Ukrayna ile
Rusya arasında yaşanan doğalgaz
krizi, enerjide dışa bağımlı ülkeleri yeni bir durum değerlendirmesine itti. Bir süre enerji darboğazıyla karşı karşıya kalan
Avrupa Birliği, kaynak çeşitliliğine gideceğini açıkladı. Kriz, doğrudan gaz sıkıntısı yaşamamasına rağmen
Türkiye’de de büyük bir endişeye yol açtı. Elektriğin yaklaşık yüzde 40’ının doğalgazdan üretilmesi endişelerin temelini oluşturdu. Muhtemel bir gaz kesintisinin, elektrik darboğazının yanı sıra, sanayi ve konutlarda ciddi
üretim ve
ısınma sorunlarına sebep olacağı dile getirildi. Bütün bunları göz önünde bulunduran
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 10 yıllık bir
eylem planı hazırlıklarına başladı. Türkiye’nin enerji potansiyelinin sadece üçte birinin kullanıldığına dikkat çekilen çalışmada, arz güvenliğinin sağlanması için
yerli kaynaklara ağırlık verilmesi gerektiği belirtildi. Enerji Üst
Kurulu, özel
sektörün önü açılırsa sorunun büyük oranda çözüleceğini düşünüyor.
Türkiye, enerji kaynaklarında kâğıt üzerinde kendi kendine yeter gözüküyor olsa da pratikte durum farklı. Enerji yatırımlarının pahalı ve uzun süreli olması, kısa vadeli çözümleri zorunlu kılıyor. Durum böyle olunca çözüm konusunda fikir birliği sağlanamıyor. Bakanlığın kısa vadeli çözüm önerileri arasında doğalgaz ile elektrik üretiminin bir süre daha devamı yer alıyor. Bunda en önemli etken doğalgaz çevrim santrallarının kısa sürede kuruluyor olması.
Ulusal rezerv (
stok) oluşturulması ve doğalgazın payının zaman içerisinde azaltılması öngörülüyor. Kısa vadeli çözümler arasında, tasarruf da önemli bir yer tutuyor.
Elektrik İşleri Etüt İdaresi’nin çalışmasına göre, yüzde 2’lik bir tasarruf ile 2015 yılına kadar 10,5 milyar dolarlık tasarruf mümkün. Ayrıca Enerji Üst Kurulu, elektrik kayıp-kaçağında sağlanacak iyileşme ile yıllık 20 milyar kilovatsaat tasarruf yapılabileceğine dikkat çekiyor. Bu rakam 3-4 büyük barajın yıllık üretimine denk geliyor.
Elektrik ihtiyacının karşılanmasında orta vadede ise yerli kaynakların devreye sokulması öne çıkıyor. Öncelikle kömür ve su potansiyelinin iyi değerlendirilmesi önerilirken,
rüzgar, güneş,
jeotermal gibi yerli ve
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinmesi
tavsiye ediliyor. Dik nehirli bölgelerde bent barajların inşa edilmesi, sıcak bölgelerde
güneş enerjisi panelleri kurulması gibi bölgesel çözümler tavsiye ediliyor.
Enerji sorununun tartışıldığı ortamda
Enerji Bakanlığı, 3 nükleer santralın (dört bin 500 megavat kurulu güç) yapılacağını duyurdu. Hedef, Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamada kaynak çeşitliliğine gitmek ve dışa bağımlılığı azaltmak. Bakanlığa göre arz-talep projeksiyonunda Türkiye 2012 yılından itibaren nükleer enerjiyi kullanmaya başlayacak.
Enerji yatırımlarının maliyetli olması kaynak sorununu gündeme getiriyor. Enerji Bakanlığı'na göre
2020 yılına kadar sektöre yapılacak yatırım tutarı 130 milyar dolar.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (
EPDK), tüketimin yılda yüzde 6-8 civarında artacağını dikkate alarak yıllık 2-3 milyar dolar yatırım yapılması gerektiğini belirtiyor. Üst Kurul, sektörde yerli-
yabancı özel sermayenin önünün açılması durumunda enerji sorununun çözüleceği görüşünde. Kurul Başkanı Yusuf
Günay, dünyada kamunun elektrik üretmek, dağıtmak ve ticaretini yaptığı dönemlerin tamamen bittiğini söylerken, Türkiye'de kamu ağırlığının devam etmesinin yanlışlığına dikkat çekiyor: "
Kamu, işletmecilikten çekilmeli. Özel sektör bu işi yapmalı. Bu arzu da var. Kuruma yaklaşık 14 bin megavatlık kurulu güç başvurusu var. 2010 yılına kadar devreye girebilecek bu yatırımların yarısı kömür, diğer yarısı ise hidrolik ve
rüzgar santralı projelerine ait." Kamunun da elinde yıllık yaklaşık 100 milyar kilovatsaatlik üretim projesi varlığına dikkat çeken Günay, arz güvenliği açısından tasarruf ve verimliliğe vurgu yapıyor. Günay, açığın kapanmasının nükleer santrallara bağlanmasını doğru bulmuyor.
ZAMAN