9'uncu Cumhurbaşkanı
Demirel'den çarpıcı değerlendirme.. Türbana ret çıkmasaydı üniversiteler okunmaz hale gelirdi. Bir
hakem lazımdı,
mahkeme o görevi üstlendi. 1960'ta
Meclis Bizi
halk seçti, ne istersek yaparız diyordu. Şimdiki gibi
Anayasa Mahkemesi olsaydı, ihtilal olmadan halledilirdi.
Anayasa Mahkemesi’nin
türban kararının ertesi gününde konuşu değerlendiren 9’uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, “1960 İhtilali böyle bir imkan olmadığı için geldi. O zaman da Meclis, ‘Bizi millet seçti. Ne istersek yaparız’ anlayışındaydı” dedi. Kritik kararın ertesi gününde AKŞAM
Ankara Temsilcisi İsmail Küçükkaya’ya konuşan Demirel, başını
bağlamanın
İslam’ın şartı olmadığını belirterek, “Yanlış
hesap Bağdat’tan
döner. Bu, kapatmadan çok daha önemli bir karar. Kapatırsın yeni parti kurulur ama bu, çok uzun vadeli tarihi bir karardır” dedi. İşte Demirel’in türban kararı hakkındaki düşünceleri:
DEMOKRATİK SABIR:
Türkiye bir hukuk devleti. Herkes bunu kabullenmeli. Bu karar olmasaydı üniversitelerde okunmaz hale gelinirdi. Hukuk söylüyor. Herkes kabullenecek. Burada bir hakem lazımdı. Mahkeme bu görevi üstlendi. Medeni tavır, hukukun verdiği bu karara saygı gerektirir. Anayasa Mahkemesi ne o tarafın ne bu tarafın; devletin. Onun dediğine herkes uyacak. Ne kadar ağır olursa olsun zorluklar aşılır. Demokratik
sabır istiyor. Yalnız meşru zeminde kalmak şartıyla.
KAMPLARA BÖLEMEZSİNİZ:
Türkiye kamuoyu 20 yıldır türban konusuyla meşgul ediliyordu. Bu, çeşitli kaygılara sebep oluyordu. Kadınlarımızın kızlarımızın yüzde 60’ı başını bağlıyor. Buradaki olay. Baş bağlama hadisesinin siyasallaştırılmasıdır. İnancı gereği türban takana kimsenin bir diyeceği yok. Ama okullarda, devlet dairelerinde eğer kadınlar inançları gereği türban kullanırlarsa - ama kullanmayanlar da var - bu, başını bağlayanla bağlamayan arasında çatışma yaratıyor. Bölünme buradan çıkıyor. Çok kısa zamanda türban takanlar başını bağlamayanlara dinsiz gibi bakıyor. Onlar öbürlerine yobaz gibi bakıyor. Toplumumuzu yobaz ve dinsiz gibi iki kampa bölmek gibi tehlikelisi yoktur.
DİNDARLIK KRİTERİ DEĞİL:
Başını bağlamak İslam’ın şartlarından değildir. İslam’ın beş şartı var. Kelime-i şahadet getiren
Müslüman’dır. Kişinin yönü
Kâbe’ye dönükse kafirlik atfedemezsiniz. Onun dışındakileri yaparsanız sevaptır
Allah’la kul arasındadır. Daha iki gün evvel devletin
Diyanet İşleri Başkanı televizyonda, “Ben Müslüman’ım diyen Müslüman’dır” diyordu. İşte mesele budur. Başını bağlamak dindarlık kriteri olmuyor. Şimdi birden başını bağlayıp girmek isteyenler çıkıyor. Neden, bunun arkasında
siyaset var. Türkiye’nin aslında böyle bir meselesi yok. Mahkeme tarihi bir karar verdi. Dedi ki, “Özgürlüklerin kullanılarak ayrımcılık yapılmasına izin vermiyorum. Siz ayrımcılık yapma konusunda özgür değilsiniz.”
60 İHTİLALİ OLMAZDI:
1960 İhtilali böyle bir imkan olmadığı için geldi. O zaman da Meclis “Bizi halk seçti, ne istersek yaparız” anlayışındaydı. O gün şimdiki gibi Anayasa Mahkemesi olsaydı, ihtilal olmadan halledilirdi.
FRENLEME MEKANİZMASI:
Anayasa Mahkemesi Meclis’in 411 oyla kabul ettiği bir düzenlemeyi iptal etti. Burada çok büyük bir hukuk konusu var. Anayasa Mahkemesi zaten
TBMM’nin Anayasa’ya aykırı yasama faaliyetlerini frenlemesi için kurulmuş. Şimdi bunu yapıyor. Geçmişte de Türkiye, böyle tartışmaları yaşadı. Anayasa Mahkemesi Meclis’in üstüne çıktı, çıkmadı tartışmaları oldu. Şimdi Anayasa Mahkemesi Türkiye’yi rahatlattı. Bu olayda Türkiye uzlaşamıyordu. Meclis bir taraf olmasına rağmen, halk ikiye bölünmüştü. Devlet kurumları buna karşıydı. Anayasa Mahkemesi kararı meseleyi tümüyle bitirmiştir. Türkiye düne nazaran çok daha iyi çok daha sakin.
CEVHER ÖZDEN’DEN PARA İSTEDİĞİ İDDİASI:
Evet gazetede gördüm. Hiç öyle bir olay hatırlamıyorum. 30 sene önceden bahsediyor. Bir kere 79’un
Mayıs’ında ben
Başbakan değilim ama siyasi partilerin bir
takım yardımlar almadan ayakta kalamayacağını herkes bilir. Partilerin muhasebeleri vardır. Kayıtları vardır. Düzenli denetimleri vardır. Onlar vaktiyle yapılmıştır. Ama ben böyle bir olayı hiç hatırlamıyorum.
SİYASETÇİYE DÜŞEN KABUL ETMEK
SİYASETÇİ oyunu kuralına göre oynayacak. Devletin yetkili mercileri karara bağladı, diyecek. Bu mesele bitmiştir, diye kabul edecek. Bundan sonra Türkiye’yi rahatsız etmeyelim, çağrısında bulunacak. Kızlarımız başlarımızı açarak üniversiteye gitsin diyecek. Çünkü başka hakemimiz yok. Bu nihai karar. “Efendim,
referandum” diyorlar. Anayasa Mahkemesi kararlarını referanduma götürürseniz bunun sonu iyi olmaz. O,
Isparta ve
Atina demokrasisine gider. Her aklımıza geleni referanduma götüremeyiz. Isparta demokrasisi bunun için yıkıldı. Halk yanlış yapar diye değil, halkı kafi derecede irşat edemezsiniz.
ERKEN SEÇİM SENARYOSU:
Gidin efendim. Basit,
seçime gidebilirsiniz ama sonra ne yapacaksınız. Bu meseleye daha fazla asılmaya gerek yok. Son söz dinlenecek.