Dava sulandırılırsa Ergenekon iktidar olur

'Yüzyılın davası' olarak adlandırılan Ergenekon duruşması, bugün kaldığı yerden devam edecek.

Dava sulandırılırsa Ergenekon iktidar olur

Kamuoyu, 'bombalama ve suikastlarla ülkede kaos oluşturup darbeye zemin hazırladığı' belirtilen terör örgütünün deşifre edilmesi adına yargı sürecini tarihî bir fırsat olarak görüyor. Başta CHP olmak üzere bazı çevrelerin 'olayı küçük görme ve davayı sulandırma çabaları' ise tepki çekiyor. "Genel başkanı darağacına gönderilmiş bir parti olarak Ergenekon bizim şahsi davamızdır." diyen Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu şu uyarıda bulunuyor: "Eğer bu dava sulandırılır ve fiyaskoyla sonuçlandırılırsa Ergenekon, ideolojisi ve kadrolarıyla iktidar olur. Türkiye, totaliter devlet haline gelir, ne özgürlük kalır ne zenginlik." Celal Bayar'ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali de, davayı zayıflatma çabalarına yakın tarihten örnek gösteriyor. Naskali, "27 Mayıs'tan önce 9 subay olayı ortaya çıktığında Bayar, üzerine gidilmesini istemişti. Önemsenmedi. Sonucu ortada. Darbe gerçekleştiğinde iş işten geçmiş oluyor." diyor. Gevşetme çalışmalarına rağmen Ergenekon davasının fiyaskoyla sonuçlanmayacağına inanan eski Devlet Bakanı Hasan Celal Güzel, Ergenekon'un, milletin vicdanında yargılanıp hüküm giydiğine dikkat çekiyor. Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan sulandırmanın 'önleyici strateji' olarak kullanıldığına işaret ederken, sanatçı Lale Mansur, 'örgütten nemalananlar'ın davayı küçümsediğini söylüyor. 22 Temmuz seçimlerinde baraj altında kalan Demokrat Parti (DP), yeniden eski günlerine dönmenin hesaplarını yapıyor. Seçim yenilgisi, bizzat dönemin Genel Başkanı Mehmet Ağar tarafından, 367 tartışmasında takınılan tavra bağlanmıştı. DP, şimdi yeni genel başkanı Süleyman Soylu önderliğinde hem bu imajdan kurtulmak hem de özüne dönmek üzere hamle başlatıyor. Bunun en önemli atağı 15-16 Kasım tarihlerinde yapılacak kongre olacak. 'Emanetçi' sıfatından kurtulan ve kongre ile koltuğunu sağlama almayı planlayan Genel Başkan Soylu, sürekli "Artık kıratın yönü şaşmayacak" teminatını veriyor. Bu istikameti anlatırken son günlerin en önemli konuları Ergenekon ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili net mesajlar veriyor. Soylu'ya göre DP, bir dönem 'Yeter söz milletindir' şeklindeki kurucu felsefesinden uzaklaştı. Millet partisi yerine devlet partisi oldu. Bu yüzden kasım ayında yapılacak kongreyi çok önemsiyor. Bu kongre ile DP'nin yeniden kendi söylemiyle bütünleşeceğine inanıyor. Ergenekon konusundaki çıkışı da bunun bir işareti. "Bu, AKP'nin değil, milletin davasıdır." diyor ve ekliyor: "Milletin kendi iradesinin, kendi özgürlüğünün, kendi hakkının davasıdır. Bu dava artık iktidarların kendi davası olamaz ve iktidarlar eliyle yarım bıraktırılamaz. Net konuşuyorum; AKP bu davayı yarım bıraksa ben tamamlayacağım. DP'nin varlık nedeni budur." Süleyman Soylu, iddianamenin yurtdışı bağlantıları da olan bir kesimin milletten rol çalarak kendini hukukun üstünde gördüğünü net bir şekilde ortaya koyduğu inancında. Bu nedenle, "milletin hukuka güvenini yok etmeye çalışan, milli iradeyi hiçe sayan" bu örgütün hukuk eliyle dağıtılması gerektiğini savunuyor. Ancak DTP liderinin endişeleri de yok değil. Davanın sulandırılmaya ve önemsizleştirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Soylu, uyarılarını şöyle sıralıyor: "Davanın ilk günü karşılaşılan fiyasko, bilinçli bir fiyaskodur. Bu net. Bu dava, demokrasiye veya milli iradeye karşı cephe oluşturan insanların yargılandığı davadır. Fakat mağdur insanların davası haline dönüştürmek isteyenler var. Eğer bu davadan mağduriyet çıkarsa tüm Türkiye'ye sesleniyorum ki, bu dava bir iktidar çıkarır. Ve bu iktidar demokratik bir iktidar olmaz. Eğer bu dava sulandırılır ve fiyaskoyla sonuçlandırılırsa, 'derin devlet' beraat ettirilirse, aklandırılırsa, 'dibinde bir şey çıkmadı' dedirtilirse, Türkiye'yi ve dünyayı tatmin eden, Türkiye'nin demokrasisine ve hukukun üstünlüğüne katkıda bulunacak ve Türkiye'nin yarınlarını aydınlatacak bir ciddiyetle tamamlanmazsa bu Ergenekon davası bir Ergenekon iktidarı doğurur. Bu kadar topluma mal olmuş davaların doğuracağı ideoloji, iktidar ideolojisidir, iktidardır, hedef iktidardır. Sadece siyasi iktidarı kastetmiyorum. Genel anlamda Türkiye'de başlayacak olan süreci ve o sürece hakim olacak ideolojiden bahsediyorum. Bu iktidar, Türkiye Cumhuriyeti'nin bugüne kadar görmüş olduğu en katı