Toplantı öncesinde,
başkanlıkça hazırlanan ''
Paylaşmak Güzeldir'' temalı reklam filmleri gösterildi.
Ramazanın ilk gününün 21
Ağustos Cuma günü idrak edileceğini hatırlatan
Bardakoğlu, ramazanın sadece bir oruç zamanı,
ibadet mevsimi olmadığını belirtti. Bardakoğlu, ramazanı, ''bir anda kendisine dönme, kendini fark etme ve Allah'ın lütfu ve inayeti altında yaşadığının farkında olma fırsatı'' olarak niteledi.
Orucun, dinin temel ibadetlerinden biri olduğunu vurgulayan Bardakoğlu, ''
Oruç bir aç kalma ibadeti değildir. Aç kalma, işin sadece ilk basamağıdır ve maddi kısmıdır. Onun daha ötesinde bütün bedenimizle, duygularımızla, benliğimizle orucu tutabilmek önemlidir. Oruçta asıl amaç; dilimizin, gönlümüzün, kulaklarımızın, tefekkür dünyamızın oruçla bütünleşmesi ve niçin oruç tuttuğumuzu fark ederek Rabbıyla buluşmasıdır'' diye konuştu.
Herkesin, ömrünü bir koşuşturmayla geçirdiğini, hayatın akışının insanı sürüklediğini ifade eden Bardakoğlu, ramazanın koşuşturma içerisinde yitirdiğimiz değerleri, insanın kendisini fark etmesinin zamanı olduğuna işaret etti. Bu koşuşturma içinde insanın kendisini fark etme imkanı bulamadığını belirten Bardakoğlu, bu nedenle Allah'ın, belli zaman dilimlerinde duraklayıp insanın kendisini
sorgulama zamanları lütfettiğini anlattı. Ramazanı da böyle algıladığını kaydeden Bardakoğlu, ''Ramazanda en büyük ibadet tefekkürdür, Kur'an ile buluşmadır'' dedi. Kur'an'ın insanın hayatını aydınlatan
ilahi bir kelam olduğunu söyleyen Bardakoğlu, Kur'an ile buluşmanın da insanlar için bir imtiyaz olduğuna dikkati çekti.
-''PAYLAŞMAK GÜZELDİR''-
Bu yılki ramazanda ''Paylaşmak Güzeldir'' temasıyla kamuoyunun dikkatini çekmek istediklerini kaydeden Bardakoğlu, her ramazanda orucun, ibadetin anlamı üzerine bir tema işleyeceklerini anlattı.
Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Artık günümüzde bireysellik, çıkar ilişkileri hayli ön plana çıkmış ve adeta dünyevileşme, maddileşme bütün hayatımızı belirleyici hale gelmiştir. Öyle bir koşuşturma, dünyevileşme ve maddileşme içinde yaşıyoruz ki artık birbirimizi göremez olduk. Birbirimizi fark edemez olduk. Yanı başımızdakinin elini tutamaz olduk ve yanı başımızdakiyle paylaşamaz olduk. Biz dünyaya, mal ve servete hükmedecekken dünya, mal ve servet bize hükmetmeye başladı. Sınırsız dünyevileşme, maddileşme, hırs ve ihtiras bizi bizden uzaklaştırdı, ahlaki ve manevi değerlerimizi erozyona uğrattı ve biz paylaşmayı unuttuk. Hayatı, barışı, sevgiyi, umudu, duayı paylaşmayı unuttuk. Yanı başımızdakini görmeyi bıraktık.
İftar ve sahur sofraları bize
küçük bir hatırlatma yapıyor. Elimizdeki ekmeği, kabımızdaki çorbayı, dilimizdeki duayı aynı sofrada bulunanlar olarak paylaşmayı bize öğretiyor.''
-''DİNLER BİLE ULUSLARARASI HESAPLARIN ARACI HALİNE GELDİ''-
Bilgi, sevgi ve umudun paylaşılmasının da önemine işaret eden Bardakoğlu, dünyanın son 10 yıllarda yaşadığı kaosların, insanların umudunu tükettiğini belirtti.
Bardakoğlu, şunları kaydetti:
''
Şiddet,
terör, ülkelerin işgali, ülkelerin, insanoğlunun acımasızlığı, sosyal dengenin alt üst olması, maddi değerlerin hep öne çıkması, hazzın en üst sıraya oturması, insanın umudunu tüketti. Dinler bile bu hengamede stratejik
araçların, yayılmacılığın, uluslararası hesapların en genel geçer aracı haline geldi. Bütün bunlara direnmesi gereken ve bütün bunlara karşı insanı diri tutması gereken din bile bu dünyevileşme ve hırs yarışında adeta araç olarak kullanılmaya başlandı ve bütün bunlar bizim değerlerimizi, bizi ve umutlarımızı tüketti. Bu hengamede biz paylaşmayı tekrar hatırlayalım arzu ettik. Paylaştıkça zengin oluruz, çoğalır ancak tek elimizde tuttukça fakirleşiriz. en büyük fakirlik de gönül, duygu fakirliğidir.
