Ben yine dememiş olayım
Eskiden çok daha sık medya haberleri verir, medya eleştirisi yapardım.
İnternette medya haberlerine ağırlık veren onlarca
site ânında görüntü yapmaya başlayınca bu alandan kendimi geriye çektim. Daha zevkli, daha keyifli konularla meşgul oluyorum...
Sükût orucumu
Ertuğrul Özkök'ün Kulis'ten 'dedikodu yeri' diye bahsetmesi bozdu. Üç gün önce, Kulis'in girişinde, şu satırlarla bu yüzden karşılaştınız:
“
Ertuğrul Özkök'e göre şu anda bir dedikodu yazısı okuyorsunuz. Kulis tiryakisi olduğunu bilmesem bu sütuna hiç göz atmadığını bile düşünebilirim. Etrafımda olup bitenlerle ilgiliyim, işittiğim, okuduğum veya gözüme çarpanlardan sizin de ilginizi çekecekleri buraya taşıyorum… Fakat dedikodu? Iııh… / 'Dedikodu yazıları yazıyor' diye t
akılarak beni küçümsemeye çalışıyor galiba… Biz eski arkadaşız, aldırmam…
“Sözgelimi,
Sabah'tan ayrılan bir grup tarafından çıkarılan bir günlük gazetenin ülkemizin en büyük medya grubu tarafından satın alındığını yazarsam, bu alış-veriş henüz resmen ilân edilmediği için, yazdığım 'dedikodu' sınıfına mı girmiş olur? (..) Sanmıyorum. Daha önce aynı grupla ilgili yazdıklarım doğru çıkmamış mıydı; hem de grubun en yetkili ağızları tarafından işitilir işitilmez 'Doğru değil'
itirazıyla karşılandığı halde?”
Dün yeni bir gelişme yaşandı ve pek çok
internet sitesi adımı da kullanarak “Dedikodusu gerçek oluyor” haberini yaymaya başladı:
Kemer Yayıncılık ve
Gazetecilik AŞ hisselerinin zaten bir bölümüne sahip olduğu
Bağımsız Gazeteciler Yayıncılık AŞ'nin bütününü satın alma konusunda görüşmelere başlamış; durumu İMKB'ye bildirmiş...
Kemer AŞ,
Doğan Gazetecilik AŞ'nin hâkim hissedarı olduğu bir şirket; Bağımsız AŞ de da
Vatan gazetesini çıkaran şirket oluyor. Kulis'te “Alış-veriş henüz resmen ilân edilmediği için, yazdığım 'dedikodu' sınıfına mı girmiş olur?” diye sormuştum ya; işte resmi işlem şimdi başlatılmış oluyor. Benden üç gün sonra...
Hürriyet yayın yönetmeni istediği kadar “Dedikodu yazıyor” desin fark etmez; aslında pek çok konuyu, ilgi alanım dışındaysa, zahmete katlanıp yazmıyorum… Ertuğrul Özkök üstüme gelmeseydi, Vatan'ın
Doğan Grubu tarafından satın alındığını da yazmazdım...
Ne demek istediğim daha iyi anlaşılsın diye bir bildiğimi daha sizlerle paylaşmak isterim: Doğan
Medya Grubu Vatan'ı satın alma işlemini başlattı ya, bu bir ön
hazırlık… Grup aslında Vatan'la birlikte sahip olduğu beş gazeteyi elinden çıkarmaya hazırlanıyor. Posta,
Milliyet, Vatan, Fanatik ve
Radikal bir paket haline getirilip, büyük ihtimalle, grubun stratejik ortağına satılacak…
Doğan Medya Holding'in 'stratejik ortağı'nı herhalde biliyorsunuz, değil mi:
Alman Axel Springel Grubu… Yıllar öncesinde Almanların en fazla şikâyet ettikleri konu Hürriyet'in
Almanya baskısıydı; Almanya'da yüz binin üzerinde satan Hürriyet'in, Türk televizyonlarının
Türkiye sınırları dışında izlenemediği o dönemde, Türklerin Almanya'ya entegrasyonu önündeki en büyük engel olduğu kanısındaydı Bonn… (Bu anlattığım dönemde Almanya birleşmemiş, başkent henüz
Berlin olmamıştı).
Şu yakınlarda başka kıdemli Hürriyetçiler ile birlikte grupla ilişiğinin kesildiğini işittiğim Ertuğ Karakullukçu, Hürriyet-Almanya'yı İstanbul'da hazırlardı. Doğan Grubu ile Almanya yakınlaşması Ertuğ Karakullukçu görevden alınıp Hürriyet'in Almanya baskısı başka ellere teslim edildikten sonra başladı. İki ülkenin en büyük medya grupları bugün tam bir 'stratejik
ortaklık' ilişkisi içerisindeler…
Posta, Milliyet, Vatan, Fanatik ve Radikal satılıp da ne olacak? Bu soruyu soruyorsanız haklısınız. Ben etrafa sorduğumda şu cevabı aldım: Doğan Grubu, bu beş gazeteyi elden çıkardıktan sonra, oradan elde edeceği parayla, Sabah Grubu'nu satın almak niyetinde. Satılması düşünülen her gazetenin Sabah Grubu'nda bir mukabili var çünkü…
Şöyle bir medya tablosu için şimdiden hazırlık yapsak iyi olacak: Hürriyet ve grubun geride kalan gazetelerine Sabah ve satın alınması düşünülen öteki gazeteleri ekleyin...
Kanal-D ve
Star kanallarına atv'nin de katıldığını düşünün… Geri kalan önemli beş gazeteyi de sizden satın alan 'stratejik ortak' Springel çıkarıyor olsun…
Bunların konuşulduğu ortamlarda hep itiraz eden birileri çıkıyor
doğal olarak. En fazla serdedilen görüş de, ne kadar hırslı olursa olsun hiçbir medya patronunun bu denli büyük bir gücü elinde tutma hevesine kapılmayacağı oluyor... Bazıları da, sandıktan kim çıkarsa çıksın, kurulacak hükümet ve başbakan, ülkede mevcut medya organlarının neredeyse bütününü tek bir patronun güdümüne sunmaz diye akıl yürütüyor…
Siz yine de kulaklarınızı açık tutun...
TAHA KIVANÇ - YENİŞAFAK