Başsavcılıkta bir aydır bekleyen
dosyanın medyada haberlerinin çıktığı gün
mahkemeye gönderilmesi dikkat çekti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın
CHP'nin
Kanaltürk'e yasadışı yollardan aktardığı 3 milyon YTL ile ilgili dosyayı suç duyurusunda bulunmadan
Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na göndermesi hukukçular arasında yeni bir
tartışma başlattı.
Kapatılan
Refah Partisi (RP) hakkındaki 'kayıp trilyon
davası'nın başsavcılığın talebi üzerine açıldığına dikkat çeken hukukçular, siyasî partiler arasında çifte standart uygulanmasının tarafsızlık ilkesi ile bağdaşmadığını vurguluyor. Bu arada Yargıtay tarafından önceki gün internet sitesinden yapılan açıklama da yeni soru işaretlerinin doğmasına yol açtı.
Maliye, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı paralarla ilgili dosyayı 20
Mart 2008'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. 1 aydır başsavcılıkta bekleyen dosyanın haberin basında yer aldığı
pazartesi günü saat 16.00 sularında teslim edildiği öğrenildi. Belgelerle ilgili süreç, dosya
Anayasa Mahkemesi Kararlar Müdürlüğü'nden geçtikten sonra başlayacak.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr.
Mustafa Kamalak, Başsavcı'nın dosyayı haberlerden sonra mahkemeye göndermesini basının gücü olarak yorumluyor. Kamalak, "Eski Yargıtay Başsavcısı
Vural Savaş, DSP'ye beş kez ihtar verilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Dava açmadı. Kendisi de
emekli olduktan sonra DSP'den
milletvekili adayı olmuştu. Başsavcı, CHP'ye sempatik yaklaşım içerisinde bulunmuş olabilir." şeklinde konuşuyor.
RP'ye farklı, CHP'ye farklı
uygulama
Yüksek Mahkeme'ye belgeleri gönderen Yargıtay Başsavcısı'nın CHP hakkında suç duyurusunda bulunmaması ise tartışma konusu. RP'ye açılan 'kayıp trilyon' davasında süreç farklı işlemişti. RP kapatıldıktan sonra
Maliye Bakanlığı'nın
raporu üzerine dönemin Yargıtay Başsavcısı
Vural Savaş,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu. Savaş'ın suç duyurusu üzerine RP Genel Başkanı Necmettin Er
bakan başta olmak üzere parti yöneticileri hakkında 'kayıp trilyon' davası açılmıştı. Bu davada Anayasa Mahkemesi süreci işletilmemişti. Prof. Dr. Mustafa Kamalak, "Anayasa Mahkemesi kararına ihtiyaç duyulmadan dava açıldı. RP davasındaki uygulama doğruysa CHP konusunda da aynı mekanizma işletilmeli." diye konuştu. Eski Yargıtay Savcısı
Ahmet Gündel ise CHP'nin aktardığı parayla ilgili olayın bir ceza
soruşturması konusu olduğuna dikkat çekti. Savcılıkların Anayasa Mahkemesi ya da başka bir kurumun kararını beklemesine gerek olmadığına işaret eden Gündel, "
Ceza hukukunda suç tespiti yapılırsa soruşturma süreci için herhangi bir izin süreci bulunmuyor. Dokunulmazlık engeli ortaya çıkarsa o süreçte bunun değerlendirilmesi gerekir.
Erbakan olayında da böyle oldu. Siyasi partinin merkezi, hesapların tutulduğu yer yani suç yeri Ankara olduğu için buradaki başsavcılık görevli." dedi.
CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı paralarla ilgili Anayasa Mahkemesi'nde izlenecek süreç de belli oldu. Mahkeme, CHP'nin incelenmeyen 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllarına ait hesaplarını mercek altına aldı. Raportörler, Kanaltürk'e aktarılan parayla ilgili CHP'nin
faturalarını tek tek
kontrol edecek. Kanaltürk'e
havale edilen ancak belgelendirilmeyen ya da havale edilen tutar kadar
sahte belge düzenlendiyse bunlar rapora yansıtılacak. Gönderilen paraların faturası gösterilemezse CHP için sıkıntılı günler başlayacak. Raporun Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç'a sunulmasının ardından belirlenecek bir toplantı gününde üyeler, faturalandırılmayan 3 milyon YTL'nin hibe ya da
bağış olup olmadığını inceleyecek. Hazine'ye irat (alacak)
kayıt edilip edilmemesine karar verilecek. Havale edilen parayla ilgili başka faturalar düzenlendiyse sahtecilik suçu söz konusu olacak. Anayasa Mahkemesi gerekirse ceza davası açılması için savcılıklara suç duyurusunda bulunacak. Ceza davası açılırsa, CHP lideri
Baykal ve parti yöneticilerinin dokunulmazlığının kaldırılması için Meclis'e fezleke gönderilmesi gerekecek.
Ceza davası süreci de başlayabilir:
Anayasa Mahkemesi, dosyayı CHP'nin 2004-2005 muhasebe kayıtlarıyla birlikte incelenmek üzere raportöre teslim etti. Maliye Bakanlığı
Gelir İdaresi Başkanlığı, CHP ile Kanaltürk arasındaki yasadışı ilişkiyi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na da bildirdi. Başsavcılığın,
siyaset yasağıyla sonuçlanabilecek bir ceza davası açması söz konusu. Konuyla ilgili detaylı belgelerin yer aldığı dosya 20 Mart 2008 itibarıyla da
siyasi partilere
kapatma davası açan Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın önünde. Yalçınkaya, dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne ilettiğini açıkladı. RP'yle ilgili 'kayıp trilyon' davasında ise Yargıtay Başsavcılığı devreye girerek dava sürecini başlatmıştı.
3 trilyonluk havalenin faturası yok:
CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı 4 trilyonun tam 2 trilyon 922 milyar 109 milyon 86 liralık kısmının faturası yok. Bu para, Kanaltürk'ün hesaplarında başka kişi veya kurumlardan alınmış gibi gösterilmiş. Kayıtlara göre, Alınan Avanslar Hesabı'nda yer alan borç halen devam ediyor. Belgelendirilen 1 trilyon 180 milyarın fatura tarihi ise 31
Mayıs 2005. '020199' No'lu faturadaki hizmetler şöyle sıralanmış: "Atatürk'ün kurduğu partinin öyküsü belgeseli.
Araştırma, planlama koordinasyon. Röportaj, bilgi, belge."
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan: Tespitler, ilgili makamlara gönderildi
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı parayla ilgili hukuki sürecin sürdüğünü söyledi.
Endonezya Parlamentosu Vergi Komitesi'ni kabul eden Unakıtan, gazetecilerin CHP'yle ilgili sorularına muhatap oldu. Unakıtan, CHP'nin Kanaltürk Televizyonu'na aktardığı 4,1 milyon YTL'nin 3 milyon YTL'lik kısmına ait faturanın olmadığının hatırlatılması üzerine, "Gelirler Dairesi Başkanlığı başvuruyu gerçekleştirdi. Tespitlere yer verilen raporunda inceleme neticeleri var. Partiyle ilgili konu Anayasa Mahkemesi'ne ulaştı." diye konuştu. Bakan, "Bir
usulsüzlük var mı?" şeklindeki soruya ise şu karşılığı verdi: "Herhalde. Tespite dair bir rapor var ki ilgili mercilere gönderildi."
ZAMAN