Abdullah Öcalan'ın gönderdiği mektup, BDP milletvekili Pervin Buldan tarafından Kürtçe, HDP İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Sırrı Süreyya Önder tarafından da Türkçe olarak okundu. Öcalan, mektubunda, müzakarelerin artık yasal çerçeveye oturtulmasını istedi.
Mektubuna, "Sevgili Türkiye halkı!" diye başlayan Öcalan, "Tarih bize göstermiştir ki eğer kararlı bir barış önderliği sergilenmezse tarihsel sorunlar bildiğini okur ve genellikle çok kayıplı dönüşümlerle cevaplarını üretirler. Önümüzde en yakıcı bir şekilde cevap bekleyen şey, birbirini tekrarlayan darbelerle mi yoksa tam ve radikal bir demokrasiyle mi yola devam edeceğimiz sorusudur." diye ifade etti.
Hükümetle şu ana kadar yürütülen diyalog sürecinin önemli olduğunu ifade eden Öcalan, şunları kaydetti: "Bu süreçte iki taraf da birbirlerinin iyi niyetini, gerçekçiliğini, yeterliliğini test etmiştir. Bu testten hükümetin ağırdan alma, tek taraflı yürütme, yasal temelden kaçınma ve uzatma tutumuna rağmen iki taraf da barış arayışından kararlılıkla çıkmıştır. Gelgelelim diyalog süreçleri önemli olmakla birlikte bir bağlayıcılık içermezler. Bundan dolayı da kalıcı bir barış için yeterli güvence oluşturamazlar. Gelinen noktada müzakere sistematiği için yasal bir çerçeve kaçınılmaz olmuştur. Barış, savaştan daha zordur ama her savaşın da mutlaka bir barışı vardır. Biz direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız. Bizim direnişimiz, kardeş halklara karşı değil, hegemonik karakterli, yok sayan, imha eden, inkar eden zulüm düzenine karşı olmuştur. Dolayısıyla barışımız da hükümetler ya da devletler için değil, bu toprakların binlerce yıllık kadim değerlerini özümseyen, dünya kültürel mirasının eşsiz hazırlayıcısı olan Anadolu, Kürdistan ve Mezopotamya halkları içindir. Hükümet ve devlet bu gerçekliğe uygun bir ciddiyet geliştirmekle yükümlüdür."
Barış yolculuğunun Oslo'dan Paris'e, Gever'den Lice'ye ve KCK operasyonlarına kadar birçok saldırıya maruz kaldığını öne süren Öcalan, şöyle devam etti: "İşte bütün bu kirli oyunları bozan, Uluslararası Gladyo hakimiyetini sarsan ve boşa çıkaracak olan da bu harekettir; yani sizlersiniz. Bütün bölgedeki vesayet düzenlerinin etkisizleştirilmesinde bizim yürüttüğümüz mücadelenin çok büyük bir payı vardır. Türlü biçimlere bürünerek karşımıza çıkan uluslararası komplolara karşı yeterli dikkati göstermek tarihsel sorumluluğumuzdur. Öte yandan, sorumlu bir dil ve üslup birçok ırkçı psikolojik harp metotlarını boşa çıkaracağı gibi büyük barışımızın da temel karakteri olacaktır. Bu barış, başta Rojava olmak üzere tüm bölgede ancak demokratik anayasal çözümlerle pekişecektir."
Öte yandan Diyarbakır'da yüz binlerin bir araya geldiği Nevruz kutlamalarında Kandil'den gelen Cemil Bayık'a ait kutlama mesajı meydandaki vatandaşlar izletildi.
Bayık mesajında Kürt hareketinin barışçıl bir çözüm için büyük bir irade gösterdiğini ancak henüz bekledikleri karşılığı göremediklerini vurguladı. Hükümete dönük sert eleştiriler yönelten Bayık sürecin seçimlere kurban edilemeyecek kadar tarihi ve hayati olduğunu söyledi.
“Newroz’un anlamı bugün daha büyük” diyen Bayık, "Eğer Türkiye’de demokratikleşme ve Kürt sorununun, sorunları çözümünü istiyorsa, bunun yolun Önder Apo’nun özgürlüğünden geçer. Önder Apo ve cezaevlerindeki siyasi tutsakların serbest bırakılması gerekiyor, bunun zamanı gelmiştir. Hatta geç kalınmıştır. Aksi halde sorunlar daha da ağırlaşacak."
TÜRKİYE'NİN PARÇALANMASINA YOL AÇAR
Eğer Kürtleri yok etmek isterlerse, Kürtler ve PKK’nin mücadelesi daha da büyüyecektir ve hatta Türkiye’nin parçalanmasına yol açabilir. Bunu istemeyenler yaklaşımlarını ve zihniyetlerini değiştirmeli, Kürt sorununu çözümüne gelmeli ve Önder Apo’yu serbest bırakmalı."