yönetime sahip iktidar anlayışı olur. En otoriter, en totaliter iktidar olur. Yolsuzluklar tavan yapar, her yerde usulsüzlükler olur, haksızlık olur, faşizm olur ve ezilme olur. Dünya ile bütünleşme süreci askıya alınır, dolayısıyla AB üyeliği rafa kalkar. Türkiye'ye böyle bir kaftanın veya kefenin biçilmesi bu millete ayıptır, Türkiye gibi bir ülkeye de yazık olur." Soylu, DP olarak kendilerini davanın tarafı görüyor. O zamanki ismi Ergenekon değilse bile aynı zihniyetin 27 Mayıs darbesini yaptığı kanaatinde. "Biz demokrat bir partiyiz. Bizim başlangıcımız da devamımız da 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' sözünün devamıdır. Dolayısıyla bu davada durduğumuz yer, milletin durduğu yerdir." vurgusunu yapıyor. Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan (Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü): Sulandırma, bir önleyici strateji olarak kullanılıyor Ergenekon davası, Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasi davalarından bir tanesi. Ancak davanın siyasi boyutu yerine hukuki boyutu ön plana çıkarıldıkça konu daha objektif biçimde ele alınabilir. Medya popüler kişilere kaydığı için olayın halka yansıyan bölümü Ergenekon'un eğlencelik kısmı oluyor. Oysa davanın esası devletin içerisinde illegal biçimde yapılanmış ve büyük hasar yaratan bir yapının ortaya çıkarılması. Bu konunun her türlü ideolojinin ve siyasal yaklaşımın üzerinde tutulan bir objektiflikle değerlendirilmesi gerekiyor. Sulandırarak çözümsüzlüğe itmek ise bir önleyici strateji olarak kullanılıyor. Halbuki pisliği temizlemeden yeni bir sayfa açmak mümkün değil. Doç. Dr. Erol Göka (Psikiyatrist): Türk yargısı büyük sınavdan geçiyor Ergenekon davasını kısa yoldan iktidar amaçlayanlar sulandırmaya çalışıyor. Dava, Türkiye ve Türk hukuk sisteminin büyük bir sınavıdır. Şayet muvaffak olunabilirse bundan sonra darbelere geçiş olmayacaktır. Güvene dayalı demokratik bir sistem oturmuş olacaktır. Tabii millete dayalı bir iktidar çok zorlu bir süreç. Bazılarının kafasında iktidar projesi çok daha kısa yoldan ve milleti ciddiye almadan şekilleniyor. Onlar bu durumdan çok rahatsızlar. Millete dayalı iktidarı esas alanlar bu süreci oturur ve soğukkanlılıkla izlerler. Lale Mansur (Sinema sanatçısı): Örgütten nemalananlar davayı küçümsüyor Ergenekon'un çözülmediğini ve bu bakış açısının yönetimin bütün kademelerine hakim olduğunu bir an bile düşünmek istemiyorum. Böyle bir gerçeği düşünmek bile bana acı veriyor. Türkiye, bu kadar sistemli ve bilinçli olarak yapılmış bütün bu kötülükleri hak etmiyor. Bu sorunu şimdi çözemezsek üzerimize çok daha büyük problemleri alacağız. Ergenekon'u yok saymaya çalışanlar da bu örgütten öyle veya böyle nemalananlar. Bu nedenle bu sorunun çözümüne ortak olmak yerine davayı küçümseyerek yok saymaya çalışıyorlar. Hasan Celal Güzel (Eski Bakan) : Milletin vicdanında asla aklanamayacaklar Ergenekon, milletin maşeri vicdanında yargılanmış ve hüküm giymiştir. Yıllardır derin devlet denilen ama bir türlü izah edilemeyen mekanizmanın nasıl işlediği, darbe ortamı oluşturmak isteyen birilerinin nasıl çalıştığı, sırf inanan insanları ve hükümetleri töhmet altında bırakmak için nasıl cinayetler tertip ettikleri ortaya çıkmıştır. Bundan sonra mahkemeden de aynı hükmün çıkması önemlidir ama asıl önemli olan milletin vicdanıdır. Orada asla aklanamayacaklardır. Bütün gevşetme çalışmalarına rağmen ben bu davanın fiyaskoyla sonuçlanacağına inanmıyorum. Bu derece irtibatları olan, TSK'ya kadar ulaşabilen bir çetenin sonuna kadar ortaya çıkarılması ve çözülmesi önemlidir. Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali (Celal Bayar'ın torunu): 27 Mayıs'ta da '9 subay' olayının üzerine gidilmemişti Yakın tarihe baktığımızda pir-ü pak bir geçmişimiz yok. Temiz bir geçmişimiz olur da 'Bu da nereden çıktı?' diye sorulur. Fakat bir bakıyorsunuz halen davayı zayıflatma peşinde olanlar var. "Bunlar mı darbe yapacaktı?" ya da "Darbe olmamış ki." diyenler var. Böyle bir garabetle karşı karşıyayız. Darbe gerçekleştiğinde zaten iş işten geçmiş oluyor. Onları bir daha kim yargılayacak, nasıl yargılayacak? 27 Mayıs'tan önce 9 subay olayı ortaya çıktığında Celal Bayar, bu işin üzerine gidilmesi gerektiğini belirtmişti. Fakat iş önemsenmedi. Demek böyle şeylerin üzerine gitmek gerekiyormuş. Yoksa nasıl bir sonuç verdiğini görüyorsunuz. Ahmet Dönmez - Nergihan Çelen - ZAMAN
<< Önceki Haber Dava sulandırılırsa Ergenekon iktidar olur Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER