Bayraktutar, yaptığı açıklamada,
seçimlerin ardından yaşanan YSK krizinin ardından gerilen
siyaset ve artan şiddet olaylarını değerlendirdi.
Türkiye'de demokratikleşmeye yönelik adımlar atıldığında, birilerinin eş zamanlı düğmeye basarak gerilim ürettiğini belirten Bayraktutar, "Bunlar son çırpınışlardır. Ateş en fazla, sönerken tüter. Ülkenin normalleşmesini hiçbir şer güç, karanlık yapı ve oluşumlar engellemeyecektir. Derin ilişkileri deşifre olanların attığı her adım boşa çıkacaktır." dedi.
"HEPSİ Mİ TESADÜF?"
Anayasa sürecine giderken, YSK tarafından çıkarılan krizin, bu krizin peşine takılarak gerilim üreten siyasi partilerin ve
Diyarbakır saldırısının tesadüf olmadığını vurgulayan Bayraktutar, "Biz bu süreçleri
referandum döneminde de yaşadık.
Anayasa değişikliği ilk kez gündeme geldiğinde
Sarıyayla baskını, görüşmeler TBMM'de başladığında
Lice ve
Dağlıca'da yaşanan çatışmalar, milli birlik ve kardeşlik projesinin açıklandığı günlerde Dost
mayın patlaması,
Ergenekon iddianamesi kabul edildiğinde
Güngören saldırısı yaşanmıştır.
Kritik çete davaları başladığında da
Aktütün ve
cumhurbaşkanı seçim yönteminin belirleneceği 21
Ekim referandum günü sabahı Dağlıca baskını. Bunların hepsi mi tesadüf? Normalleşmeye doğru atılan her adımın hemen ardından kanlı planların devreye sokulması, özgürleşmeye giden ülkenin önünü kesmeye yöneliktir. Şimdi de
hedef anayasadır. Demokratik ve adil bir anayasa süreci statükodan yana olanları panikletti.
Panik ile harekete geçen yapılar
kaos için düğmeye bastı." diye konuştu.
Şer güçlerin meydana getirmek istediği kaosa, bazı siyasilerin ve yapıların farkına vararak ya da farkında olmayarak açıklamaları ile
destek verdiğini ifade eden Bayraktutar, şöyle dedi: "Yaşanan bu süreçler ve kanlı planlar insanlık tarihinin en kara sayfalarında yerini alacaktır. Bu sayfalarda yer almak için çaba sarf etmek ülkeye en büyük ihanettir. Terör, şiddet, gerilimden yana olanlar ve destekçileri büyük bir gafletin içine düştüklerini mutlaka anlayacaklardır."
(CİHAN)