Kaplan,
darbe döneminde özellikle
İstanbul ve Ankara'daki üniversitelerde görevli hukuk profesörleri ile birlikte çalıştıklarını söyledi.
İhtilalin hocaların merî hukukuyla (güncel hukuk) geldiğini belirten Kaplan, "Profesörler bizim danışmanlarımızdı. O zaman en yetkili kişiler onlardı. Onların hazırladıkları hukuku uyguladık." dedi. Kaplan, darbenin ardından Sıkıyönetim Komutanı
Cemal Madanoğlu'nun başını çektiği grubun iktidarı
CHP'ye bırakmak için mücadele ettiğini de açıkladı.
Alparslan Türkeş ve kendisinin içinde bulunduğu 14'ler grubunun buna karşı geldiğini vurguladı. Kaplan'a göre MBK üyeleri ile CHP arasında doğrudan bir bağlantı yok ancak gayeleri müşterek. 14'ler grubu itirazları sebebiyle 13
Kasım 1960'ta yurtdışına gönderildi. Kaplan, "14'ler buna direnseydi, ülkede
kaos çıkardı." dedi. Kaplan, Yassıada'da verilen idam kararlarıyla ilgili ise net konuştu: "Biz MBK olarak iktidara idam cezası verilmesine karşıydık. Onlara 4 yıl gibi bir süre
siyaset yasağı koyacaktık.
Başbakan, Cumhurbaşkanı, Bakanlar
Kurulu ve Tahkikat Komisyonu üyesi yaklaşık 15 kişiyi İsviçre'ye gönderecektik. CHP Genel Başkanı İsmet
İnönü ve Cumhurbaşkanı
Cemal Gürsel inisiyatif kullanmış olsaydı idamlar olmazdı."
İdam kararlarını uygulayacak kurulun MBK olduğunu hatırlatan Kaplan, onay sürecini şöyle aktardı: "O gün MBK'da 22 kişi vardı. Bunların 11'i idama
evet derken 11'i hayır kararı verdi. Mehmet Özgüneş ve
Ahmet Yıldız idamlara karşıydı. Daha sonra
Talat Aydemir tarafından Özgüneş tehdit edildi. O da idama onay verdi. Karar 13'e 9 şeklinde çıktı."
MBK,
Orgeneral Cemal Gürsel'in başkanlığını yaptığı 38 subaydan oluşan bir kurul. Cemal Madanoğlu'nun yürüttüğü
tasfiye sonucu, ordunun yönetimde kalmasını savunan 14 üye yurtdışına gönderildi. Kurmay Yarbay
Mustafa Kaplan, Lizbon'a hükümet müşaviri olarak gönderildi. İki yıl sonra Türkiye'ye kesin dönüş yapan Kaplan,
Alparslan Türkeş ile Cumhuriyetçi Köylü
Millet Partisi'ni (CKMP) kurdu.