, sonu nereye varırsa varsın diyerek kızgınlık ve
öfke ile sağa sola saldırıyor.
Gelin bir cümlede buluşalım: Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığında samimi olalım.
Hüseyin Gülerce/Zaman