KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş,
Kıbrıs'ın, ABD ve AB için
İslam alemini ve petrol sahasını gözetleyecek, ileride batmayan bir
uçak gemisi gibi kullanılabilecek stratejik bir ada olduğunu savundu.
Beykent Üniversitesi tarafından düzenlenen ''1. Uluslararası
Strateji ve
Güvenlik Çalışmaları Sempozyumu''nun açılışında konuşan Denktaş, globalleşme adı altında birkaç büyük devletin
Orta Doğu'ya hakim olma siyaseti yaptığını ve bu siyasette Kıbrıs'ın bir üs olacağını,
Türkiye'nin bir üs olarak kullanılacağını ileri sürdü.
Denktaş, sözlerine şöyle devam etti:
''Kıbrıs meselesinin Orta Doğu'daki yeri önemlidir. Kıbrıs, ABD ve AB için İslam alemini ve petrol sahasını gözetleyecek ileride batmayan bir uçak gemisi gibi kullanılabilecek stratejik bir adadır. Buna bir itirazım yok. Ama Kıbrıs Türklerinin, Türkiye tarafından korunma hakkına göz yumarak ve sanki buna ihtiyaç yokmuş gibi davranarak, Kıbrıs Rum'unun esas siyasetini bilmezden gelerek ve tüm Kıbrıs'ı kendi çıkarları açısından Yunanistan'a bağlamayı en güzel çare olarak görmek suretiyle
baskılarının devam etmesini kabul edemiyoruz.''
Kıbrıs meselesini, AB'nin, Türkiye önüne şart olarak koyma hakkı bulunmadığını ve Kıbrıs meselesinin
Kopenhag kriterleri içerisine asla girmediğini ifade eden Denktaş, ''Kıbrıs denilen Rum idaresi, geçerli olduğu herkes tarafından kabul edilen 1960
anlaşmalarına göre Kıbrıs değildir, meşru hükümet değildir'' dedi.
Rauf Denktaş, Kıbrıs'ta kalıcı bir anlaşma için ''Çek-Slovak modeli''nin uygun olduğunu savunarak, ''Bu, ABD'nin çıkarlarını da incitmez. Kıbrıs'ta 2
halk, 2 devlet, 2
demokrasi vardır ve Türkiye'nin hakları vardır. Orta Doğu her zaman kaynayan bir kazan olmuştur ve kaynamaya devam edecektir'' diye konuştu.
Konuşmasının ardından Denktaş'a Beykent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Vekili
Erkan Çevik tarafından plaket verildi.
-DENKTAŞ SORULARI YANITLADI-
Denktaş daha sonra, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
''
AK Parti hakkındaki
kapatma davasına ilişkin'' sorular üzerine Denktaş, yargıdaki konu hakkında söz söyleme hakkı olmadığını ve herkes ne kadar az konuşursa o kadar iyi olacağını söyledi.
Denktaş,
Ergenekon soruşturması hakkındaki sorulara karşılık,
İlhan Selçuk'u tanımadığını, ancak dün hastaneye giderek ziyaretçi defterini imzaladığını belirterek, Selçuk'un yazılarından tanıdığı değerli bir kişi olduğunu söyledi.
Rauf Denktaş, ''Hiçbir şekilde ne onun, ne de benim tanıdığım diğerlerinin, sayın İlsever, Perinçek, Alemdaroğlu gibi kişilerin Türkiye'de hükümet devirecek, gizli
eylem yapacak, yaptıracak insanlar olmadığına
parmak basarım. Bu inanılacak bir şey değil. Kendilerini çok yakından tanıyorum. İnşallah gerçek çok yakın zamanda meydana çıkar ve bu insanlar serbest bırakılır. Olacak iş değil. Zaten sayın
İlhan Selçuk'u içeri aldıkları gün işin ciddi olmadığını anlamıştım'' diye konuştu.
