DEMOKRASİ AÇILIMINA DAİR GÖRÜŞLERİMİZ:
Yıllardır
ülkemizin en önemli sorunu olmasına rağmen, çözümü sadece askeri yöntemlerde aramada ısrar etmek yerine, kamuoyunun talebi ve geniş desteği ile demokratik çözümlere yönelinmesi
ümit vericidir.
Hükümet,
demokrasi açılımında siyasi kaygılardan uzak, samimi ve duygudaşlık eksenli somut adımları geciktirmeden atmalıdır. Zira, Ne zaman demokratik bir açılım planlansa, provokasyonlarla süreç engellenmeye çalışılmıştır. Olması muhtemel provokasyonlara itibar edilmeden başlanan süreç sonlandırılmalıdır.
Ülkemizin demokrasi
açılımına ihtiyaç duyduğu aşikârdır. Demokrasi ve
insan hakları açılımı, belli bir
bölgeye yönelik olmaktan ziyade tüm vatandaşlarımıza yönelik olmalıdır. İnsan hakları, fark gözetilmeden eşit olarak
Avrupa Birliği standartlarında herkese uygulanmalıdır.
Türkiye hala
darbe Anayasası ile yönetilmektedir. 82 Anayasası var olduğu sürece demokratik açılımdan söz edilmesi mümkün değildir.
Anayasa değişikliği ivedi olarak gerçekleştirilmelidir.
Ülke genelinde ve özellikle
doğu illerinde binlerce
faili meçhul cinayetler işlenmiş ve her nedense bu güne kadar
cinayetlerin failleri bulunarak yargı önüne çıkartılmamış, çıkartılanlar ise cezalandırılmamıştır.
Yaşanan
kaçırılma, cinayet ve katliamların yıllarca araştırılmayarak üstünün örtülmesine göz yumulmuş iken yıllar sonra kazılan kuyulardan kemikler ve kafataslarının çıkması ve yargılama konusu yapılması umudumuzu yeşertmektedir. Geçmiş dönemlerde işlenen cinayetlerin görüldüğü soruşturmalarda tanıkların birer birer tanıklıktan vazgeçmesi/vazgeçtirilmesi ise ülke olarak hala eski alışkanlıklarımızın devam ettiğine dair endişelerimizi arttırmaktadır. Ucu nereye giderse gitsin, faili meçhul cinayetler aydınlatılmalı, sorumlular cezalandırılmalı askeriyle, polisiyle güvenlik güçleri, yargı mensupları üstüne düşeni yapmalı ve bölge insanı da bu hususta desteğini tam vermelidir. Faili meçhullerdeki kuşku ve tereddütlerin giderilmesi demokratik açılımın turnusol kâğıdı olacaktır.
Devletin resmi dili Türkçe'dir fakat bu kaide Türk olmayan unsurların kendi dillerini kullanma özgürlüklerini yok etmemelidir.
Kürtçe üzerinde çok katı, radikal, ırkçı ve bazen trajikomik yasaklamalar doğu insanını rencide etmektedir. Kürtçenin hor görülmesi ve yasaklanması Kürtçeyi edebilikten ve işlevsellikten uzak, siyasal yozlaşmaların odağı ve aşırı politize bir konuma sokmuştur. Kürdoloji enstütüleri kurulması ve popüler kitapların, edebi eserlerin Kürtçeye çevrilmesi bu anormal durumu telafi edecek ve Kürtçeyi hak ettiği konuma getirecektir.
Halkına güvenmeyen, baskıcı devlet politikaları yerine, kendi insanına güvenen, özgürlükçü devlet politikaları geliştirilmelidir.
Devlet kurumlarında, bölge halkının dil ve kültürünü bilen kamu görevlilerin de bulundurulması sağlanmalıdır. Yöre halkının hissiyatını bilen, aynı dili konuşan insanların varlığı devlet/
toplum yakınlaşmasını sağlayacaktır. Yine koruculuk sistemindeki suistimalleri gidermeye yönelik ıslaha gidilmelidir.
Tarihsel süreç içerisinde
Anadolu halkının birlik harcını oluşturan
inanç unsuru olmuştur.
Osmanlı Devleti içindeki gayrimüslimler gibi Türkiye'den koparılamayan ve onları haricî bütün çabalara rağmen Türkiye içinde ayrı bir etnik unsur olarak ortaya çıkmalarını önleyen, ortak inancın taşınması olmuştur. İnanç birliği bu açılımda birleştirici, kardeşlik duygularını arttırıcı
harç olarak dikkate alınmalıdır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
BOĞAZİÇİ AVUKATLAR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU