TÜSİAD'ın yazılı açıklamasında, ''yaşanan bütün gerilimlere,
toplumsal kutuplaşmayı artıran ve siyasi çatışma ortamına zemin hazırlayan gelişmelere karşın, Türk
demokrasisinin önemli bir olgunluk sınavını başarıyla tamamladığı'' ifade edildi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu olarak, davanın açıldığı günden itibaren demokrasilerde parti kapatmaların ülkenin sorunlarına çözüm getirmediğinin, dahası
kriz ve siyasi belirsizlik yaratması açısından demokrasi kültürüne zarar verdiğinin vurgulandığı kaydedilen açıklamada, şöyle denildi:
''Bu aşamada demokrasimizin daha nitelikli, katılımcı ve çoğulcu bir yapıya kavuşturulması için yapılması gerekenler vardır. Öncelikle, tüm siyasi partilerimizin, Türkiye'nin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu gerçeğinden hareketle siyasi programlarını, faaliyetlerini ve gündemlerini bu doğrultuda oluşturmaları gerekir. Buna paralel olarak, Türk demokrasisinin gelişmesine engel olan anayasal ve yasal altyapı değiştirilmelidir.
AB'ye tam üyelik süreci de göz önüne alınarak, ülkemizin ihtiyaçlarına uygun geniş kapsamlı ve geniş katılımlı bir anayasa değişikliği süreci başlatılmalıdır. Yaşanan bu tecrübe ışığında, toplumun tüm kesimlerini kapsayan ve çoğulcu demokrasinin unsurları olan
sivil toplum örgütlerini de dışlamayan bir
Anayasa Konvansiyonu çağrımızı yineliyor ve alınan kararın demokrasi tecrübemizde bir kilometre taşı olmasını diliyoruz.''