Birlikte kılınan namazların sevabının fazla olması bize ortak duyguyu, coşkuyu, paylaşmayı anlatıyor. Her rekatta okunan Fatiha Suresi'nde 'ben' diye dua edilmez 'biz' diye dua edilir. Artık benden geçip bize yükselebilen, biz idrakinde bir
toplum olmamıza ihtiyaç vardır. 'Öteki' kavramını sözlüğümüzden silip, yanı başımızdaki ve uzağımızdaki herkesi bizim bir parçamız olarak görmeye ihtiyaç vardır. 'Hepimiz Adem'in çocuklarıyız, hepimiz topraktanız'. Hz. Muhammed'in bu veciz sözleri aslında bütün insanlığın kaderini ve ufkunu çiziyor.''
Ramazanın, toplumun bütün kesimlerinin coşku ile kutladığı paylaşma şöleni olmasını istediklerini ifade eden Bardakoğlu, ''Camilerimizde gençlerimiz, çocuklarımız koşuştursunlar. Artık kadınlarımız camilerin izbe yerlerinde namaz kılmasınlar. Cemaatin asli unsuru olarak katılsınlar, iştirak etsinler'' çağrısında bulundu.
Orucun, sahurun,
iftarın, bayramın paylaşma ihtiyacını hatırlattığına işaret eden Bardakoğlu, bu nedenle başkanlık olarak ''Paylaşmak Güzeldir'' temasını işlediklerini ifade etti. Bardakoğlu, vaaz ve hutbelerde de bu konuyu ele alacaklarını,
radyo ve televizyon programları yapacaklarını, TRT Avaz'daki iftar ve sahur programlarını başkanlığın hazırlayacağını, yazılı ve görsel materyaller ile insanları düşünmeye iteceklerini kaydetti.
Başkanlığın, bu ramazanda bir dizi ramazan tedbiri aldığını hatırlatan Bardakoğlu, Anadolu'daki pek çok televizyona paket programlar hazırladıklarını söyledi.
Hilal ayının yarın Atlas Okyanusu'ndan itibaren görülmeye başlayacağını kaydeden Bardakoğlu, bu nedenle
İslam ülkelerinin ortaklaşa aldığı karar gereğince
hilal ayının görülmesinden sonraki gün oruca başlanacağını bildirdi. Bardakoğlu, Din İşleri Yüksek Kurulunun bu konuda en gelişmiş teknolojiyi kullandığını, vatandaşların bu konuda hiçbir tereddüt içinde olmaması gerektiğini vurguladı.
Hac konusunda alınan tedbirlere de değinen Bardakoğlu, hac konusunda herhangi bir risk ve tartışmasının söz konusu olmadığını kaydetti. Her konunun
Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilgili kurumların kontrolünde yürütüldüğünü ifade eden Bardakoğlu, ''Gereken tedbirler alınmıştır ve alınacaktır'' dedi.
-SORULAR-
Başkan Bardakoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
''Demokratik
açılım'' çalışmaları çerçevesinde bir dizi temaslarda bulunan İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın,
Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüşme talebi olup olmadığı yönündeki soru üzerine Bardakoğlu, bu aşamada böyle bir talebin olmadığını bildirdi. Bardakoğlu, başkanlığın açık ve şeffaf bir kamu kurumu olduğunu ifade ederek, bu konuda yapacakları projeler bulunduğunda basınla paylaşacakları söyledi.
Toplantıdaki birlik ve beraberlik vurgusunun,
Kürt açılımıyla ilgili olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlarken Bardakoğlu, İslamiyet'in 14 asır önce geldiğini ve 14 asır önce ''Tevhit-birlik'' ile söze başladığını belirtti. Bardakoğlu, ''14 asırlık bir mesajdır bu, biz o mesajı söylemeye devam edeceğiz'' dedi.
Bir soru üzerine, Diyanet'in tüm kuruluşlarının ramazanda bilgi kirliliğine dikkat etmesi gerektiğini belirten Bardakoğlu, medyanın da ''ekranlarda olma hevesindeki şahıslardan ziyade, bu konuda topluma doğru dürüst bilgi verecek şahısları'' çıkarmalarını,
reyting kavgalarını bir kenara bırakmalarını arzu ettiğini kaydetti.
