Demokrasi yoksa her şey mubah

Eski İstanbul Barosu başkanı Fişleme Skandalı ile ilgili Zaman Gazetesine bir yorum yazısı yazdı. İşte Yücel Sayman'ın fişleme yorumu

Demokrasi yoksa her şey mubah

Devlet biçimi olarak demokrasiyi seçip öyle örgütlenmiş toplumlarda demokrasinin tek güvencesi demokrasinin işlemesi ve uygulanmasıdır. Özgürlüğü ve insan haklarını toplumsal örgütlenmenin vazgeçilmez taşıyıcısı kabullenmiş toplumlarda özgürlüğün ve insan haklarının tek güvencesi özgürlüklerin ve hakların uygulanmasını sağlamaktır. Despotik devlet yapılanmasını demokrasiye yeğleyen toplumlarda demokrasinin militanlaşması’, yani kendini kendinden yararlanmak isteyenlere karşı koruması güvenlik anlayışının özüdür. Aynı şekilde, despotik devlet örgütlenmesinin geçerli olduğu toplumlarda özgürlüklerin ve hakların kullanılmasının önünü kesmek ve bunlardan sadece resmi biçimde belirlenen sınırlar ve kalıplar çerçevesinde, resmi biçimde saptanan zaman, mekân ve süre içinde yararlanılmasını sağlamak da güvenlik anlayışının gereğidir. Kısacası, despotik devlet yapılanmasında demokrasi evcilleştirilmesi, itaat eder hale getirilmesi, susturulması, boynu bükük yaşaması istenenlere karşı militanlaşır, özgürlükler ve haklar onları kullanmayı doğal bulanlara karşı korunur. Tüm bunlar ‘bizim güvenliğimiz’ için yapılır. Despotik devlet yapılanmasında bireyden istenen ‘bilge, her şeyi bilir, her şeye kadir, yanılmaz ama yanılırsa onun canı sağ, başkalarının canı feda olsun’ bilinen-bilinemeyen, görülen-görülemeyen, dokunulabilen-dokunulamayan ‘devlet büyüklerimizce’ tasarlanmış biçimde yaşaması ve davranmasıdır. Birey öyle yaşadıkça ve davrandıkça çevreye sıkıntı vermeden serbesttir, hürdür; özgürlükler ve haklar öyle yaşamayı ve davranmayı beceremeyen ‘öteki bireyler’ içindir, yani öyle yaşayan ve davranan hür bireye yabancıdır, hür bireyin güvenliğini tehdit eder. Tasarlanmış biçimde yaşayan ve davranan hür birey ile onun güvenliğini tehdit eden, tasarlanmış biçimde hür yaşamak ve davranmak yerine militanlaşmamış, yani iğdiş edilmiş demokrasiye sığınıp özgürlükleri ve hakları kullanarak yaşamayı yeğleyen bireyi nasıl ayırt edeceğiz ki? Elbette bireyler hakkında bilgi toplayarak! Önce bataklığı teşhis etmek... Bireyler hakkında bilgi toplamak onları fişlemek değildir. Fişlemek demek gereğinde ya da günü geldiğinde tasfiye edilmesi gerekenlerin tüm kimlik bilgileri, parmak izi ve DNA’sı ile arşivlenmesi demektir. Bireyler hakkında önce bilgi toplanır ve tasarlanmış biçimde yaşayan ve davranan bireylerle öyle olmayanlar saptanırlar; sonra, bunlar arasından fişlenmesi gerekenler, yasalara uygun biçimde ve usullerle fişlenirler. Kanun devleti ve herkesin güvenliği bunu gerektirir. Binlerce yasa ve kanun hükmünde kararname, bir o kadar tüzük ve yönetmelik, yetmedi genelgeler, tebliğler, alın size on binlerce maddeden oluşan “yasal düzenleme ağı”. Dileyen bu on binlerce madde içinde istenmeyenin, uygun bulunmayanın, kabullenilmeyenin ağa takılmasını sağlayacak ya da o şekil yorumlanabilecek bir düzenleme bulabilir. Size örnekler: Bir örnek ‘Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği’ ve bu yönetmeliğe göre çıkartılmış diğer yönetmelikler. Bu düzenleme tüm köylere kadar örgütlenmeyi öngörüyor. Belli başlı amaçlardan biri en ücra köylerde yaşayanlar hakkında bile bilgi toplamak. Bir başka örnek 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu. Bu kanunun 11’inci maddesinin D fıkrası uyarınca, valiler ilde çıkabilecek veya çıkan olayların önlenmesi