Türk insanı’nın bir özelliği var:
Sandıkta atacağı oy’a müdahale istemiyor.?Baskı, tehdit, telkin veya
tavsiye... Asla istemiyor.
Hatta gidip tersini yapıyor.
60 yıldır böyle.
Değişik bir insan bu.
Demirgırat’ın böğrüne mühürü bastığı gündenberi, bildiğinden hiç şaşmadı.
Ama baktı ki Ecevit’e suikast var, hemen gitti, Ecevit’e oy verdi.
Baktı ki
Evren Paşa “
Özal’a oy vermeyin” diyor, koştu Özal’a oy verdi.
Baktı ki 27
Nisan muhtırası var, gitti inâdına Tayyip dedi.
***
Böyle bir insan, rüşvetle oy verir mi?
Beyaz
eşya dağıtımı, kömür ve erzak yardımı, böyle bir insanı etkiler mi?
Pardon...
Etkilese bile “dikkat,
satılık oy var” diyenlere karşı, tepkisiz kalır mı?
Türk insanı, çeşitli kusurlarına rağmen oy konusunda çok hassas.
- Oy, onun namusu.
***
Şuraya gelmek istiyorum.
Seçmene rüşvet dağıtılıyor diyenlere Türk insanı ne kadar
öfke duyuyorsa, rüşvet izlenimi verenlere de o kadar öfke duyuyor.
Yâni, işi tadında bırakmak lâzım.
Tıpkı bunun gibi, yolsuzluk lâfından nasıl kusmak geldiyse,
incir çekirdeğini doldurmayan karşı saldırılardan da o kadar kusmak geldi.
Biz ne yazarsak yazalım,
seçmen bunun bir telkin olduğunu hissettiği an, derhal kafasını çevirecektir:
- Bana karışma, kendi işine bak.
Bunu hâlâ öğrenemediğimiz içindir ki, kaç seçimdir ne dediysek tersi çıkıyor.
RAUF TAMER-POSTA