'Demokrasi açısından milat'

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, halkoylamasına sunulan reform paketinin devrim niteliğinde yenilikler getirdiğini söyledi.

'Demokrasi açısından milat'

Bakan Ergin,Anayasa değişikliği paketinin muhatabının artık siyasî partiler değil, halk olduğunu belirten Ergin, referandumun yapılacağı 12 Eylül tarihinin 'demokrasi açısından milat' olacağını ifade etti. "Anayasa paketinin muhatabı partiler değil, bu ülkenin 73 milyon vatandaşıdır." 12 Eylül'de yapılacak referandumu 'demokrasi açısından milat' olarak niteleyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin, son sözün artık millette olduğunu bu cümleyle özetliyor. Zaman'a konuşan Ergin, muhalefetin halkoylamasını seçime dönüştürme çabasına ise vatandaşların prim vermeyeceğini düşünüyor. Çocuk, kadın, engelli, şehit, dul ve yetimlere pozitif ayrımcılık tanıyan, işçi ve memurlara da sendikal haklar getiren reform paketinin referandumda kabul oyu alacağını söylüyor. 12 Eylül mağdurlarına da seslenen Adalet Bakanı, "Vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında verecekleri karar, inanıyorum ki vicdanlarındaki sızıyı durduracak yönde olacaktır." diyor. Darbecilere geçici 15. maddeyle getirilen yargı zırhını 'utanç verici' bulan Ergin, referandumun bu utancı ortadan kaldırmak için fırsat olduğunu vurguluyor. Anayasa paketinin muhatabı partiler değil, 73 milyon vatandaş Anayasa Mahkemesi'nin kısmi iptal kararı sonrası Zaman'a konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yaşanan sürece açıklık getirdi. Getirilen devrim niteliğindeki yeniliklerden AK Partililerin değil tüm Türkiye'nin yararlanacağını hatırlatan Ergin, toplumdan vicdanının sesine kulak vermesini istedi. Anayasa Mahkemesi'nin kararı 'esas denetimi' nedeniyle sert şekilde eleştiriliyor. Mahkeme'nin yaklaşımını tehlikeli buluyor musunuz? Anayasa Mahkemesi, anayasa yargısı açısından yaptığı yanlışa devam etti. Anayasa'mızın 148. maddesini ihlal ederek esas denetimi yaptı. Bu, bir yetki gasbıdır. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin açık ihlalidir. Ama şunu da görmeliyiz; Anayasa Mahkemesi süreci tamamlanmıştır. Elimizde 12 Eylül'de referanduma giden bir paket vardır. AYM'nin müdahalesinden sonra bile ortadaki paket Türk demokrasisi açısından son derece önemlidir. Bu açıdan 12 Eylül günü, demokrasimiz açısından milat oluşturacak günlerden biridir. Karar sonrası 'Paketin reform özelliği devam ediyor' dediniz. Bunu biraz açar mısınız? Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanımızın HSYK'ya seçeceği üyelerin seçeneklerinde daraltma yapmıştır. Seçeceği 4 üye sayısı ise korunmuştur. Ama bunu avukat ve hukukçu akademisyenlerden seçecektir. Bu müdahale esası fazla etkilemez. Ancak diğer müdahale, yani tek oy düzenlemesinin iptali paketin getirmek istediği çoğulcu anlayışı ortadan kaldırmıştır. Çoğulcu ve demokratik mekanizmanın seçim sistemindeki iptalden dolayı zarar görmesi meşruiyet tartışmasına neden olur mu? 21. yüzyıl demokrasileri çoğunlukçu yapıdan çoğulculuğa geçerken, Anayasa Mah-kemesi'nin son müdahalesi maalesef süreci tersine çevirmiştir. Bu tartışmalar yapılabilir. Anayasa Mahkemesi'nin müdahalesiyle ortaya çıkan tablo, 1950 seçimleri sonrası ortaya çıkacak tabloya benzer bir durum oluşturabilir ya da 1 oy fazla alanın tüm üyeleri belirleyebileceği bir tablo ortaya çıkarabilir. Bu da çağdaş demokrasi ve seçim yöntemlerinde kabul gören, tavsiye edilen bir yöntem değildir. VERİLEN KARARA HUKUKİ GEREKÇE YAZILABİLECEĞİNİ ZANNETMİYORUM Anayasa Mahkemesi kısmi iptal kararına ikna edici gerekçe yazabilecek mi? Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı müdahalelerin hukuki gerekçesinin yazılabileceğini zannetmiyorum. Bu müdahalelere kamuoyunu tatmin edecek, hukuk camiasının kabul edebileceği bir gerekçenin yazılabilmesinin son derece güç olduğunu düşünüyorum. Yargıdaki temel sorunları çözmediği için 'paket bir reform değil' iddiaları var... Yargı reformu stratejisinde yargının sorunlarına bir bütün olarak bakış açısı getirdik. Yargının tüm sorunları masaya yatırılmış ve çözüm önerileri ortaya konulmuştur. Bu belge, Avrupa Komisyonu'nca doğru yönde atılmış bir adım olarak 2009 ilerleme raporuna girdi. Ancak anayasa paketi içerisinde getirilen düzenlemeler kısa vadeli değişikliklerdir. Orta ve uzun vadeli hedefler içerisinde bilirkişilik, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, alternatif infaz yöntemleri dahil tüm sorunlara çözüm yolları önerilmiştir. Paketin reform özelliği devam ediyor dediniz. Yüksek yargının etkisi devam edecek mi? Yargıtay ve Danıştay'ın HSYK'yı oluşturması, HSYK'nın da Danıştay ve Yargıtay'ı oluşturması sarmalı bu düzenlemeyle önemli ölçüde ortadan kalkacak. Sürecin içine demokratik seçim yöntemleri giriyor. Demokratik seçim denetiminin devreye girmesi hem Kurul üyelerinde hem yüksek yargı mensuplarında daha fazla hukuki endişelerle davranma zarureti oluşturacaktır. Vesayetçi bakış açısı ve yaptırımı olmayan keyfi tavırlardan bundan sonra kaçınılacağını düşünüyorum. Paketteki diğer maddeler yeterince tartışılmıyor gibi... Bu paket sadece 2 maddeden ibaret değil. Anayasa paketi içerisinde kadın ve çocuklara, şehitlerimizin dul ve yetimlerine, engellilere pozitif ayrımcılık getiriliyor. Kişisel verilerin korunması, yurtdışına çıkış yasağının hakim kararıyla konulması gibi çok değişik konularda ileri adımlar var. GENEL SEÇİMLER ÖNCESİ HER PARTİ KENDİ ANAYASA TASLAĞINI HALKLA PAYLAŞMALI Anayasa ile AİHM'nin temel haklara yaklaşım farklılıkları var, bireysel başvuru hakkı uygulamada soruna yol açar mı? Biz Anayasa'yı parça parça değiştirdiğimiz için bu tür zorluklar önümüze çıkacaktır. İnşallah 2011 seçimlerinden sonra Anayasa'nın bir bütün olarak ele alınması ve bu tip zorlukları da aşabilecek düzenlemeleri yapmamız gerekecektir. Zaten 2011 seçimleri öncesi siyasi partiler kendi anayasa taslaklarını halkla paylaşmalıdır düşüncesindeyiz. İDDİA EDİYORUM; BU PAKET HEM İŞ HEM AŞ GETİRECEK Muhalefet, anayasa paketi halkın ihtiyacını karşılamıyor eleştirisi yapıyor... Pakette işçi ve memur sendikaları açısından çok önemli maddeler var. Grevle ilgili işçi sendikalarını kısıtlayıcı maddeler kaldırılmıştır. Memur sendikalarına, kamu çalışanlarına toplu sözleşme imkanı getirilmiştir. Bu devrim niteliğinde bir adımdır. Milyonları ilgilendiren çok önemli bir düzenlemedir. Toplu sözleşmelerin sonuçlarından emekliler de istifade edecektir. 73 milyon vatandaşın hak arama özgürlüğünü genişleten bir anayasa paketidir. Ben iddia ediyorum bu paket hem iş hem aş getirecek. İş ve aşı nasıl getirecek? Bu ülkede yatırım yapacak sermaye sahipleri, önce güven veren bir adalet mekanizması var mı yok mu diye bakıyor. Yaptığı yatırımın güvencesi olup olmadığına bakıyor. Hiçbir yatırımcı kendi sermayesiyle kumar oynamak istemez. Bu açıdan, Türkiye'de güven veren adalet sisteminin kuruluyor olması, bu ülkeye ilave yatırım gelmesi, yeni istihdam oluşması, aş demek, iş demek, ekmek demek. Özelleştirme uygulamalarında yüksek yargının verdiği çelişkili kararlar, yatırımcıları caydıracak içtihatlar, bu konuda Türkiye'nin yerli ve küresel sermayeye güven veren adalet sisteminde tereddüde yol açmıştır. Yargı reformu strateji belgesi güven veren bir adalet sistemini benimsedi. Düzenleme çift başlı yargıyı sona erdirecek mi? Anayasa'nın 145. maddesinde düzenlemelerle askeri-sivil yargının görev alanı yeniden tanzim edildi. Artık hiçbir sivil, barış döneminde askeri yargıda yargılanamayacak. Yeni düzenleme modern demokrasilerin standardını yakalamış durumdadır. YSK sürece müdahale edebilir mi? 12 Eylül takvimi işliyor. Anayasa Mahkemesi, o takvimi etkileyecek herhangi bir değişiklik öngörmedi. Anayasa değişikliği paketini, Cumhurbaşkanı'nın HSYK'nın Erzurum kararından sonra yaptığı açıklama mı hızlandırdı? 2009 Ağustos ayında Avrupa Komis-yonu'na yargı reformu strateji belgemizi sunduk. Strateji belgesinde anayasa reformunu yapacağımızı belirtmiştik. Anayasa Mahkemesi ve HSYK'daki değişiklik kısa vadeli öncelikler arasındaydı. Strateji belgesinde taahhüt ettiğimiz konuları karşılamaya çalıştık. Yargı reformundaki hedefleri spesifik olaylara bağlamamak lazım. Geçici 15. maddenin kaldırılması 12 Eylül darbecilerine dava açılamayacağı görüşleri var. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir? Darbeyi yapanların hiçbir şekilde yargılanamayacağını hüküm altına alan geçici 15. madde hâlâ bizim Anayasa'mızda korunuyor. Bunu ne kendi çocuklarımıza ne de çağdaş dünyaya anlatabiliriz. Bu paketle geçici 15. madde Anayasa metninden çıkarılıyor. Darbeciyi yargılayabilecek misiniz? Burada hukuk sitemimiz bunu değerlendirecektir. Önemli olan millet iradesine, Parlamento'muza, demokrasimize darbe yapan anlayışın Anayasa'nın koruması altında bundan böyle olmayacağı gerçeğidir. Mamak'ta cezaevinde haksız yere yatanlar darbe yapanlara dava açabilir mi? 12 Eylül mağdurları yargıya müracaat etme imkanı bulacaktır. Zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı ayrı bir şeydir. Bu, günümüze ve geleceğe dönük çok güçlü mesajlar içeren bir değişikliktir. 12 Eylül mağdurlarına bir çağrınız olacak mı? Benim çağrı yapmam gerekmiyor. Vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında verecekleri karar, inanıyorum ki vicdanlarındaki sızıyı durduracak yönde olacaktır. Bu ülkenin vatandaşı olarak artık ben, utanç verici koruma kalkanının olduğu bir anayasayla yaşamak istemiyorum. Sivil toplumun başlattığı 'evet' kampanyası hakkında ne düşünüyorsunuz? Hükümet olarak nasıl bir kampanya planlıyorsunuz? Paket içeriğine eleştiri getiremeyenler, açıkça karşı çıkamayanlar referandumu AK Parti seçimine dönüştürme gayretindeler. Oysa 12 Eylül'de yapılacak olan, anayasa paketinin oylanmasıdır. Paketin muhatabı parti tabanları değil 73 milyon ülke vatandaşıdır. Getirilen haklar AK Partili olanlar için değil, bu ülkede yaşayan tüm vatandaşlarımız içindir. Kişiler farklı siyasi