Bakanlığın 2012 yılına ilişkin dış
politika kitapçığında
Türkiye'nin tüm çabalarına rağmen
Suriye yönetiminin halkın
demokrasi, hürriyet,
insan hakları, iyi yönetişim ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlere sahip olma arzusu karşısında gerekli adımları atmadığı, bu talepleri
silah zoruyla bastırmaya çalıştığı belirtildi.
Gelinen noktada Suriye yönetiminin halkına karşı silahlı mücadeleye girdiğine, reform konusunda istekli olmadığına ve türlü oyalama taktikleriyle bu konuyu gündemden düşürmeye çalıştığına işaret edilerek şöyle denildi:
"Bu durum karşısında Suriye yönetimine karşı güven duyma imkanımız kalmamıştır. Bu süreçte Türkiye, Suriye halkının yanında durmaktadır. Suriye'de sürecin bundan sonra nasıl şekilleneceği konusunda kesin bir öngörüde bulunulması mümkün olmamakla birlikte dini, mezhepsel veya etnik temelli bir
iç savaş çıkması olasılığının ne pahasına olursa olsun engellenmesi önem taşımaktadır."
Bu bağlamda Arap Birliğinin çeşitli koşulların karşılanmasını müteakip Suriye yönetimi ile muhalefet arasında ulusal
diyalog toplantısı düzenlemesi yönünde çözüm önerisinin desteklendiği ve bu önerinin ülkede akan kanın durmasını sağlaması, halkın meşru taleplerinin karşılanmasına yönelik siyasi geçiş sürecinin önünü açmasının temenni edildiği hatırlatıldı.
Suriye yönetiminin öneriyi kabul ettiğini açıklamasına rağmen ülkede halka karşı şiddet eylemlerinin devam ettiği vurgulanarak, "Arap Birliği'nin 12
Kasım 2011 tarihli toplantısında alınan Suriye'nin üyeliğinin askıya alınması yönelik karar tarafımızdan yerinde bir adım olarak değerlendirilmiştir. Ülkemiz süreci yakından izlemeye ve başta bölgesel aktörler olmak üzere ilgili taraflarla koordinasyonunu sürdürmeye devam edecektir" denildi.
Suriye'de halkın beklentileri doğrultusunda sağlıklı bir geçiş sürecinin başlatılabilmesi için etkin ve kapsayıcı bir muhalefetin ortaya çıkması gerektiğine inanıldığı da belirtilen kitapçıkta, "Demokrasilerin temel unsuru çoğulculuk ve çoğulculuğun gerektirdiği etkin bir muhalefetin varlığıdır. Bu anlayış doğrultusunda Suriyeli
muhalif gruplarla temaslarımız, hiçbir siyasi, etnik, dini ve mezhep grubunun çıkarı ve bu gruplar arasında herhangi bir ayrım gözetilmeksizin sürdürülmektedir" denildi.
Muhalif gruplarla ilk resmi temasların
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun 17
Ekim 2011 tarihinde Suriye
Ulusal Konseyi temsilcilerini kabulü ile başladığına işaret edildi.
Suriye ordusunun müdahale etmesi üzerine Türkiye'ye sığınan Suriye vatandaşlarının sayısının Kasım ayı itibariyle 7 bini aştığı kaydedilen kitapçıkta, Suriyelilerin Hatay'da kurulan 6 çadırkentte
misafir edilmeye devam ettiği belirtildi.
Çadırkentlerdeki misafirlerin kış koşullarından olumsuz etkilenmemesi için gerekli çalışmalar ve düzenlemelerin yapıldığına dikkat çekilerek Suriye'de olaylar nedeniyle zor durumda kalabilecek ve Türkiye'ye geçmek isteyebilecek kişilere kapıların açık olduğu mesajının da dile getirilmeye devam ettiğine işaret edildi.
Bu çadırkentlerin, Suriyelilerin Türkiye'ye sığınmasına asli sebebi olan Suriye yönetimini rahatsız ettiğinin müşahede edildiği dile getirilen kitapçıkta, "Bu rahatsızlık Suriye yönetimince ülkemize yönelik olarak başlatılan çirkin kara
propaganda kampanyasından da anlaşılmakta olup buna karşı uluslararası
toplum nezdinde gerekli bilgilendirme yapılmaktadır" denildi.