Sözde ulusalcı olarak bilinen bazı isimlerin katıldığı toplantıda,
Anadolu insanının değerlerine ve bunlara sahip çıkan devlet yöneticilerine karşı çok ağır ifadeler kullanıldı.
"Türban Sarmalında Laik Hukuk ve Laik Eğitim" adı verilen toplantı, değerlerine bağlı Anadolu insanını aşağılama birleşimi haline geldi.
Yekta Güngör Özden, Mustafa Gazalcı,
Özdemir Özok,
Necla Arat, Aysel Çelikel gibi isimlerin katıldığı panelde, katılımcılar tavır ve ifadeleriyle kendi toplumlarının değer ve kazanımlarından ne denli uzak olduklarını ortaya koydular.
Eski
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Yekta Güngör Özden'in hakaretamiz sözleri bunlarla da bitmek bilmedi. Ardından çirkin iftiralar ve yakışıksız yakıştırmalar geldi.
“İnsanlığı amaçlamayan hiçbir düzenlemenin insanlık dışı çabalardan ve saldırıdan hiçbir farkı yoktur. Hem Hizbullah diyeceksiniz, hem İBDA-C diyeceksiniz, hem Aczimendi diyeceksiniz. Hem hücre evleri hem domuz bağları diyeceksiniz, hem El Kaide'ye militanlık yapacaksınız hem de her türlü mezalimi din adına işleyeceksiniz; bunun insanlıkla ilgisi yok ki dinle ilgisi olsun. Açık açık söylüyorum.”
Özden 'kadınlara özel' hakaretlerde bulunmaktan da geri durmadı. Özden'e göre kendisi gibi düşünmeyenler sapıktı ve bu sapkınlıktan kurtulmak için onu dinlemek zorundalardı.
“Böyle olursa Türkiye'yi kadınlar ya batıracak ya kurtaracak. Onu da söyleyeyim içtenlikle. Gelip bizi dinlerlerse kendi saplantılarından ve sapkınlıklarından uzaklaşacaklar. Ama bugün yeşil sermaye gücüyle durdukları yerleri o duygularına, o zaaflarına borçlu oldukları için korkuyorlar.”
Konuşmacılardan
CHP Eski
Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın derdi ise Kur'an kurslarıydı.
“60 bin civarında ilk ve orta öğretim kurumu vardır; o kadar da yaz Kur'an kursu vardır. Uygulamalarda bakın Kur’an kurslarına giden çocuklara. Birinci sınıf. Hatta okula gitmeyenler. Yani kışın yapılan yazın yıkılmaktadır. Ali öğretmende okuyan Ali hocaya gitmektedir. Ellerinde birer torba, başları örtülü bir vaziyette.”
Gazalcı'nın bir diğer takıntısı ise okullarda Peygamber Efendimiz'in
doğum gününü içinde barındıran
Kutlu Doğum Haftası’nın kutlanmasıydı.
“Okullarda Kutlu Doğum Haftası Nisan ayı geldi mi 23 Nisan unutuluyor adeta işte bunun için yarışmalar düzenliyor, şu yapıyor bu yapıyor. Bütün okullarda son zamanlarda bir gün de değil ay olarak kutlanmaya başladı.”
Bu ifadeler Türkiye'de etkinliğini her geçen gün hızla yitiren bir zihniyetin, düşünce kalıplarının anlaşılması açısından önemliydi.