-ONUR ÖYMEN-
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Onur Öymen de ABD'nin petrol rezervinin, Orta Doğu'dakinin 10'da 1'i oranında olduğunu ve son 20-25 yılda giderek azalacağını ileri sürerek, bu nedenle Orta Doğu'nun
kilit konumunda bir
bölge olduğunu söyledi.
ABD'nin dünyadaki petrol tüketiminin yüzde 25'ini yaptığını, petrolünün bitmesi halinde sanayisinin çökeceğini iddia eden Öymen, ''Demokrasi son 20 yılda dünyanın her yerinde gelişirken, Orta Doğu'da gelişmedi. Çünkü büyük devletler Orta Doğu'da toprağın altı ile meşguller, üstü ile değil'' dedi.
Onur Öymen de ''AB ile ilişkilerin askıya alınıp alınmayacağı ve AK Parti hakkındaki kapatma davası''na ilişkin sorular üzerine,
yurt içinde veya yurt dışından hiç kimsenin yargı sürecine müdahale etmemesi gerektiğini söyledi.
Öymen, ''Yabancıların, Türkiye'de yargıçları,
Anayasa Mahkemesini baskı altına alma girişimleri şiddetle kınıyoruz'' diye konuştu.
Parti merkez
yönetim kurulunda da bu konuyu konuştuklarını ve mütareke yıllarından bu yana hiçbir
yabancı ülke ve yabancı politikacının, Türk yargısına bu kadar müdahale etmediğini ifade eden Öymen, şunları kaydetti:
''Herkes yargıdan elini çeksin. Bıraksınlar yargı özgürce çalışsın. Türk yargısını baskı altına alma girişimlerini şiddetle kınıyoruz.
Hükümetin bunlara direnç göstermek yerine, bu baskıları
teşvik edici bir tavır sergilemesini ayrıca kınıyoruz. Çok ayıplıyoruz. Türkiye'ye yakışmıyor. Yabancıların baskısından medet ummak hiçbir siyasi partiye yakışmaz Türkiye'de. Gideceksiniz, savunmanızı yapacaksınız, yargıda ve yargının alacağı karara saygı duyacaksınız. Bunun çaresi budur. Dün
Avrupa Konseyi'ndeki meydana gelen gelişmeler gerçekten bir skandal niteliğindedir. Siz kalkacaksınız,
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanından bu konuda tepki göstermesini isteyeceksiniz.
Yabancı tepkileri kimin
tahrik ettiği açıkça çıktı ortaya. Bir de 'biz yapmadık' diyorsunuz. Kim yaptı? Adam yalan mı söylüyor? Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı, 'Bana girişimde bulundu Türkiye heyeti' derken yalan mı söylüyor? Bunlar çok üzüntü verici, hazindir. Türkiye'nin içinden geçtiğimiz siyasi tarihinin karanlık bir sayfası olarak kalacaktır.''
-KIBRIS SORUNU-
Onur Öymen,
Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak da, ''Birlikte yaşayamıyorsanız yan yana yaşayacaksınız. İlla Türklere diz çöktürerek,
azınlık haline getirerek bu meseleyi çözemezsiniz. Hiçbir iktidarın buna gücü yetmez. Hiç kimse, cebinden Kıbrıs'ı, rahatlıkla harcayacağı, hovardaca harcayacağı bir bahşiş gibi görmesin, hiç kimse üzerinden politikaya yapmaya kalkmasın'' dedi.
Öymen,
Ergenekon soruşturmasına ilişkin soru üzerine de İçişleri Bakanlığına bir
soru önergesi verdiğini kaydederek, ''İlhan Selçuk,
Kemal Alemdaroğlu ve Doğu Perinçek'in sabah saat 4.30'da evlerinden alınma talimatını savcı mı vermiştir, yoksa kolluk kuvvetleri mi böyle takdir etmiştir? Haftalar geçti daha
cevap alamadık. Anlaşılan daha hala tespit edemediler'' dedi.