Dönemin siyasileri 'sırrın' ardına saklanarak açıklama yapmayınca pek çok nokta karanlıkta kaldı
Ankara 11. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin,
Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı'nda yapılan aramaya "Devlet sırrının arkasına saklanmamalı" diyerek izin vermesi, geçmişi gündeme getirdi.
Susurluk kazası sonrası yaşanan tartışmalar, kurulan
komisyonlar ve açılan
davalar, "
devlet sırrı" engeline takılmasıyla dikkat çekti. Dönemin siyasi ve bürokratik sorumluları "Devlet sırrıdır konuşamam" dediği için pek çok karanlık nokta aydınlatılamadı. İşte o isimler!
TANSU ÇİLLER:
Susurluk kazası sırasında
Başbakan Yardımcısı olan
Tansu Çiller, dava sürecinde, "Devlet uğruna kurşun atan da yiyen de şereflidir" diyerek Susurluk'ta ismi geçenleri savundu. 28
Şubat sürecinde yaşananlar konusu da
Tansu Çiller açısından "devlet sırrı" niteliği taşıdı. Aydın Ayaydın'ın köşe yazısında Tansu Çiller, 28 Şubat süreciyle ilgili olarak, "Devlet sırları devlet adamları ile mezara gitmeli" yorumunu yaptı.
İBRAHİM ŞAHİN:
Eski Özel
Harekat Daire Başkanıydı. Susurluk kazası sonrası kurulan
Meclis araştırma komisyonu'na verdiği ifadede "devlet sırrı"na sığınan isimlerden biriydi.
Ergenekon davası çerçevesinde tutuklanan
Şahin'de çok sayıda "devlet sırrı" niteliği taşıyan
belge bulundu.
KORKUT EKEN:
Susurluk kazası olduğu dönemde milletvekili olan eski
Genelkurmay Başkanı Doğan
Güreş, susurluk davasında ceza alan isimlerden olan
Korkut Eken'i, "Korkut Eken ne yaptıysa bilgimiz dahilinde yaptı. O hiçbir zaman verilen emirlerin dışına çıkmadı" sözleriyle savundu. Ancak Eken de Susurluk Komisyonu'na ifade için gittiğinde, "devlet sırrı" diyerek konuşmadı.
TEOMAN KOMAN:
Susurluk döneminin Eski
MİT Müsteşarı ve Jandarma Genel Komutanıydı. Koman'ın da Susurlukla ilgili olarak ifadesi alınmak istendi. Ancak Koman, Meclis Komisyonu'nun ilk çağrısına "TSK bünyesinde
JİTEM diye bir kuruluş yoktur" cevabını vererek katılmadı. Bunun üzerine komisyon, Koman'ı ikinci kez davet etti. Koman bu çağrıyı da reddederek, 'gizli' ibareli zarf gönderdi.
SÖNMEZ KÖKSAL:
Dönemin MİT Müsteşarı olan Köksal, Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadenin başında "konuşmayacağının" işaretini verdi. "Benim, bazı suallere beklediğiniz
cevapları vermeme gibi bir durumum olduğu takdirde, bu benim sizlerle
işbirliği yapmak istemememden değil;
kanuni zorunluluktan doğan bir husustur" diyerek de hiçbir kritik soruya açıklayıcı
yanıt vermedi.
MEHMET AĞAR:
Adı, Susurluk kazasından sonra açılan davalarda
sanık olarak geçti. Dönemin İçişleri Bakanı olan Ağar, Susurluk
Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadede, "devlet sırrı" olduğu için açıklama yapamayacağını söyledi. Ağar, 2008'de tekrar başlayan hakkındaki yargılama sırasında ilk duruşmaya gitmedi. Daha sonra da mahkemenin "
görevsizlik" kararıyla adliyeye gitmeyen isimlerden oldu.
FAİK MERAL:
Alaattin Çakıcı'nın yurtdışına kaçarken kullandığı yeşil pasaportun sahibi olan eski MİT görevlisi Faik Meral, "Devlet sırrı, konuşmamaya
yemin ettim" diyerek soruları yanıtsız bıraktı.
SEDAT BUCAK:
Çete ilişkileri ile ilgili olarak yargılanan son sanık, eski DYP
Milletvekili Sedat Bucak oldu. Bucak, Çatlı'ya ait belgelerle ilgili olarak, "Bunlar gizli belgelerdir. Açtığımda, devletin sırlarını içeren şeyler olduğunu gördüm. Bunların okunması devlete zarar verebilir. O belgeleri gizliyordum" dedi.TAKVİM