için askerî birliklerden yardım isteyebilir. Askerî birliklerin valinin talebi üzerine nasıl kullanılacağının esasını belirleyen EMASYA (emniyet ve asayiş yardımlaşma) planı düzenlenirken ihtiyaç duyulan bilgilerin toplanması doğaldır. Son günlerde 5442 sayılı yasa gereği, Genelkurmay Başkanlığı’nın da savunduğu Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanı tarafından yıllardır yürütülen uygulama kamuoyu gündemine girdi, uygulamayı tartışıyoruz. Bu uygulamanın bireyleri fişleme amacı gütmediği, EMASYA planı için gerekli bilgileri toplamaya, mevcut bilgileri güncelleştirmeye yönelik olduğu en yetkililerce açıklandı. Yani uygulamanın yasal zemini var ve her şey kanun devleti anlayışına uygun. Kanuni ve devletsel eşitlik gözetilmiş, bilgi toplanırken sanatçı, bilim adamı, yazar, sendikacı, kamu görevlisi ayırımı yapılmadığı gibi kamu görevlileri arasında da vali, kaymakam, yargıç, savcı, nüfus müdürü, milli eğitim müdürü ayırımı yapılmamış. Bilgi toplanırken kimileri hakkında “demokrat, sosyal demokrat, sosyal ve modern bir yapıya sahip, eşi türbanlı, muhafazakar, sol görüşlü, Atatürkçü, askere yakın, askere yardımcı olur, askere karşı soğuk, sosyal etkinliklere katılır, milliyetçi ve vatanperver, çocuğu Fethullah Grubu’na ait okula gider, Nurcu görüşe sahip, Devlet yanlısı bilinir, eşi şapka takar, Hizbullah sempatizanı olarak bilinir, Kürtçülük ideolojisini benimser, dul olup ahlaki değerlerinin zayıf olduğu bilinmekte, eşi kapalı” gibi değer yargıları belirtilmiş. Demokrasi yoksa her şey mubah! EMASYA planı için gerekli bilgi toplanırken kişiler hanesine eklenmiş değer yargıları, yazımın başında belirttiğim üzere tasarlanmış biçimde yaşayan ve davranan bireylerle öyle olmayanların saptanmasında kolaylık sağlayacaktır. Uygulamanın gerektiğinde ve günü geldiğinde tasfiye edilecek belli kişileri belirleme amacı yoktur, bu nedenle fişleme değildir. Ayrıca fişleme olsa ne olur, fişleme olmasa ne olur? Uygulamanın yasal zemini var, yetmez mi? Kanun devleti ilkesi ihlâl edilmemiş, tatmin olmuyor musunuz? Bu yazıyı uygulamayı savunmak ya da yermek için yazmadım.Tartışmanın anlamsızlığına dikkati çekmek istedim. Demokrasiyi devlet biçimi olarak benimseyerek toplumsal örgütlenmelerini gerçekleştirmiş toplumlarda demokrasinin tek ve yegâne güvencesi demokrasinin kendisidir; bu toplumlarda insanın nefes alıp verdiği atmosfer özgürlüktür, yaşamını ve davranışını kendi seçimiyle ve iradesiyle belirleyerek yaratıcılığını geliştirmesini sağlayan haklarıdır; özgürlüğün ve hakların tek ve yegâne güvencesi onların özgürce kullanılmasının sağlanmasıdır. Demokrasi derseniz, tanımlanmış yaşamı ve davranışı benimseyen bireylerle öyle olmayanlar ayırımı yoktur, gerektiğinde ve günü geldiğinde tasfiye edilecekleri kimlik bilgileri, parmak izi ve DNA’sı ile arşivleyen fişleme uygulaması yasal zemin bulamaz. Demokrasi kanun devleti değildir, hukuk devletidir. Demokraside her uygulamayı içine sokabileceğiniz, istenmeyeni tutuvereceğiniz ‘yasal düzenleme ağı’ söz konusu olmaz. Demokraside kişilerin yanına değer yargısı ekleme cesareti gösterecek yetkili yetiştirilmez. Demokrasi mi, değil mi? Güvenliğimizin güvencesi özgürlük ve hakların kullanılmasının sağlanmasında mı, engellenmesinde midir? Asıl tartışılması gereken budur. Ve bu tartışmada, o yanda ya da bu yanda, taraf olarak yer almadan bugün tartışılan konuda taraf olunamaz. ([email protected]) ZAMAN
<< Önceki Haber Demokrasi yoksa her şey mubah Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER