Taslağın bu haliyle
yasalaşması halinde Türk basın sektörünün
ortaklık yapısında ilginç değişiklikler yaşanacak.
Örneğin
Doğan Grubu elindeki iki televizyon kanalından birisini elinden çıkarmak zorunda kalacak. Ya da her ay 400 bin TL idari ceza ödeyecek…
Madde şöyle: “Bir gerçek veya tüzel kişinin doğrudan veya dolaylı hisse sahibi olduğu medya
hizmet sağlayıcı kuruluşların yıllık toplam ticari
iletişim geliri sektörün toplam ticari iletişim gelirinin yüzde 25’ini geçemez.
Bu oranı aşan gerçek veya tüzel kişi 90 gün içinde oranın altına inecek şekilde medya hizmet sağlayıcı kuruluşlardaki hisselerini devreder.” Bu kurala uymayanların her ay başına 400 bin TL ceza ödeyeceği yazılı maddede…
Ticari iletişim gelirinden kasıt, televizyon ve
radyolara verilen reklam geliri. Ve esas alınacak rakam da RTÜK’e bildirilen reklam geliri olacak.
Doğan acısından bu maddenin ne denli anlamlı olduğunu anlamak için bu gruba ait kanalların
pazar paylarını bilmek gerekiyor.
Pazar payları açısından durum şöyle:
Televizyonlarda harcanan her yüz liralık reklam harcamasının 24 ile 30 lirasını (yıllara göre değişiyor elbette)
Kanal D, 10 ile 12 lirasını
Star televizyonu elde ediyor. Diğer kanallarıyla birlikte toplam pastadan aldığı pay yüzde 40’ı buluyor. (Örneğin 2008 yılında RTÜK’e bildirilen reklam gelirlerinin toplamı 1 milyar 706 milyon TL idi. Bu rakamın 688 milyon TL’si Doğan Grubu kanallarına aitti. 2009 yılındaki rakamlarda yüzde 40’lik oranın devam ettiğini gösteriyor.)
Yazılarımda da dile getirdim.
Medya sektöründe tekelleşme eğilimlerinin önüne geçmek için kuruluşların reklam pastasından aldığı paya yönelik sınırlamalar getirilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Ancak bu uygulamanın bence Doğan acısından anlamı şu: Yılda 5 milyon TL cezamı öderim, kanalımdan vazgeçmem!
Gördüğünüz gibi yasa daha çıkmadan nasıl delineceğini konuşuyoruz!
***
Ayrıca, ithalat, ihracat veya
finans şirketlerine ortak olanların televizyon kuruluşlarına sahip olamayacağına dair, uygulanamayan madde kalkıyor. Bu madde Çalık ve
Doğuş grupları acısından rahatlatıcı. Sadece borsa aracı kurum sahibi olanlara yönelik bir
yasak geliyor.
Bir başka nokta,
yabancılara getirilen sahiplik sınırının yüzde 25’ten yüzde 50’ye çıkarılması. Türk televizyon kuruluşlarının yabancı
sermaye acısından cazip hale geleceği söylenebilir.
***
Taslaktaki bir madde var. Mevcut yasada nasıl
tarif edilmiş emin olamadım. Deniliyor ki, yayınlar, “Alkol,
tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi
bağımlılık yapıcı madde kullanımı ve
kumar oynamayı özendirici nitelikte olamaz.”
Alkol üzerinde durmak gerekir. Gençlerin
alkolden uzak durmasını sağlamak için gerekli
yaptırımlar ve özen gösterilmeli. Ancak, alkol ile uyuşturucunun aynı kefeye konulması doğru değil. Türkiye’nin bir alkolizm ile mücadele sorunu yok. Düşünün bir dizide bir yemek sırasında alınan
içki bile alkolü özendirici yayın kapsamına girebilir…
Neyse elimizde bir
taslak var. Sonra bu tasarı olacak. Sonra da
kanun. Taslak nasıl kanunlaşır, kaç günde bu iş sonuçlanır bilmiyorum. Ama her bir maddesi üzerinde tartışacak kadar
vakit var en nihayetinde.
YAVUZ SEMERCİ-GAZETEPORT