Hırka-i Şerif'in bu yıl ziyarete açılmayacağı yönündeki tartışmaların da sorulması üzerine Bardakoğlu, bu konuda birinci ağzın
İstanbul Müftülüğü olduğunu, gerekli açıklamanın da müftülükçe yapıldığını vurguladı. Bardakoğlu, ''Teknik bir
bakım söz konusudur. O bakımdan sonra gene
hizmet devam edecektir'' dedi.
-RAMAZANIN BAŞLAMASINDA İSLAM ÜLKELERİNDE BİRLİK-
Ramazanın İslam ülkelerinde aynı günde başlamasıyla ilgili bir karar alınıp alınmadığı sorusunu cevaplayan Bardakoğlu, Avrupa'da ''Hicri Takvim'de Birlik'' konusunda bir toplantı yapıldığını belirtti. Türkiye'nin önceden beri tezinin bu olduğunu ifade eden Bardakoğlu, İslam ülkelerinde sağduyunun galip gelmesini istediklerini, özellikle Batı'da yaşayan vatandaşların bu zor konudan kurtulmasını arzu ettiklerini söyledi. Bardakoğlu, ''Aynı coğrafyada yaşayan Müslümanların birinin cuma, birin cumartesi günü ramazana başlamasını izah etmekte zorlanıyoruz ve bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiştir. Gönlümüz istiyor ki tevhit dinine mensup Müslümanlar, metotlarını tartışsınlar ve hicri takvimde birleşsinler. Aynı gün ramazana başlayalım ve aynı gün bayram coşkusunu yaşayalım'' diye konuştu.
Bardakoğlu, bu birliğin sağlanması için ilk çalışmaların başladığını bildirdi.
-DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANVEKİLİ KELEŞ-
Bir gazetecinin, İslamiyet'te
itikafın önemine ilişkin sorusu üzerine, Din İşleri Yüksek Kurulu
Başkanvekili Ekrem Keleş, itikafın, İslam dininde önemli ibadetlerden biri olduğunu söyledi. İtikaf ibadetinin zorunlu olmadığına dikkati çeken Keleş, ramazanın son 10 gününde Hz. Peygamber'in itikaf ibadetine girdiğini, erkekler için bunun mescitte yapıldığını, kadınların ise evlerinde itikaf yapmalarının
tavsiye edildiğini anlattı.
İtikafın, insanın dünyevi meşgalelerden sıyrılarak, manevi hayatını gözden geçirme, ruhunu revize etme imkanı sağladığını ifade eden Keleş, bu sürede kişinin insanlarla ilişkilerini bir kenara bırakıp tamamen ibadete bıraktığını kaydetti.
Yıllardır devam eden
uygulamanın, Mescid-i Nebevi'de ve Mescid-İ Haram'da bu ibadetin yoğun bir şekilde yaşandığını vurgulayan Keleş, ibadetle ilgili belli güvenlik önlemleri alınması gerektiğini belirtti. Keleş, bu nedenle belirlenen mescitlerde bu ibadetin yapılmasına izin verildiğini söyledi. Keleş, sağlıklı, imkanı olan, işi engel olmayanların itikaf yapabileceklerini ifade etti.
Camide kadın ve erkeklerin aynı safta yer alması gibi bir düzenlemenin olup olmadığı yönündeki soruya Keleş, kadınların camilerin izbe yerlerinde namaz kılmasının İslam dinine yakışan bir uygulama olmadığını vurguladı.
Kadınların
abdest alma yerlerinde de sıkıntılar yaşandığını belirten Keleş, bu sorunların gelecekte düzeltileceğini kaydetti.
Erkekler ile kadınların aynı safta namaz kılmalarının ise dinen caiz olmadığını dile getiren Keleş, kadınlara yer olarak uygun mekanlar oluşturulacağını ifade etti.
Keleş, bir gazetecinin, İran'ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in ''
Mehdi Gelecek'' yönündeki gazetelerde yer alan açıklamasına ilişkin soruları yanıtsız bıraktı.
-''PAYLAŞMAK GÜZELDİR'' AFİŞLERİ-
Öte yandan, başkanlıkta, ramazan dolayısıyla ''paylaşmak güzeldir'' temasıyla pek çok afişin asıldığı görüldü.
Ramazanın özellikleriyle ilgili fotoğrafların yer aldığı birbirinden farklı afişlerde ''Oruç, iftar, ramazan, sahur, bayram, sevgi, aşk,
emek, sanat, saygı paylaşmaktır, paylaşmak güzeldir'' ifadeleri yer alıyor.
AA