Cemaat vakıflarının 1936 yılında beyan ettikleri tüm taşınmazlar, mezarlıklar ve çeşmeler adlarına
tescil edilecek.
Bugün 162 cemaat vakfının ev sahipliğini yapacağı iftara katılacak olan
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan buluşma öncesinde tarihi bir adım attı.
Hükümet dün
Resmi Gazete yayınlanan
kanun hükmünde
kararname kapsamında, Vakıflar Kanunu'na geçici madde ekleyerek Cemaat vakıflarının 1936 yılında beyan ettikleri tüm taşınmazları iade etme kararı verdi.
MÜRACAT İÇİN 12 AY SÜRE
Buna göre, cemaat vakıflarının 1936 Beyannamesinde
kayıtlı olup, malik hanesi açık olan taşınmazları, 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup
kamulaştırma,
satış ve trampa dışındaki nedenlerle
Hazine,
Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediye ve il özel idaresi adına kayıtlı taşınmazlarıyla 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkları ve çeşmeleri, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleriyle, 12 ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescil edilecek.
Cemaat vakıflarınca satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde mal edinememe gerekçesiyle Hazine veya Genel Müdürlük adına tapuda kayıt edilen taşınmazlardan, üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanların,
Maliye Bakanlığınca tespit edilen rayiç değeri, Hazine veya Genel Müdürlük tarafından ödenecek. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenecek. Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkililerinden edindiği bilgiye göre,
Lozan Antlaşması ile güvenceye alınan
azınlık cemaat vakıfları, 1936 yılında taşınmaz mallarına ilişkin
beyanname verdi. Ancak yıllar içinde beyan ettikleri taşınmazlar, cemaat vakıfları adına tescil edilmedi, bazıları 3. üçüncü şahıslara devredildi. Bazı cemaat vakıflarının taşınmaz mallarının kendilerine tescil edilmemesi nedeniyle açtığı
dava sonucunda,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'yi yüksek miktarda tazminata mahkum etti.
ÖNEMLİ BİR ADIM
Fener Rum Patrikhanesi'yle
Süryani ve Katolik cemaatlerin de avukatlığını yapan
hukukçu Kezban Hatemi, bu
açılımı çok önemli bulduğunu söyledi. Hatemi, "Bu, temel hak ve özgürlükleri yasalara aykırı bir şekilde ihlal edilen müslüman olmayan kardeşlerimizin haklarının iadesidir" dedi.