görüşte olabilirler. Ama paketten herkes istifade edecek. Referandum sürecinde CHP, MHP, BDP ile YARSAV'ın aynı safta yer alması sizce bir mana ifade ediyor mu? Kendilerinin takdiridir. Bu cephe her birine hayırlı olsun. Ama niçin hayır dediklerini izah eden çıkmadı şu ana kadar. CHP itirazlarını Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Anayasa Mahkemesi, referanduma giden metnin Anayasa'yla sorun yaşamayacağını kayıt altına almış oldu. Artık referanduma sunulan paketin Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülemez. HSYK başkan vekili ve yüksek yargı mensuplarının yaptığı açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Kuvvetler ayrılığı ilkesine her fırsatta vurgu yapanların yasama organının yasama yapmasına, siyaset kurumunun da siyaset yapmasına saygı duymaları ve kendilerinin de o role özenmemeleri de esastır. Yasama faaliyetlerinin her aşamasında ortaya konulan görüş ve beyanlar bir yargı mensubu görüş ve beyanı ötesinde daha çok siyasetçi üslubuyla yapılmaktadır. Anayasa değişikliği sürecinde HSYK'da farklı zorluklarla karşılaştınız mı? Değişim ve reform zor bir süreçtir. Bu sürecin zorluğunu bilerek ve göze alarak yola çıktık. Paketi kısa zamanda getirdiğiniz iddia ediliyor?.. Kısa zamanda değil 2007'den önce başlayan çalışmalardır. 2007 seçimlerinden önce halk yetki verirse Anayasa'yı değiştireceğiz denmiştir. Bilim heyetinden yardım alınmıştır. Anayasa paketi topluma deklare edileceği sırada AK Parti'ye 2008'de kapatma davası açılmıştır. Dava sona erdikten sonra Uzlaşma Komisyonu'nu kurma teklifi gelmiştir. Kısa sürede değil, yaklaşık 3 yıllık hazırlık süreci vardır. Bu değişiklikle yargıyı kuşatmaya çalıştığınız iddiaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Son 2-3 ayda özellikle yüksek yargıda yaşanan sürece bakarsanız, kuşatmaya mı çalışıyoruz, belli yapılarla mücadele mi ediyoruz, yoksa yargıyı bağımsız ve tarafsız kılmaya mı çalışıyoruz bunun takdirini milletimiz yapacaktır. Koca koca profesörler değişikliği saptırarak anlatıyor TV programlarını izlerken üzülüyorum. Koca koca profesörler değişikliği saptırarak anlatıyor. 'Bakanın yetkisi artırılmıştır, müfettişleri bakan atayacak' deniyor. Bütün bunlar yalan yanlış şeyler. Yargı yetkisi kullanacak hâkim ve savcıları denetleyecek müfettişlerin tamamı Kurul tarafından görevlendiriliyor. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin idari personele yönelik denetimlerinin yargısal bir boyutu yoktur. Hiçbir hâkim, savcının atama kararnamesini hazırlama ve sonuçlandırma bakanın inisiyatifinde olmayacaktır. Bilerek yalan ve yanlış beyanda bulunuyorlar. Özel ihtimam gösterdiklerindeki performansı sürdürseler 6 ay içinde yüksek yargıda dosya kalmazdı Şu anda yargıda aksayan işlerin önemli bir kısmı yüksek yargıda aksamaktadır. İlk derece mahkemelerinde yargılama süreleri ortalama 8 aya inmiştir. Ancak Yargıtay ve Danıştay'daki dosyalar yargılamayı geciktiren neden olarak ortadadır. Yüksek yargıda 1-5-2 yıl, Danıştay'da 3-4 yıl süren dosyalar vardır. Yüksek yargı özel ihtimam gösterdiği dosyalardaki performansını sürdürebilse 6 ay içinde dosya kalmazdı. İstinaf mahkemeleri devreye girdiğinde yüksek yargının iş yükü azalacak.
<< Önceki Haber 'Demokrasi açısından milat' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER